Kabinenin renkli isimlerinden biri Devlet Bakanı Zafer Çağlayan. 27 yıllık sanayicilik hayatından, Ankara Sanayi Odası Başkanlığı'nın ardından önce Sanayi Bakanlığı, sonra da dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı olarak Ak Parti kabinesinde yeralıyor. Bakan Çağlayan ile hem ticaret, hem de siyasi konuları görüştük. Son günlerde gündemde olan dış politikanın önemli konusu Ermeni tasarılarının bazı ülke meclislerinde kabul edilmesi, bunun dış ticarete yansımalarını ele alırken ihracat rakamlarını ve ihracatı arttırmak için ilginç yöntemlerini dinledik. Yeni Şafak Gazetesi Ankara Haber Müdürü Abdülkadir Selvi ile birlikte Çağlayan ile keyifli bir sohbet yaptık!.
"YURT DIŞI TÜRKLERİ BAŞKANLIĞI KURDUK!"
Çağlayan, son günlerin Türk dış politikasının önemli bir konusu olan Ermeni tasarısının kabul edilmesiyle ilgili olarak şu şekilde değerlendirmelerde bulundu: "Olayı dış ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın etkinliği çerçevesinde ele alalım. Mesala Fransa'da yaşayan Ermeni sayısı ile Türk sayısı aynı. Fransa'da 400- 450 bin arasında Ermeni ve aynı sayıda Türk yaşıyor. Ama Fransa'da yaşayan Ermenilerin hepsi çifte vatandaşlık almış durumdalar. Ama bizim Türklerden sadece 80-90 bini çifte vatandaş durumunda. Ermeniler Fransa'da daha etkililer, bunun nedeni de çifte vatandaşlığa geçmiş olmaları. Ermeniler ticarette çok etkin bir durumda. Biz her zaman o ülkede yaşayan Türklere söylüyoruz, 'aynı zamanda o ülkenin vatandaşı olun' diyoruz. Biz istiyoruz ki, 'o ülkeye entegre olsunlar, ama asimile olmasınlar'. Çifte vatandaşlığı aldıkları takdirde seçme ve seçilme şansları oluyor. Bunu Ermeni diasporası başarıyla yapıyor, biz de yapmalıyız. Aynı zamanda şu anda Yurtdışı Türkleri Başkanlığı kurduk. Yani tam bir ihracat koçluğu yapacağız. Nasıl ihracat yapılacak onu anlatacağız. 33 ihracat masası kurduk. 'Her işi yaparım' mantığı artık olmayacak 'en iyi bildiği iş' yapılacak. Her masada bir önemli ülke olacak.
"TAM BİR TİYATRO YAŞANDI!"
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde bir oy farkla Ermeni tasarısının kabul edilmesinin ardından bu ülkeye yapacağı geziyi iptal eden Bakan Çağlayan sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz Türkiye olarak ABD ile model ortaklık çalışmaları başlatmıştık. Ayrıca Stratejik ortaklık da kurmuştuk. Ama ABD temsilciler meclisi dış ilişkiler komitesinde ise tam bir tiyatro yaşandı. Türkiye'nin utanacağı, başını öne eğeceği bir şey yok. Şu anda benim yapacağım ABD gezilerini askıya aldık. 24 Nisan'dan önce bu gezileri yapmayacağız. Türk'ün hakkını ve gururunu ticaretin rakamları ölçemez."
'Eski bir ülkücü olarak söylüyorum; 'demokratik açılım yararlı olacak'
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, demokratik açılımla ilgili, "Türkiye'ye ciddi yararları olacağı kanaatindeyim. Eski bir ülkücü olarak bunları söylüyorum' dedi. Bakan Çağlayan, demokratik açılım sürecine ilişkin, "İhtilal sonrası 1982'de yapılan bir Anayasa'ya sahibiz. Sağından, so-lundan yama yapılmış durumda. Türkiye'nin o zamanki ekonomik şartlarına, demokratik standartlarına, gelişmişlik endeksine, kişi başı milli gelirine bakın, bir de bugüne gelin. O gün Türkiye 46 bedendi, bugün 54 beden, 56 beden. Bizim insani, sosyal, siyasi, ekonomi standartlarımızın da bu beden ve yarın hedefimiz olan bedene uygun olması lazım' dedi.
