Maça çok iştahlı başladık. İlk yarı girişinde iddialıydık. Ama önce Fatih Terim takımın kontrolünü kaybetti. Oysaki rakip çok hesaplı bir onbirdi. Özellikleri vardı takımın. Fatih'te bugünlerde biraz sinirli… Maalesef ondan sonra ilk yarı sadece bir kez bir tehlike yarattık ve ilk golü biz bu şekilde attık… Ama sonra…
Evet ama sonra çok farklı. Maalesef Avrupa klasmanında çok önde olmayan Bosna, golden sonra gittikçe temposunu arttırdı. Takımı organize edecek oyuncularımız çok iyi pres yemeye başladı… Bir maç önce yeri göğü ayağa kaldıran Arda ve Tuncay nedense santradan silindi… Sıfır oldu. Bosna ısrarla “ takım deparı “ kavramı ile “ topun olduğu bölgede daima bir veya iki fazla Bosnalı “ oyuncu kullanarak bizi “ topu kontrol avantajından sildiler “. Sahanın her yerinde sanki bir Bosnalı ek oyuncu mevcuttu. Önce “nasıl olsa bu tempoyu yorulup mecburen bozarlar zanettik”. Neden? Çünkü bizde Arda var. Bir maç önce Tuncay'la ikisi “üst düzey başarı ile“ takımı yüklenip götürmüşlerdi. Arda nedense sustu. Takımın “ sinir yapısı Fatih'leşti”. Antrenör atıldı. ”Emre Arda'ya laf attı ama sarı kart gördü”. Takımda sanki “ forvet “ yoktu. Her gün gazetelerde çıkan siyasi “ politik kaynaşma “örnekleri bu kez sporda, maçta da sanki kullanıldı. Semih Şentürk dün kaleci Supiç'in sinirlerini bozmaya yönlendi. Ama o “başarısız oynadığı“ için liglerde yaptığı kurnazlığı tekrarlayamadı. Yani kaleciye kimliğini belgeletemedi. Artık bu maçta alıştık sanki…. Milli takımın “sinirleri bozuk “ … Emre bu kez de görevini (! ) yaptı. Sarı kart gördü. Acaba Fatih sahada olsaydı … Bu tür bir uygulama ile takımının “ sarsıntısını “ durduramaz mıydı?
TEKNİK HATALAR
Gelelim takımın teknik hatalarına. Önce topu yere indirmedik sonra top bizdeyken onlar daha kalabalık pres yaptılar. Oyunu geliştiremedik. Hava toplarının %70'ini hep daha boylu olan rakiplerimiz topladı. Takımda 7 adamları 1.85'in üzerinde bizde ise 11'in 8'i 1.85'in altında işte hava topu mantığı bu… Defans yapamıyoruz. Hava toplarına hakimler. Dün bile bir kez doğru dürüst akınla golü atabildik. Sıkıntının biri boydu. Rakip ayrıca teknik olarak sert. 7 maçta 20 golle ( 2.60 ) İngiltere'nin ardından ikinci sıradalar. Şimdi bu maçın gerçek yüzü yukarıdaki rakamsal farklılıklarla gelişmedi mi?
Biz sanki hiç rakibin futbolunu düşünmedik. Bir maç önceki Arda, Tuncay, Hamit, Semih nasıl oluyor da üç gün sonra “ her maçta oyun kuran “ yaratıcı isimler bir anda sahada silindi gitti. Düşünüyorum, utanıyorum. Böyle bir maç oynadığımız halde 1-1 berabere kaldık neden? Çünkü hatalarımızı kovalamıyoruz, düzeltmiyoruz. Yediğimiz 8 golün 5'i duran toptan. Acaba Türkiye'nin bugünkü politik sosyal kargaşasının sıkıntısını mı yaşıyoruz. "Ama" diyeceksiniz, Başbakan maça geldi kazandık. Gelmedi yenildik mi? Ne olur sporda bu tür yorum yapmayalım. Bilimsellik spordan uzaklaşmasın. Daum'da “Terim başarır” diyor. O da politik! Ne olur futbolda artık mantığa dayalı yorumları tercih edelim.
