1. YAZARLAR

  2. Aykut Onur KALAYCI

  3. 'FETÖ İLE BENDENİZ'
Aykut Onur KALAYCI

Aykut Onur KALAYCI

Yazarın Tüm Yazıları >

'FETÖ İLE BENDENİZ'

A+A-

'FETÖ İLE BENDENİZ'

YOK MU BUNUN ÜST DÜZEYİ?

BAHÇELİ YİNE GÜNDEMİ BELİRLEDİ!

Üzülüyorum, sıkılıyorum.. Asansör misali bir aşağı bir yukarı çıkan tansiyonumu ara katta tutmak için sinirlenmeyeyim diyorum ama nafile.. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu konuşuyor ekranda. Önce çocuk katili PKK ile nasıl mücadele ettiklerini anlatıyor.  Sayılar veriyor. Hele hele Mehmedimin katili örgütün sözde üst düzey yöneticilerini nasıl yakaladıklarını anlatırken gurur duyuyorum. Sonra sıra geliyor bir başka belaya, bir başka eli kanlı örgüte FETÖ.. Başlıyor Sayın Soylu anlatmaya.. Sayılar veriyor Bakan Soylu önce. Kulaklarımı açıyorum tüm dikkatimi Soylu'nun açıklamasına veriyorum. Bekliyorum aynı PKK örneği gibi örgütün sözde liderlerinin de yakalandığını veya haklarında işlem başlatıldığını duymak istiyorum ama...  Bitiyor açıklaması Sayın Soylu'nun içim buruk, üzülüyorum.

MAAŞALLAH SANKİ ONLAR DEĞİLMİŞ!

Sonra bir başka kanala bakıyorum. Sıra sıra dizilmiş gazeteciler FETÖ'ye verip veriştiriyorlar. İşte o an başlıyor içimdeki asansör bir aşağıya, yukarıya çıkmaya. Türkiye'de FETÖ kalkışması 17 Aralık milat olmasına karşın bu tarihten sonra FETÖ'nün kanallarında bülbül kesilenler, başta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı acımasızca eleştirenler hepsi FETÖ'yü yerden yere vuruyor. Asansör tavan yapınca, kendimi teskin etmeye çalışıyorum. Gülüyorum ama hani içimde acımıyor değil! Bakıyorum gazetecilik ne hale gelmiş diye? Yeni çıkmadı bu örgüt piyasaya. Hani diyorlar ya AK Parti zamanında palazlandı falan diye inanın külliyen yalan. Bunlar rahmetli Demirel, Ecevit döneminde palazlandılar, serpilip büyüdüler. Hem devletin hem de siyasi partilerin içerisine bir yılan gibi girdiler.

'FETÖ İLE BEN'

Yok, yok doğru söylüyorum. Bakın sizi çok ama çok eskiye götüreyim. Üstelik kendimden bir örnek vereyim. Yıl taaa 1999. O yılda yine ülkede genel seçim hazırlıkları var. Dönemin DSP Genel Sekreteri Sayın Zeki Sezer'den bir telefon aldım. Sayın Sezer, Sıhhıye'deki ERVAK yani Anadolu Erenleri Kültür ve Sanat Vakfı'nda benimle görüşmek istediğini belirtti. Akşama doğru Günaydın Gazetesi'nin Ankara Spor Müdürü Ali Erdoğan ile vakfa geldik. Buluşmada konu benim Konya'dan milletvekilliği adaylığıma geldi. Sezer'e memuriyet istifa ettiğimi söyleyince gözleri doldu. Sayın Sezer 'İşte bize böyle adaylar lazım. Hadi hayırlısı olsun' dedi. Ertesi gün Ankara Beşevler'deki DSP Genel Merkezi'ne geldim. Kamudan ayrılanlar için yapılan sözlü mülakata katıldım. İçim kıpır, kıpırdı. Çünkü gönül verdiğim bir partinin şemsiyesi altında insanıma hizmet edecektim. Heyecanım bir kaç gün sonra  'Aykut bey Rahşan hanım sizinle görüşecek' denilmesiyle daha da arttı.

Genel merkezin talimatı doğrultusunda arabamla İstanbul'dan Ankara'ya hareket ettim. DSP Genel Merkezi'ne geldiğimde karşılaştığım sıcak ilgiyi hala unutamam. Rahşan hanımın Konya teşkilatını tanımam için çalışmalara başlamamı söylemesi üzerine soluğu ilçem Seydişehir'de, DSP binasında aldım. Örgüte Konya milletvekili aday adayı olduğumu söyledim. Zaten genel merkezinde oradaki teşkilatı daha ben gitmeden bilgilendirdiğini öğrendim. Örgüt beni tanımak için bir yemek düzenlediklerini söyledi. Yemeğin yenileceği yere geldiğimizde beni Seydişehir'in sivil toplum örgütleri ile Seydişehir alüminyum işçileri ve bağlı oldukları sendikanın yöneticileri karşıladı. Daha yemeğe geçmeden kendimi kürsüde buluverdim.

SONRADAN DEĞİL ESKİ GAZETECİYİM

Allah'tan tecrübeliydim. Çünkü 1987 yılından itibaren Gençler Birliği Spor Kulübü'nde genel sekreter ve basın sözcüsü olarak 1991 yılına kadar görev yapmam beni kurtarmıştı.. Bu nedenden dolayı siyasi arene da çıktığım her kürsüde kendimi ifade edebildim. Tabii şunu da hatırlatmak isterim. Sayın Asil Nadir'in VEB Ofset İleri Matbaacılık A.Ş.'nin gazetelerinden Ulus Gazetesi'ndeki spor yazarlığımında çok yararını gördüm. Laf açılmışken, şu kısa notu da siz okuyucularımla paylaşmak isterim. Bazı kişiler veya aykırı sesler veya topuğuna bastığım zatlar benim emekli olduktan sonra gazeteciliğe başladığımı sanıyorlar. Satırlarıma baktığınızda benim ne zaman bu kutsal göreve başladığımı zannedersem anlarlar. Neyse... Kürsüde yaptığım konuşma salonda büyük alkış aldı. Bir günlük dinlenme sonrası Konya'nın neredeyse bütün ilçelerini gezdim, sohbetlere katılıp ziyaretlerde bulundum.

VATANDAŞIN KUCAKLAMASI

Eh doğal olarak benim hakkımda herkes aynı düşünecek değil! Konya'nın iki büyük ilçesi Ereğli ve Akşehir'de tarafıma Adalet Partisi'nin 16 yıl hiç kaybetmeden Konya milletvekili olan amcam M. Necati Kalaycıoğlu ile Devlet Üretme Çiftlikleri Eski Genel Müdürü ve 1973 yılından 1980 12 Eylül dönemine kadar Adalet Partisi Konya Milletvekili olan dayım Oğuz Atalay ile ilgili tarafıma çok soru soruldu. En ilginç soru ise, bir vatandaşımızdan geldi.

Yanıma gelen kişi bana 'Siz gerçekten solcu musunuz? diye sordu. Bende soru soran vatandaşa 'DSP ne kadar solcu ise bende o kadar solcuyum' dedim. Bunu duyan vatandaş beni kucaklayarak verdiğim cevaba karşılık verdi. Konya'daki çalışmalarım ve vatandaşlarla olan ilişkim kısa sürede genel merkezin de kulağına gidince partinin her kesiminden olumlu mesajlar aldım. Kısa bir süre sonra tekrar genel merkeze çağırıldım. Ama duyduklarım karşısında tam bir şok yaşadım.  Benim Konya adaylığımla ilgili rahatsızlıklar olduğu söyleniliyordu.. Bende bu söylemler karşısında Rahşan hanım başta olmak üzere diğer parti yöneticilerine rahatsızlıkların ne olduğunu sordum.

FETÖ'NÜN KONYA AYAĞI DEVREYE GİRMİŞ!

Diğer parti yöneticileri de, rahatsızlığın ne olduğunu araştırınca durum ortaya çıktı! Özellikle 1995 seçimlerinde DSP'ye sızan FETÖ'nün milletvekilleri benden rahatsız olmuşlardı. Nedeni ise, rahmetli babam ömrünün 40 yılını eğitime adamış, dönemin ilköğretim genel müdürü B.Sıtkı Kalaycı'nın bu örgüte iyi gözle bakmaması, Milli Eğitim Bakanlığı'nda örgütlenmelerinin önüne set çekmesiydi.  İşte bunu bahane eden FETÖ milletvekilleri beni ERVAK.. ile ilişkilendirip Konya'dan hemde ikinci sıradan aday olmamı engellediler. Partideki yetkililere Konya'nın dışında aday olmayacağımı belirterek İstanbul'un yolunu tuttum. YSK listelerinin verilmesine birkaç gün kala genel merkezden arandım. Konya adaylığım konusunda ısrarımdan vazgeçip vazgeçmediğim soruldu. Bende memleketimin dışında aday olmayacağımı söyleyerek bu hikayeye noktayı koydum.

Listelerin YSK'ya verileceği günün bir gün öncesi İstanbul Konyalılar Derneği Genel Başkanı'ndan duyduğum sözlerle şaşkına döndüm. Dernek başkanı 'Aykut Bey sizinle çok önemli bir şey paylaşmak istiyorum. Aldığım bilgiye göre, parti sizi İstanbul 1. bölgede 8. sıradan aday gösterecek' dedi. Bunun üzerine soluğu Ankara'da aldım. Partiye giderek bu süreçten sonra artık adaylık düşünmediğimi söyleyip, ayrıldım.

BENİ TAKİBİ SÜRDÜRDÜLER..

1999 yılındaki seçimlerde DSP adeta oy patlaması yaptı. Parti barajı geçince bölgemden 9 milletvekili birden çıkardı. Anlattıklarımın özeti şudur ki, FETÖ'nün partilere nasıl sızdığını, kimi seçtirip, seçtirmeyeceğini yaşayarak gördüm. Ha derseniz ki burada bitti mi diye? Yok sevgili okurlar bakın bu örgüt nasıl tehlikeli bir örgüt?  Bu planın bir uygulamasını da TOPRAK TV'de yaşadım. TV'nin kuruluşunda Nokta Dergisi ve Başkentpost Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olarak yaşadım hemde. Sonra Etki Haber'de yaşadım. Haber sitemizin bağlı olduğu Simer Gazetecilik Limited Şirketi'mizin Ankara bürosunun telefonları ve faksları yıllarca dinlendi. Bununla da bitmedi FETÖ'nün bana uyguladığı sistematik baskı, işkence. Beni ne yapıp, ettiler FETÖ'nün firari savcısı Zekeriya Öz'ün önüne de çıkardılar. Tabi bu işlerin arkasında gümrüğün FETÖ babası vardı.

15 Temmuz sonrası Ankara Adliyesi'nde emniyette bu FETÖ'cülerin mahzenlere attıkları hayali isimlerle, teknik takip yaptıkları binlerce mağdur insanlardan biriyim ben. Hem öyle böyle bir dinleme değil! Tam 6 klasör binlerce sayfa tape ile dinlemişler beni. Hani diyorlar ya 15 Temmuz senaryo, tiyatro, kontrollü darbe vs. diye işte bu kişilere bir gazeteci olarak diyorum ki, lütfen yukarıdaki satırlarımı tekrar okuyun. Okuyun ve elinizi vicdanınıza götürün.

YOK MU BU ÖRGÜTÜN SİYASİ AYAĞI?

Ya günümüzde nasıl mücadele ediliyor bu örgütle derseniz hemen açıklamak isterim. Örgütle mücadele başta asker, polis ayağıyla tüm hızıyla sürüyor.. Ancak bakanlıkta derseniz suyu kesilmiş çeşme gibi 'tısss' Bekçi, şoför, kaloriferci, gümrük memuru, gümrük muhafaza memuru, gümrük muhafaza amiri, gümrük muhafaza bölge amiri, muayene memuru, gümrük müdürü, baş müdür yardımcısı, başmüdür, müfettiş, daire başkanı Resmi Gazete'de adları yayınlandıktan sonra görevden alındılar. Ama, ama üst düzey nerede üst düzey o isimler? FETÖ ile ilişkisi olanlar en ağır şekilde cezalandırılsın ama görüyorsunuz ki işin bir de aması var. Meslekten çıkarılan bu kişilerin birlikte çalıştığı üst düzey bürokratlar nerede? Allah aşkına bu sorunun cevabını verebilecek biri var mı? Özellikle size soruyorum sayın bakanım örneğin siz verebilir misiniz?

SAYIN BAHÇELİ YİNE GÜNDEMİ BELİRLEDİ

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, 26 Aralık 2018 günü Ankara'daki medya temsilcileriyle sabah toplantısında bir araya geldi. Bahçeli'nin yaptığı açıklamalarının arasında, en çarpıcı noktalardan birisi de Yurtta Sulh Konseyi'ne dahil olandı ve burada Sivil / Siyaset Ayağını da bilhassa hatırlattı!

- YAZARIN MERAK KÖŞESİ -
BAKANLIKTA BİR ÜST DÜZEY BÜROKRATLA İLGİLİ OLARAK TARAFIMA GÖNDERİLEN BİLGİLERİ BİR İDDİA OLARAK AKTARIYORUM. BU BÜROKRATIN KAYINPEDERİ VE KAYINBİRADERİNİN FETÖCÜ OLDUĞU, BU DURUM O BÜROKRATIN FETÖCÜ OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ AMAAA NEYSE BURADA BİTİRELİM. YOKSA ÇOK SEVDİĞİM BİRİNİN DEDİĞİ GİBİ HUYSUZLUĞUM TUTACAK!..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum