Özkan, konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında, mısır üreticilerini uyardı. "Yapacağımız tek şey, 10-15 gün direnerek, 'mısırımı bu fiyata satmıyorum' demektir." diyen Özkan, piyasada arzı kısıp, talebi oluşturmanın ellerinde olduğunu kaydetti. Zor şartlarda üretilen mısırın zararına satıldığını hatırlatan Özkan, maddi manevi emeklerinin karşılığını alamadıklarını ifade etti. Çukurova çiftçisinin yetiştirdiği birinci ürün mısırın aflotoksinsiz, protein ve nişasta değeri bakımından dünyanın en kaliteli ürünü olduğunu vurgulayan Nur Özkan, üreticiyi mahsulüne sahip çıkmaya davet etti.
Çiftçilerin emanete mal vermeyerek piyasada boşluk meydana getirmesini isteyen Özkan, emanet verilen mısırların depolarda kalmayıp, fabrikalara giderek yerini bulduğunu anlattı. Özkan, böylece ihtiyaç duyulan mısırın bulunup, işlendiğini bildirdi. Depolama imkânı olmayan çiftçinin mahsulünü Toprak Mahsulleri Ofisi'ne emanet olarak dökebileceğine işaret eden Özkan, sonra doğru fiyatlar oluştuğunda devlete veya özel sektöre satılabileceğini hatırlattı. Özkan "Geçmişte pamuk ekimini bu ovada nasıl bitirdilerse, aynı fırsatçı zihniyetler bizleri mısır üretiminden vazgeçirip, başka ürünlere yönlendirecekler. Şunu unutmayalım ki, bu seneki fiyat, gelecek senenin ekim alanını belirleyecektir. Kısacası hadise günübirlik düşünülüp, uzun vadede bindikleri dalı kesmektir. Zarar tek taraflı olmayacaktır, bu da bilinsin." sözlerini kaydetti. (CİHAN)