Bu sürecin Türkiye'ye "herkesin bildiği ama konuşmaya korktuğu, halının altına süpürdüğü' şeyleri yeniden konuşma imkanı getirdiğini savunan Çağlayan, kendisinin de "Kürt orijinli' olduğunu söyledi ve şunları kaydetti:
"Biz diyoruz ki önce bir üst kimlik var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak. Tek vatan, tek devlet olmalıyız ve bunda hiçbir taviz yok. Anayasa'nın değişmez ilk 3 maddesi kimsenin bunu tartışmaya dahi gücü yetmez, zaten kimse de tartışmaz. Türkiye demokratik açılımı yapmak ve başarmak zorunda ve başaracak. Şu anda bakmayın siz siyaseten insanların karşı çıktığına, bunlar kendileri 5 sene, 6 sene, 10 sene evvel bununla ilgili çalışmalar yapmış, Türkiye'nin gündemine getiriyorlardı.' Muhalefetin bu konudaki tutumunu son derece yanlış bulduğunu da dile getiren Çağlayan, demokratik açılımın AK Parti'nin değil, Türkiye'nin projesi olduğunu hatırlattı. Çağlayan, şöyle devam etti:
"Biz konuşulmaya, söylenmeye cesaret edilmeyen konuları gündeme getirdik, pandoranın kutusunu açtık, halının altındaki pislikleri ortaya çıkardık. Ne kadar daha saklayacağız? Bundan 30 sene önce olan eski bir devlet başkanının, 'Efendim Kürt yoktur, kışın karda yürürken kart kurt sesi...' demesi. Buna inanmak mümkün mü, böyle bir şekilde meseleyi ortadan kaldırmayı düşünmek mümkün mü?' Demokratik açılımın Türkiye'ye ciddi yararları olacağı kanaati bulunduğunu belirten Çağlayan, "Eski bir ülkücü olarak bunları söylüyorum' dedi.
"Türk İşadamlarını bir portalda toplayacağız."
Son gelişmelerin dış ticaretini nasıl etkileyeceğini sorduğumuzda Bakan Çağlayan, bu tür faaliyetlere karşı Türk devletinin yapacağı çalışmaları da aktardı. Hatta yurtdışında yaşayan Türk ailelerinin ticaretin arttırılması için nasıl kullanılacağı konusunda şöyle ipuçları verdi: "Bu ilişkilerimizin tabiki ticari boyutu var ama aynı zamanda manevi boyutu da var. Biz ne olursa olsun haklılığımızı anlatmak zorundayız. Türk diasporasını da siyasi ve ticari olarak desteklemek zorundayız. Şu anda çok önem verdiğimiz bir çalışma var. O da tüm dünyadaki Türk işadamlarıyla elektronik ortamda iletişim kurmak istiyoruz. Hepsini aynı elektronik portalda toplamak istiyoruz. Ayrıca bu kişilerin çocuklarını, eşlerini, ailelerini olayın içine katacağız, Türkiye'nin tanıtımını yapmalarını sağlayacağız."
"Kiribati'ye bile un satıyoruz!"
Bakan Çağlayan, ihracat rakamlarını bilgisayarından günlük olarak takip ediyor. Çağlayan röportajı yaptığımız cumartesi gününe ait ihracat rakamına bakıyor ve 459 milyon dolar olduğunu dile getiriyor. Önündeki küreden nerelere ihracat yapacaklarına bakıyor. "Kiribati'ye bile un satıyoruz" diyerek memnuniyetini dile getiriyor. Yurtdışında bulunan Türkleri imaj ve tanıtım olarak kullanılacağını da belirten Bakan Çağlayan, "Çin'de şu anda bir fındık tanıtım grubu çalışmalar yapıyor. Ayrıca zeytinyağı için de çalışıyoruz. Çinliler şu anda zeytinyağını bilmiyor. Şimdi Çin'de bulunan Türk aileleri Çinlilere zeytinyağını tanıtacak" diye konuştu.
