Mövenpik Otel'deki toplantıya AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişçi, İzmir İl Başkanı Ömür Kabak, Kadın Kolları İl Başkanı Nesrin Ulema ve meclis üyesi hanımlar katıldı. Konuşmasının çoğunu istikrara ayıran Genel Başkan Yardımcısı Gedikli, "Son zamanlarda gündemde biliyorsunuz, yargı ve Anayasa reformu. Bunlarla ilgili gelişme ve çalışmalar var. Herkes bir şeyler söylüyor. Bilhassa üst yargının başkanları da bu işin içine katıldı. Onlar da enteresan açıklamalar yapıyor. Maalesef Yargıtay Başkanı'nın ağzından şöyle bir cümle dahi çıktı: 'Yürütme, yargıyı kuşattı.' Bu, argının söyleyeceği bir söz mü Allah aşkına? Yargıyı acaba kim kuşatmış?" dedi.
'YARGIYI KUŞATANLAR MUHALEFET'
Yargı mensuplarının, gizli tanıklarla görüşenleri görmezden geldiğini belirten Bülent Gedikli, "Silivri'de Ergekenekon sanıklarıyla birlikte oturan milletvekilleri hangi partinin? Sanıklarla beraber orada kimler oturuyor? Ergenekon'un avukatı kim? Sayın Baykal kendisi söylüyor, 'Avukat benim.' diyor. Pekiyi geçenlerde kameralara yakalanan milletvekili, hani gizli tanıklarla birtakım ilişkilere girmiş. Hangi partinin milletvekili bu zat. Gizli tanıklarla uğraşıyor, avukatlık ilan ediyor. Sanıklarla aynı masalarda oturuyorlar. Ya yargıyı muhalefet kuşatmış muhalefet. Ne iktidarı, ne AK Partisi. Muhalefet kuşatmış ya sizi. Bunları açıkça konuşalım. Üstelik bunlar delilli, belgeli. Kamera kayıtları söylüyor. Dolayısıyla mesajları doğru konuşalım." şeklinde konuştu.
'YARGI BAĞIMSIZ AMA TARAFSIZ DEĞİL'
Yargının aldığı birçok kararı Türk halkının yakından gördüğünü, bu konuda tarafsızlığını yitirdiğini savunan Gedikli, "Şimdi bazı kararlar alınıyor, yargı sürecinden geçerken ortaya çıkan durumlar. Biliyorsunuz, hani bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yaparken toplantı yeter sayısı gündeme geldi. Gerçi birileri de o dönemde meclisten kaçmıştı. Onuda hatırlıyor musunuz? Meclisten kaçanları unutmayın. Bunları unutursak yanlış olur. Onların sözlerini de unutmayın. Mesela genel sekreterleri telefonda 'Yes' ve 'No' tuşunu karıştırmıştı ya. Kapattım zannettiği telefonu, bir gazeteci tarafından dinleniyordu ama ne konuşuyor biliyor musunuz? Devletin bir valisiyle CHP'nin siyasi stratejisini konuşuyor. Bir ilde nasıl bir siyaset takip etmeleri gerektiğini, o valiyle konuşuyor. Ya bunu bir AK Partili yapsa neler söylerler. Sivil diktadan tutunda faşist olmaya varıncaya kadar herhalde demediklerini bırakmazlar. Hele hele şu kameralara yakalanan milletvekili, Allah korusun bir AK Partili olsa, tamam işte sivil diktanın resmi, belgesi derlerdi. Peki bunlara niye itiraz etmiyorsunuz. Yüksek yargının bu konularda söyleyeceği bir sözü yok mu? Yürütme tarafından kuşatıldık diyenler, bu tablolara karşı ne söylüyorsunuz? Birde onları dinleyelim sizlerden. Bunlar hakkında da bir konuşun bakalım. Bunlar hakkında niye konuşmuyorsunuz? Gerçekleri niye söylemiyorsunuz? 367 garabeti diyoruz biz ona, Cumhurbaşkanlığı için toplantı yeter sayısı. 411 milletvekili Meclis'te bir yasa için el kaldırdı. 'Kaosa el kalktı' denildi. Maalesef böyle bir anlayış. Böyle bir hukuk ve adalet anlayışı var mı? Bütün bunlar o zaman ne yapıyor, yargı reformunu gündeme getiriyor. Temel mesele şudur, Türkiye'de yasama, yürütme ve yargı var. Üç erk var. Bunlarında her birinin millete hesap vermesi lazım. Yasama, Anayasa Mahkemesi ve Millete hesap veriyor. Peki yürütme kime hesap veriyor. Yasamaya ve hukuka hesap veriyor. Gelelim yargıya, bu ülkede yargı kime hesap veriyor. Yargı'nın hesap verdiği bir yer var mı? Yok. Yargı'nın tarafsızlığı ve bağımsızlığı, elbette bizde bunu istiyoruz. Yargı tarafsız ve bağımsız olsun. Bağımsızsınız ama tarafsız değilsiniz. Tarafsız olduğunu ubugüne kadar görmedik."diye konuştu.
'TÜRKİYE'DE ARTIK BAZI DEVİRLER KAPANDI'
Türkiye'nin hızla değiştiğini, dünyaya ayak uydurduğunu belirten Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, "Bir de şunu görmek istemiyorlar: Türkiye'de artık bazı devirler kapanmıştır ve bazı yeni devirler açılmıştır. Bunlarda AK Parti ile beraber oldu. Bunları bugün için çok iyi algılayamıyor olabiliriz. Ama emin olun 10-20 yıl sonra bu sürecin önemi çok çok iyi anlaşılacak. Hangi devirler kapanmıştır, yolsuz ve hortumlama dönemleri kapanmıştır. ABD başkanının önünde el pençe divan durma dönemleri kapanmıştır. One Minute devri açılmıştır. Artık IMF 'li ekonomi devri bitmiştir. Artık Türkiye IMF'sizde yoluna devam edebilir. Biz dışarıda itibar, içeride istikrar anlayışıyla hareket ediyoruz. Bunu başardığımız taktirde 70 milyon insanımızı çok güzel günler bekliyor."
'TERÖRE 25 YILDA 300 MİLYAR DOLAR HARCANDI'
Demokratik açılım sürecini mutlaka gerçekleştireceklerinin altını çizen Bülent Gedikli, "300 milyar dolarla tam tamına 9 adet GAP yapılabilir. Okul ve hastane olarak koyduğunuzda bu sayılar inanılmaz rakamlara geliyor. İşsizlikten örnek vereyim. Şu anda Türkiye'ninde gündeminde olduğu için. Bir işsize iş bulabilmek için yatırım yapmamız gereken miktar aşağı yukarı 150 bin dolar. 300 milyar dolarla bugün kadar biz tam tamına 2 milyon insanımıza iş bulabilirmisişiz. Şuanda 3.4 milyon işsizimiz var. Dolayısıyla biz bu parayı yatırımlara harcasaydık, 2 milyon insan iş bulmuş olacaktı, yani terör Türkiye'nin üzerinde bu kadar büyük bir yük ve maliyet. O zaman siz bunu çözmek zorunda değilmisiniz. Bu meseleyi kendi oluruna mı bırakacaksınız. Kendi kendine mi çözülecek. Asla mümkün değil. O zaman birilerinin buna cesaret etmesi lazım. Bunu ele alması lazımdı bizde bunu ele aldık. Bu amaçla toplumda hem kardeşliği, hem birlikteliğimizi pekiştirecek adımlar attık."
'28 ŞUBAT SÜRECİNDE ÜLKE MALESEF SAHİPSİZ KALDI'
Türkiye'nin demokrasisi oturmuş bir ülke olabilmesi için önümüzdeki günlerde TBMM'de çeşitli yasalar hazırlanacağını aktaran Gedikli, "Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu ve İnsan Hakları Komisyonu gibi maddeleri biz meclisten geçireceğiz. Yani Türkiye'nin daha fazla demokratikleşmesi, daha çok hukuk alanında düzenlemeler yapacağız. Bunları yaparsak Türkiye çok farklı bir noktaya gelecek. Bunu ekonomik anlamda ifade edersek yatırım yapılabilir ülke statüsüne çıkmış olacak. Türkiye büyük bir kriz yaşanmasına rağmen notları sürekli yükseldi. Bütün bunlar IMF'siz oldu. Dünya'da gelmiş geçmiş en büyük ikinci krize rağmen Türkiye ekonomisi sağlam kalmayı başardı. Batan banka, uçan para varmı? Devalüasyon yüzde 70 mi oldu? Enflasyon alıp başını mı gitt? Bunların hiçbirisi olmadı. Bunlar niye olmadı? Siyasi istikrardan dolayı olmadı, çünkü ülkenin bir sahibi vardı. 28 Şubat sürecini bilirsiniz, ülke malesef sahipsiz kaldı. O yüzden Türkiye yağmalandı. Hem içeriden hem dışarıdan yağmaladılar. Bankalarda o zaman 22 milyar dolar hortumlanan para, şimdi 60-70 milyar dolarlara gelen rakam yağmanın örneğidir. Merkez bankasından bir gecede 5 milyar doları yerli ve yabancı bankalara sattılar. Yağmanın bir başka örneği. Malesef bir ülke sahipsiz kalırsa işte o zaman yağmayada maruz kalır. Ama ne zaman bir ülkenin demokrasi çerçevesinde sahibi olursa o zaman bu yağmaya müsaade edilmez.
'ÜLKENİN ÖNÜ AÇIK, YETERKİ İSTİKRAR OLSUN'
AK Parti hükümeti döneminde sağlanan ekonomik büyümenin istikrar sayesinde olduğuna dikkat çeken Gedikli, "İstikrar ve güven bizim için çok vnemli iki kavram. Türkiyeyi taşıyan bu iki kavramdır. Fakat sizlerde görüyorsunuz, Türkiye ne zaman güçlenir, ayağa kalkarsa hemen otomatik istikrar bozucular vardır ve derhal devreye girerler. Derhal dönen çarklara çomak sokarlar. Onlar üstlerine düşeni yaparlar ama biz bu noktada çalışmalarımıza devam edeceğiz." dedi.
