1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. "Bu en büyük şereftir"
Bu en büyük şereftir

"Bu en büyük şereftir"

Davutoğlu: "Hazreti Peygamber'den övgüyle bahsederek, "Onun takipçisi olmak, onun ayak izlerinin takipçisi olmak, onun ayak izlerinin tozunun toprağı olmak, hepimize en büyük şereftir"

A+A-

Başbakan Davutoğlu, Cemal Reşit Rey Kongre Merkezi'ndeki düzenlenen Kutlu Doğum Haftası - Mevlid-i Şerif Programı ile 6. Hadis ve Siret Araştırmaları Ödül Töreni'ne katıldı. Burada kürsüye davet edilen Başbakan Davutoğlu, Hazreti Peygamber'in cahiliye döneminde geldiğini ifade ederek, insanoğluna doğru yolu gösterdiğini söyledi.

Davutoğlu, "Onun takipçisi olmak, onun ayak izlerinin takipçisi olmak, onun ayak izlerinin tozunun toprağı olmak, hepimize en büyük şereftir. Bundan daha büyük bir şeref olamaz. İnsanlık tarihi içinde Hazreti Peygamber'in özel konumu ve biz Müslümanlar onun zaten ilahi vahiyle alemlere rahmet olarak geldiğine inanmış bizler için, çok özel olan konumunu, insanlık tarihi açısından yeniden ele almakta fayda var. Biz, buna iman ediyoruz. Ama bu imanımızın ötesinde de insanlık tarihinin objektif verileri açısından bakıldığında ister Hazreti Peygamber'e inanmış olsun, ister inanmamış olsun, her kim olursa olsun, insanlık tarihini şöyle objektif bir şekilde gözden geçirdiğinde Hazreti Peygamber'i bütün bu tarih içinde özgün kılan, farklı kılan bir özelliği hemen fark eder. İnsanlık tarihi teori ile pratik, ideal ile realite arasındaki gerilimin yaşandığı düşünsel ve siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda yaşandığı uzun asırların tartışması üzerine inşa edilen bir tarihe sahiptir" dedi.

Davutoğlu, "İdeal olandan hareketle, tabiri caizse, bir ütopya da geliştirdiler. Bazıları da siyasi, sosyal pratik içinde bunları hayata geçirdi. Hazreti Peygamber Aleyhisselam dışında hiçbir dini, siyasi, sosyal öncü gösteremezsiniz ki kendi hayatında söylediği her şeyi idealden realiteye aktarmış olsun. Teoriden pratiğe, ahlaktan ekonomi ve sosyal hayata yansıtmış olsun. Bütün peygamberler azizdir ve hepsi görevlerini mutlak olarak yerine getirmişlerdir ama peygamberler tarihi de dahil olmak üzere Hazreti Peygamberimizi en önemli kılan özelliklerinden biri, söylediği her şeyin kendi hayatında pratiğini yaşamış olmasıdır. Hazreti Musa'yı düşününüz. Ümmetiyle birlikte Sina'ya doğru çıktığında bir cemaat olarak vardı. Sina'da cemaat olarak varlığını, büyük ve çileli bir hayat ile sürdürdü ama hiçbir zaman bir şehre hakim olmadı. Hiçbir zaman bir devletin veya siyasi düzenin, sosyal düzenin bizatihi idarecisi olmadı. O görev daha sonra Hazreti Davut'a, Hazreti Süleyman'a verildi. Hazreti Musa'nın Mekke'si vardı. Hazreti Süleyman'ın Medine'si oldu, Kudüs'ü de Kudüs-ü Şerifi de... Yine Hazreti İsa'nın hayatına bakın. Bütünüyle bu peygamberler, kendilerine verilen görevi ifa etmiş, masum ismet sahibi öncülerdir ve hepsi bizim peygamberimizdir ama o merhamet peygamberi, bütün hayatı boyunca merhameti, ahlakı, mahviyeti anlattı ama bırakın bir şehri, bir Medine'yi onu küçük bir köyde veya herhangi bir yerde dahi, mekanda kendi düşündüğü hayatı, hayat tarzını ikame ettirecek şekilde rahat bırakılmadı" diye konuştu.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.