"Süryanilerin aleyhteki oylarına şaşırdım"
En son İsveç parlamentosunda sözde Ermeni soykırımının kabul edilmesini değerlendirirken Türkiye pasaportu bulunan Midyatlı Süryanilerin Türkiye aleyhine oy vermesine çok şaşırdığını söyledi. Çağlayan bu durumu şu şekilde değerlendirdi: "İsveç'teki durum biraz arizi bir durum. Orada bulunan 4 Türkiye kökenli milletvekili var ve maalesef bir oyla tasarı kabul edildi. Ama bizim Türkiye kökenliler oy vermedi ya da tasarı için kabul oyu verdiler. İsveç parlamentosunda bulunan Midyatlı Süryanilileri anlamakta zorlanıyorum doğrusu. Bizim oralarda Midyatlı Süryani olan kirvelerimiz vardır. Süryanisi, Yezidisi, Hristiyanı, Müslümanı hep beraber yaşardı Midyat'ta. Müslümanlar çocuklarını sünnet ederken kirveleri Süryanilerden seçerlerdi kardeşlik bağları artsın diye. İsveç parlamentosunda Türkiye aleyhine oy kullanan Süryaniler açıkçası beni çok şaşırttı."
Dış temsilciliklerde yeni hedef 250
Bakan Çağlayan dış ticaretteki hedefe ulaşmak için dünyadaki ticari daralmaya rağmen yoğun çaba harcadıklarını belirterek şunları söyledi: "Dış ticarette 2010 yılı hedefimizi orta vadede 107.5 milyar dolar belirledik. Bizim düşüncemiz bu rakamın 115 milyar dolara doğru gitmesidir. İhracatımızı arttırmak konusunda yeni bir strateji belirliyoruz. Bu stratejiler arasında yurtdışı temsilciliklerimizde yapacağımız değişiklikler olacak. Temsiciliklerimizin sayısını arttırıyoruz. Şu anda 77 ülkede, 100 merkezde 115 temsilciliğimiz var. Benim göreve geldiğimde bu rakam 109 idi, 115'e çıkarttık. Bu rakamı 250'ye çıkartacağız. Ayrıca müşavirliklerimizi de özelleştireceğiz ve o ülkedeki lokal elemanlarla çalışacağız. O lokal elemanlar aynen bir teşrifatçı gibi çalışacaklar. Tercüman olarak çalışacaklar, otel, uçak rezervasyonları yapacaklar, bağlantıları sağlayacaklar. Ayrıca önemli merkezlere Türk ticaret merkezleri kuracağız. Pekin, Cidde, Riyad ve Sofya'da var. Bu sayıyı arttıracağız."
"Bazı ülkelerle iki devlet tek kabine gibiyiz"
Dış ticarette önemli gelişmelere de dikkat çeken Bakan Çağlayan, "İspanya, Irak, Suriye gibi ülkelerle de iki devlet, tek kabine gibi olduk. İki ülkenin kabineleri ortak toplantılar yapar hale geldik. Başbakanımız'ın başkanlığında bu toplantılar yapıldı. En son İspanya ziyaretimizde bu toplantıyı gerçekleştirdik. İsveç Parlamentosu'nda Ermeni tasarısı kabul edilince Başbakanımızın gezisi iptal edildi. Orada da 9 bakanın katılımıyla bir toplantı yapacaktık, ama olmadı. Bu tasarılarının kabul edilmemesiyle ilgili çabalar aslında çok daha önceden olmalıydı ama olmamış, biz çaba sarfediyoruz. Bunlar gerçekten önem verdiğimiz konular" dedi.
"Yeni forma istiyorum ama mor olmasın"
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın Galatasaray taraftarlığı herkes tarafından bilinir. Makam odasına futbolcuların imzalı klasik sarı-kırmızı parçalı formasını çerçeveletip asacak kadar iyi Galatasaraylıdır. Geçtiğimiz günlerde makam odasında ziyaret ettiğimizde Bakan Çağlayan'a formayı sorduk, o da "Futbolcuların imzalı formaları. Ama o forma geçen yılın forması, ayrılan Nonda'nın falan imzası var" dedi ve özel kalem müdürüne dönerek, "Galatasaray yönetimini ara-yalım da yeni imzalı forma göndersinler" talimatını verdi. Biz de "yeni forma olarak mor formayı mı isteyeceksiniz?" dediğimiz de "Yok yok aman aman. Ben o formanın sarı ile kırmızısına âşığım. Nereden çıktı o forma?" dedi ve tekrar özel kalemine seslenerek, "Gönderecekleri yeni forma mor olmasın onu mutlaka söyle" dedi. (ERHAN SEVEN/ANKARA)