1. YAZARLAR

  2. Aykut Onur KALAYCI

  3. KAPIKULE'DEN ÇIKAN DRAM
Aykut Onur KALAYCI

Aykut Onur KALAYCI

Yazarın Tüm Yazıları >

KAPIKULE'DEN ÇIKAN DRAM

A+A-

-KAPIKULE’DEN ÇIKAN DRAM-

HAYAT KARARTAN OPERASYON

AVCI’YA AV OLMAK!

Şöyle yazıyordu; 24–25 Aralık 2005 tarihlerindeki gazetelerden bazıları;  ‘Avcı bu kez Kapıkule’yi temizledi’ ya da ‘Kapıkule’de rüşvet çarkı kırıldı’ dahası da vardı bir başlıkta aynen şöyleydi:‘Kapıkule’deki Rüşvet Çarkı Gümrükçü Ordusuna Dayandı’ Evet! Aynen böyle ve büyük puntolarla yazıyordu. Operasyon yapılmıştı Kapıkule Gümrüğü’ne.. Aylar öncesinden gümrük büroları içerisindeki ısıtıcılara gizli kameralar yerleştirilmiş; iddiaya göre bu kameralar sayesinde rüşvet çarkı kırılmış; Kapıkule Gümrüğü tertemiz olmuştu. O dönemde, medyada ‘Avcı -1 veya Avcı -2’ adı verildiği iddia edilen operasyonda 44 kişi gözaltına alınmış ve birçok görevli memur tutuklanmıştı.

Şimdi duyar gibiyim, diyorsunuz ki; ‘Aykut bey geçmişte kalmış bu olayı bize niye anımsatma gereği duyuyor?’ diye. Hemen yazımızın konusuna girelim o halde..

Size bu yazımda, medyada ‘RÜŞVET TEMİZLİĞİ’ manşetleriyle verilen gizli kameraları, bu operasyonun bir insanın hayatını nasıl kararttığını, nasıl değiştirdiğini anlatmak istiyorum. Hem de o hayatı karartılan, traji-komik iddialarla cezaevine konularak sevdiklerinden ve hürriyetinden olan o memurun kendi anlatımıyla anlatmak istiyorum. İçi vatan sevgisiyle dolu bu kardeşimin gönderdiği ve her satırı ibretlik olan mektubu, lütfen sonuna kadar okuyun ve bir hayatı karartmanın bu kadar basit olup olmadığına kendiniz karar verin!

İŞTE O MEKTUP

İki görüntüm izletildi!

“22.12.2005 Perşembe günü her zamanki gibi görevimi devralmak üzere sabah 8.15'te gümrüklü sahaya doğru giderken, genç bir şahıs beni durdurarak ilerdeki emniyet müdürünün elindeki isim listesinde ismimin var olup olmadığını öğrenmemi istedi. Müdürünün yanına gidip, adımın olmadığını öğrendim. Ama o genç sivil polis ısrarla benim de diğerlerinin yanına gitmemi istedi. Üst araması yapıldı. Hiçbir şey çıkmadı. Sağlık kontrolünden dahi geçirmediler. Tutanak vs. tutuldu. Orada kimler varsa, otobüslerle bizi adliyeye götürdüler. Adliyenin önü basın ve TV ekipleriyle doluydu. Savcıya çıktık. Sadece iki tane görüntüm izletildi. Birinde boş bir tır aracı yurtdışına çıkmak üzere sahaya girerken, elindeki kurşun mührü bana veriyor. Savcı, bunun para olduğunu söylüyor.. Aynı araçtaki yabancı şoföre araçta kaç kişi olduğunu soruyorum. Onun dilini bilmediğimden, el işareti kullanarak soruyorum; bir kişi mi iki kişi mi diye.. İşaretime savcı, ‘adamdan iki lira istiyorsun’ diye bana söyleniyor..

Kurşun mühür para oldu!

İkinci görüntümde ise, pasaport kontrolünü "Sen yirmi yıllık memursun, pasaportun içindeki mühürleri ezbere bilirsin!" diye yorumlayarak ithamda bulunuyor savcı bey. "Ama sen para arıyorsun" diyerek devam ediyor.. Tümünü reddettim. Formalite olarak mahkemeye sevk etti. Bayan hâkim bana savcının görüntülerinin fotoğrafını gösterdi (benim fotoğrafım). "Ne diyorsun buna?" dedi. Kabul etmedim. "Yapmadığım şeyi nasıl kabul edeyim?" dedim. Beni hemen içerden kalem odasına gönderdi. Oradaki memur, daha önceden hazırlanmış "tutuklama müzekkeresini" bana verdi. Bir deftere imza attırdı.

Hayatımın En Acı Günü

Sabah saat 09.00'da adliyedeydik. Gece 23.30 sıralarında cezaevine konulduk. Aç susuz onca saat. Daha sonra formalite mahkeme. 5 ay sonra çıktığım mahkemeden tahliye oldum. (24.05.2006 Perşembe) 7.5 ay gezip dolaştıktan sonra büyük baskılarla (hem emniyet müdürü, hem bizim müfettişler, hem de müsteşarlık) bizim ceza Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nce onandı ve ben tekrar cezaevine kendim teslim oldum.

Avukatımıza ne oldu?

Boş yere hiçbir suçum günahım olmadan tam 4,5 yıl hapis yattım. Kapıkule'ye hiç istemeden ve haberim olmadan tayin edildim. (geçici görevle) 08.09.2005 tarihinde ise, Antep Gümrüğü’nden 3 aylık geçici görevle tayin oldum. Daha kimseyle görüşmem bile olmadan örgüt üyesi oldum! Cezaevine girdikten 15–20 gün sora cezaevi (Edirne Kapalı) seri başgardiyanı Şaban Bey bize bu operasyon olmadan 10–15 gün önce adliyeye çağrıldıklarını (cezaevi 1. müdürü ile beraber) ve gümrükçüler için 80 kişilik bir koğuş hazırlamaları konusunda başsavcıdan talimat aldıklarını söyledi. Ayrıca bir ay içinde de, Başmüdür H.E. de cezaevine konulacağını söyledi. Bunlar tesadüf değildi. Bunların dışında avukatımız Özgen Bey’e ne oldu? Basın bunun üzerine hiç gitmedi. Kendisi bu yargı rezaletini TV kanallarına taşımak için bir kaç TV yetkilisinden randevu almıştı. Ama TV’ye çıkamadan, Çanakkale'de bir müvekkilini (bizlerden) ziyarete giderken güpegündüz düz yolda kaza yapıyor. Yoksa adama başka bir kamyonun sıkıştırması sonucu kaza mı yaptırılıyor? Adam ÖLDÜ!!

Yuvalarımız dağıldı

Sadece bazı yöneticiler, kendi pisliklerini örtmek için bizi yaktılar. Mahkemeden iki gün önce TV kanalları “Gümrükte Neler Oluyor?” diye çok eski görüntüleri gösterdi; hâkimleri ve kamuyu etkilemek için.. Daha mahkemeye çıkmadan bizim müfettiş efendiler, bir ay boyunca kaldıkları polis evinden lütfedip de bir kere cezaevine gelip ifademizi dahi almadan bizi ihraç ettiler. Tabi polis evinde, polislerin bizim aleyhimize verdikleri yalan bilgiler onlar için yetti de arttı bile. 20 yıllık memuriyetimi yaktılar. Hem de hiçbir görüntüm, telefon dinlemem ve fiziki takibim olmadan.. Allah da onları yaksın diye hep dua ettim. Dualar kabul oldu. Nerede bizi yakan emniyet müdürü, vali, ağır ceza mahkemesi heyeti, soruşturma savcısı.. Hepsi layık oldukları yerde!! Olan yine bana ve arkadaşlarıma oldu. Çoğunun yuvası yıkıldı, bazıları çeşitli hastalıklara yakalandı.

Haram Olsun!

Maddi-manevi birçok sıkıntıya girdik. Teröristten bile daha aşağı bir muamele gördük. Bunca yıl vatan ve devlet uğruna ne çileler çektim. Hepsini haram ediyorum. Onlarla ahirette hesaplaşacağız. Bu dünyada fazla gücümüz yok zira. Ama Allah bir kısmını bu dünyada gösteriyor. Şükürler olsun! Bana ve arkadaşlarıma bu ızdırabı yaşatanları, Allah’a havale ediyorum. Saygılarımla..”

YAZARIN NOTU:

Değerli okurlarım, size bir sonraki yazımda özel bir masal anlatacağım. Evet! Yanlış okumadınız bir masal anlatacağım. Anlatacağım bu masal, hayali bir ülkede geçiyor. Tabii ki kahramanları da hayali olacak! Her masalda bir gerçeklik mi vardır?? E… orasını bilemem artık!! Masal da görüşmek üzere..

Yazarın Notu SON DAKİKA!!

1-) Halkalı Gümrüğü'nde 28 BİN YTL yolluk alan Gümrük Memuru kim?

Bu paranın 14 BİN YTL'sini ise aldığı iddia edilen müdür muavini kim?

2-) 'BAHAR' adlı operasyona adı karışan memur, Trakya Serbest Bölgeye veriliyor. Ve hatta bu memur, o operasyon kapsamında takipsizlik alıyor!! Peki neden İstanbul Kargo Gümrüğü'ndeki operasyonda iddianamede yer alan ve hatta yargılanan CİHAN BÖĞÜR Ambarlıda tutuluyor? Bu çifte standart değil midir? Başmüdür Tevfik Usta bu uygulamalardan haberdar mıdır?

Çok yakında www.etkihaber.com da.. BEKLEYİN!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum