15 Aralık 2025
Altın 5921.3
BIST 11456.34
Dolar 42.6883
Euro 50.1849
Sterlin 57.0524
Ankara 2°C

Başbakan'ın kodları!

Başbakan'ın kodları!
Mehmet Ali Birand, Erdoğan'ın muhaletefete yaklaşımını yazdı ve şu sonucu çıkardı.... İşte o yazı...
Başbakan'ın muhalefete yaklaşımı çok ilginç. Örneğin, MHP ile tüm köprüleri atmış gibi görünüyor. Bahçeli'de bu durumdan memnun, eleştiri dozunu ve ses tonunu giderek arttırıyor. Ancak Erdoğan, CHP'ye farklı muamele ediyor. Baykal'ın tüm eleştirilerine rağmen, CHP ile köprüleri sonuna kadar atmak istemiyor.


Başbakan'ın, özellikle  Kürt açılımı  konusunda, muhalefe yaklaşımı giderek şekilleniyor.

 

MHP'den hızla uzaklaşıyor.

 

CHP'yi kolluyor.

 

DTP'ye göz kırpıyor.

 

Bu yaklaşımın daha ne kadar devam edeceğini pek bilemeyiz. Zira Başbakan'ın bir günü diğerine uymuyor ve tepkileri hesaplanamıyor. Bir bakıyorsunuz elini uzatıyor, bir bakıyorsunuz tokadı yapıştırıyor.  Bu nedenle, sizlere bugünün görüntüsünü, benim algıladığım şekliyle yansıtmaya çalışacağım.

 

İktidar partisinin bu tutumunun neden önemli olduğunu sorarsanız, Erdoğan'ın bu dönemdeki  yaklaşımının genel seçimlerden sonraki olası bir koalisyonun işaretlerini de taşıdığı için önemli saydığımı söylerim.  Ben de birçok gözlemci gibi, 2011 seçimlerinden bir olasılıkla koalisyon çıkacağına inanıyorum. Yanılabilirim tabii, ancak özellikle işsizlik ve ekonomik durumun  yanı sıra Kürt açılımının AKP oylarını bir oranda erozyona uğratacağını tahmin ediyorum. Bu girişten sonra, gelelim  Erdoğan'ın  muhalefet partileriyle ilişkilerine...

 

MHP İLE KÖPRÜLER GİDEREK ATILIYOR

 

Erdoğan,'ın Kürt Açılımı  konusunda Bahçeli'den hiç bir beklentisi yoktu. MHP'nin bu  girişime karşı koyması ve muhalefet etmesi doğal görülürdü. Oy potansiyelini “ülkenin bölünmezliği” ilkesine duyarlılık ve PKK'ya sert tepkiye dayandıran bu partinin yaklaşımı normaldi.

 

Erdoğan'ın beklemediği, MHP lideri Bahçeli'nin  giderek artan sert söylemi ve Erdoğan'ı kişi olarak hedef alan, vatan  hainliğine kadar götüren yaklaşımıydı.

 

Bahçeli, Kürt Açılımına karşı çıkan, hatta  biraz kuşku duyanları dahi kendi kanatları altında toplamaya, bu oy potansiyelini kimseyle paylaşmamaya çalışıyor. Doğrusu, bu konuda da epey başarılı oluyor. Erdoğan'a vurdukça prim kazanıyor.

 

Erdoğan, bu yaklaşımı gördüğü için, o da sertleşmeye başladı. Kelimeleri keskinleşti, MHP'yi köşeye sıkıştıran bir dil kullanır oldu.

 

Karşılıklı tempo giderek artıyor. Eğer böyle devam ederse, 2011 Genel Seçim sonrasında, olası bir koalisyon ihtimalinde MHP'nin yer almayacağı, şimdiden görülüyor.

 

CHP'Yİ İSE, KOLLAMAYA ÇALIŞIYOR...

 

Başbakan Erdoğan, MHP'ye karşı gösterdiği sert tepkiyi CHP'ye göstermiyor.  Deniz Baykal'ı, nerede ve ne zaman olsa, yerden yere vurmadan edemiyor, ancak yine de özellikle Kürt Açılımı konusunda CHP için sarfettiği sözler daha farklı. Ses tonu ve seçilen kelimeler daha dikkatli.

 

MHP ile diyaloğu tümüyle silip atmasına rağmen, dikkat edecek olursanız, Baykal'ın peşini bırakmıyor. Bu yaklaşımın nedeni de, CHP'nin eninde sonunda Kürt Açılımına MHP kadar sert ve kırıcı  muhalefet “etmeyeceğine” hiç değilse “edemeyeceğine” inanması.

 

Gerçekten de, CHP'nin ikilemi var.

 

Bir yandan AKP'ye muhalefet edip, ne pahasına olursa olsun yıpratmak istiyor, öte yandan da Kürt Açılımına tümüyle sırt dönemiyor. Zira CHP'nin yapısı ve temel politikaları, Kürt sorununu MHP'den  daha iyi anlamaya yönelik. Bu konuda ilk raporları yazmış ve bugünkü AKP girişiminden daha da ileriye giden öneriler yapmış olan bir parti.

 

CHP'nin ortaya koyduğu muhalefette, MHP'nin aksine içerik ve yöntem ile ilgili. Yoksa, sorunun temel verilerine itiraz etmiyor. İşte bu nedenle de, Erdoğan CHP'nin peşini bırakmıyor.

 

DTP'YE İSE GÖZ KIRPIYOR...

 

Başbakan'ın DTP'ye bakışı ise, son aylarda giderek değişim gösteriyor.

 

Başlarda, “PKK'yı reddetmedikleri sürece ellerini dahi sıkmayacağı” yaklaşımıyla hareket eden Erdoğan,  sonralarında giderek tutum değiştirmeye başladı.

 

DTP yöneticilerini eleştirme yerine, sanki tavsiyelerde bulunur bir ton tutturdu, ardından da randevu  boykotunu kaldırdı. Sızan haberlere bakılacak olursa, DTP lideri Ahmet Türk ile de son derece olumlu ve ılımlı bir görüşme yaptı.

 

Kürt Açılımında, Erdoğan'ın kamuoyu tarafından kabul edilebilir tek yasal muhatabı DTP olacaktır. Başbakan'ın da, böyle bir ilişki süreci istemesi çok doğaldır. Ancak, Kürt  cephesindeki temel ilişkiler henüz giderilemiyor.

 

Bunun başında da, PKK'nın ısrarı geliyor

 

PKK'YI MUHATAP ALMAYACAĞINI GÖSTERİYOR

 

PKK, kendinin ve Öcalan'ın geleceğini tayin  edecek olan bir diyalogun T.C. Devleti ile DTP arasında yapılmasını istemiyor.  Bundan dolayı da, DTP'yi  sıkıştırıyor. PKK ve Öcalan'ın muhatap alınması gerektiği yönündeki çağrıları  DTP sözcüleri aracılığıyla kamuoyuna duyuruyor.

 

Son Kurultay'da sahneye çıkarılan PKK bayraklı ve Öcalan  posterli militanlar, DTP içindeki bu empatinin en tipik örneklerini oluşturuyorlardı.   

 

Açılımın PKK veya Öcalan ile yürütülmesi,  bunların muhatap alınmaları -bugünkü koşullarda-  imkansızdır. Erdoğan, böyle bir şeyin intihar anlamına geleceğini biliyor.

 

Ayrıca,  PKK'nın bugün geldiği nokta, ne kendini ne de Öcalan'ın pazarlık masasına oturtacak noktada değil. Erozyona uğradı. Üstelik, eski “korkutucu” gücü de kalmadı. Ne kadar suikast yapsa dahi, Türk kamuoyunu etkileyemeyecek  bir aşamaya girdi. İç ve dış dinamikler PKK'yı giderek marjinalleştiriyor, Buna karşılık yasal ve meşru kimliğiyle DTP ön plana çıkıyor. Yeter ki, DTP bu gerçek doğrultusunda sorumlu ve bağımsız bir duruş edinsin...

 
 
Mehmet Ali Birand/Posta

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir