1. HABERLER

  2. EKONOMİ

  3. 'İhracatta Ricardo modeli ve Türkiye-ABD ticareti'
'İhracatta Ricardo modeli ve Türkiye-ABD ticareti'

'İhracatta Ricardo modeli ve Türkiye-ABD ticareti'

Türkiye'nin ihracatta "Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler" modeline yönelmesi, karşılaştırmalı olarak daha üstün ve daha etkin olduğu ürünlerde de uzmanlaşmasını, pazar payını artırmasını sağlayacak!

A+A-

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin "Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler" (AKÜ-Revealed Comparative Advantage) modelini kullanarak ihracata yeni bir ivme kazandıracağını açıkladı. Ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olduğu mal ve hizmetlerde uzmanlaşarak bu ürünlerin ihracatına yoğunlaşmasını öngören bu modele göre hem Türkiye’nin üretiminde rakiplerine göre daha üstün olduğu alanlar belirlenecek hem de hedef pazarlar çok iyi çalışılarak pazara uygun ürün ihraç edilecek.

Büyümek için ihracatını artırmak zorunda olan Türkiye’nin pazar çeşitlendirilmesine gitmesi, hem de bu çeşitlendirmeyi AKÜ Modeli ile üzerinde çok iyi çalışarak yapması uzun vadede yüksek kazançlar getirecektir.

Adam Smith dış ticareti mutlak üstünlük teorisi ile açıklamıştı. Bu teoriye göre ülkeler hangi malı birim zamanda daha ucuza üretebiliyor veya eldeki girdilerle daha çok ürün elde ediyorsa, o ürünleri üretmeli ve satmalıydı. Bu teori hem tarım hem de sanayi ürünlerinde daha etkin olan ülkeler ile her şeyi daha yavaş ve daha az üreten ülkelerin ticaretini açıklayamıyordu. Ticareti sıfır toplamlı bir oyun değil de her iki tarafın kazandığı pozitif toplamlı bir oyun şeklinde formüle eden David Ricardo, yukarıda bahsedilen ikilemi “karşılaştırmalı üstünlük” teorisiyle çözdü. Günlük hayattan bir örnek vermek gerekirse bir dişçi hem hasta muayenesi hem de sekreterlik işlerinde sekreterine göre daha hızlı ve etkin, yani mutlak üstünlük sahibi olabilir. Ancak yine de sekreterlik işlerini yaparak kaybedeceği vakitte hasta muayene etmesi onun için daha avantajlı ve daha fazla gelir getirici olduğu için, vaktini karşılaştırmalı üstünlük sahibi olduğu diş hekimliğine harcar. Sekreterlik işleri için de bir sekreter tutar.

David Ricardo’ya göre bazı ülkeler, diş hekimi örneğinde olduğu gibi, pek çok üründe mutlak üstünlüğe sahip olabilirler, ancak yine de ticaretin her iki tarafa da getireceği faydalar olmalıdır. Ricardo’ya göre bir ülke hangi üründe rakiplerine göre daha yüksek oranda bir üstünlük sahibiyse o ürünlerde uzmanlaşmalıdır. Bu durum dış ticarette kazancı artırırken kaynak israfını da önler. Böylece ülkeler sadece mutlak olarak üstün oldukları ürünlerde değil, karşılaştırmalı olarak daha üstün ve daha etkin oldukları ürünlerde uzmanlaşmaya yöneleceklerdir.

TİM’in hazırladığı İhracat 2019 Raporu, açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler teorisi çerçevesinde, dünyada en çok ithal edilen 200 ürün içerisinde Türkiye'nin uluslararası piyasalarda rekabet avantajına sahip olduğu ürünleri saptadı. Türkiye’nin avantaj sahibi olduğu 47 ürünü ithal eden potansiyel pazarları belirledi. Bazı pazarların Türkiye’nin avantajlı olduğu ürünlerde potansiyelin altında ithalat yaptığı görüldü ve ihracatçıların acilen yönelmesi gereken pazarlar bu şekilde tespit edildi. Sonuç olarak akademik temellere oturtulmuş bir yöntemle hangi ürünle hangi pazara girilmesi veya hangi ülke pazarında derinleşilmesi gerektiği bir bir ortaya çıkarıldı.

Bilginin en önemli meta olduğu bir dönemde pazar ve rakipler hakkında tam bilgi sahibi olmadan yapılan hamleler bazen iyi sonuçlar getirse de genelde bu tesadüf eseri olur. İşlerin kötüye gittiği durumlarda ise bu bilgisizlik, boşa harcanan kaynaklar ve kaybedilen zaman anlamına gelir. İşte bu sebeple ihracatçının rakiplerine göre avantajlı ve dezavantajlı olduğu yönlerini iyi bilmesi gerekir. Bu nedenle AKÜ modeliyle elde edilen hedef pazar ve ürün bilgisinin hem ihracatçımızın kazancını artırması hem de ülkemizin dış satım kapasitesini iyileştirmesi beklenir.

“Açıklanmış Karşılaştırmalı Üstünlükler” (AKÜ) endeksi nedir?

David Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlük teorisi üzerine Bela Balassa tarafından 1965 yılında inşa edilen model, ülkelerin gerçekleşmiş ticaret verilerini inceleyerek bir endeks oluşturur. Bu endekse göre Türkiye’nin avantaj sahibi olduğu ürünleri en çok ithal eden ülkeler belirlenerek, bu pazarlara yönelik hamleler yoğunlaştırılabilir. Yeni pazarlar ve yeni ihracat kanalları anlamına gelen bu uygulama için yapılan ön çalışmada, Türkiye’nin dış ticarete konu olan 200 üründen 47’sinde karşılaştırmalı üstünlük sahibi olduğu belirlendi. Bu ürünlere ağırlık verildiği ve hedef pazarlara girmek için uygun stratejiler geliştirildiği takdirde Türkiye’nin küresel ticaretten çok daha fazla pay alması mümkün görünüyor. Türkiye bu 47 ürün grubunda 2017 yılında dünyadaki toplam ithalattan yüzde 2,8’lik bir pay almış ve 66 milyar dolar ihracat yapmıştı.

Yine bu endekse göre Türkiye’nin dünyada ithal edilen ilk bin ürünün 285’inde avantajlı durumda olduğu görülüyor. Bu resme göre de Türkiye’nin avantaj sahibi olduğu ancak şu an hiç girmediği pazarlar mevcut. Türkiye’nin bugüne dek bazı pazarlarda daha çok fiyat rekabeti yaptığı göz önüne alınırsa artık rotayı kalite rekabetçiliğine döndürme zamanı geldi denilebilir.

ABD’nin Türkiye’yi GTS’den çıkarma kararı

2018 yılında ABD Türkiye’yi 1976 yılından beri içinde bulunduğu Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS)’den çıkarma niyetini açıklamıştı. GTS, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelerden ithal ettikleri sanayi malları üzerindeki vergilerini tek taraflı olarak sıfırlaması veya indirmesini öngörüyor. Bu sisteme 44’ü en az gelişmiş olmak üzere 121 ülke dâhil ve bu program dahilinde ABD’ye giren ürünler ABD ithalatının yüzde 1’inden daha az bir yekûn tutuyor. GTS kapsamında ABD’ye sırasıyla Hindistan, Tayland, Brezilya, Endonezya ve Türkiye en çok ihracat yapan ülkeler arasında yer alıyor.

ABD Türkiye’yi kişi başına düşen milli gelir, yoksulluk oranı, ihracattaki sektör ve pazar çeşitliliği konularında değerlendirdi ve Türkiye yeterince gelişmiş bir ülke olduğu için artık bu program dahilinde yer almaması gerektiğini açıkladı. İlgili karar neticesinde Hindistan da bu sistemden çıkarıldı.

Türkiye 2018 yılının ilk 11 ayında GTS kapsamında ABD’ye 1,7 milyar dolar değerinde ihracat gerçekleştirdi. Bu durum, alınan kararın Türkiye ihracatı açısından kısa dönemde olumsuz bir etki yapacağını gösteriyor. Ancak Türkiye açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler (AKÜ) analizlerine göre ABD pazarına farklı bir giriş yapmayı planlıyor. ABD-Türkiye ticareti için belirlenen 75 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefine yönelik olarak zaten GTS sistemine dayanan bir model kurmadıklarını belirten TİM, halihazırda Türk ve Amerikan firmalarını birleştirecek ortak platformlar, pazardaki arz ve talebi anlamaya yönelik teknik çalışmalar, rakip analizleri ve her iki ülkede farklı olan standartların belgelendirilmesi başlıkları altında çalışmalar yürütüyor. Bu durumda ABD pazarlarında GTS’den çıkarılma sonucu kısa süreli olumsuz bir etki yaşansa da Türkiye’nin AKÜ modeli ile ABD eyaletlerine çok daha güçlü girmesi mümkün.

Türkiye-ABD ticaretinin geleceği

Türkiye’nin bazı fasıllarda ABD pazarında sıfır gümrük avantajı artık bitti. Diğer yandan ABD, geçen yıl yüzde 50’ye çıkardığı Türk çeliği için gümrük oranını yüzde 25'e indirdi. Mevcut gelişmeler ışığında Türkiye ile ABD arasındaki ticaret, tarafların eşit olduğu bir platformda devam edecek gibi görünüyor. Bu noktada ABD gibi büyük bir pazarda bir avantajı kaybederken, başka bir avantajla yoluna devam etmek isteyen Türkiye için açıklanmış karşılaştırmalı üstünlükler modeli bir kurtarıcı olabilir.

Bu model çerçevesinde, Türkiye’nin ihracatına konu olan ürünleri ve hedef pazarlardaki pozisyonunu analiz eden kapsamlı bir çalışma yürütülüyor. Analiz sonuçları 15 üründe toplam 33 ülkenin, Türkiye’den bu ürünleri hiç ithal etmediğini gösteriyor. Bu da Türkiye’nin avantaj sahibi olduğu bazı ihraç ürünlerinde henüz keşfetmediği pazarlar olduğunu kanıtlıyor. Genellikle coğrafi olarak uzak ülkelerde Türkiye’nin pazar payı yok veya çok düşük. Örneğin Türkiye karşılaştırmalı üstünlük sahibi olduğu 47 üründen 9’unda Kanada pazarına henüz hiç girmemiş. Kanada ile birlikte ABD, Avusturalya ve Güney Kore de bazı sektörlerimizin hiç girmediği pazarlar olarak öne çıkıyor. Bu noktada büyümek için ihracatını artırmak zorunda olan Türkiye’nin pazar çeşitlendirilmesine gitmesi, hem de bu çeşitlendirmeyi AKÜ Modeli ile üzerinde çok iyi çalışarak yapması uzun vadede yüksek kazançlar getirecektir.

[Türk-Alman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü öğretim üyesi olan Doç. Dr. Elif Nuroğlu, uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, ampirik makroekonomi, yapay sinir ağları ve fuzzy yaklaşımlar alanlarında çalışmaktadır]

AA

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.