16 Aralık 2025
Altın 5879.873
BIST 11367.68
Dolar 42.7086
Euro 50.2333
Sterlin 57.2485
Ankara 4°C

ANAYASA TEKLİFİNDE BAŞKANLIK SİSTEMİ OLACAK!

ANAYASA TEKLİFİNDE BAŞKANLIK SİSTEMİ OLACAK!
Başbakan Erdoğan, uzlaşma komisyonundan sonuç çıkmazsa AKP'nin yeni anayasa tasarısının parlamentoya gönderileceğini belirtti.

Başbakan Erdoğan, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan bir sonuç çıkmaması halinde, yeni anayasa çalışmalarını AKP tasarısı olarak parlamentoya gönderebileceklerini ve AKP'nin geliştireceği böyle bir tasarıda başkanlık sisteminin de yer alacağını açıkladı.

Başbakan Erdoğan, Budapeşte’de çarpıcı mesajlar verdi!..

“AB üyeliği, olmazsa olmazımız değil!” diyen BAŞBAKAN Erdoğan, sürecin kesintisiz sürdüğünü söyledi. Şanghay’ın AB’nin alternatifi olmadığının altını çizdi. Erdoğan, AK Parti’nin anayasa taslağında başkanlık sisteminin olacağını da açıkladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya'yı kapsayan resmi gezisinin ikinci durağı Budapeşte'de basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. AB ve Şanghay tartışmaları, İmralı çözüm süreci ve anayasa çalışmalarının takvimiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

* Konuşmalarınızda AB'ye yönelik mesajlar veriyorsunuz. Süreci hızlandırmak için mi yapıyorsunuz? Şanghay ile ilgili açıklamalarınız da bu amaca mı yönelik?

AB sürecini hız kesmeksizin devam ettiriyoruz. Bu yakıştırmalara benim katılmam mümkün değil. Bundan önce ben de, Dışişleri Bakanım da koşturuyordu. Ama şimdi bu işin birinci derecede sorumlusu var.

Kimdir, AB Bakanıdır, Egemen Bey'dir. Biz diyoruz ki: "Sen Türkiye içi turlardan çok, ağırlıklı olarak AB ülkelerini dolaşacaksın." Dolayısıyla bu turlamalar yoğun bir şekilde devam ediyor..

Tabii benim de bir şeyleri görmem lazım. 12 Eylül 1963'e başlayan resmi süreçten bugüne geliniyor. Ve bugüne kadar biz sabretmişiz.

"50 YILDA NE KADAR MESAFE ALINDI"

Alınan mesafe var mı? Baktığınızda Gümrük Birliği'ni, Helsinki'yi, bir de bizim müzakere sürecinin başlatılmasını görüyorsunuz. Üç önemli çıkış, nokta diyebiliriz. Bunun dışında bizi hep oyaladılar. Bir başka ülkeye bunu uyguladılar mı? Hayır. Bu aslında Türkiye'ye bir saygısızlıktır. Bunu dillendirmemizden daha doğal ne olabilir?

"YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ"

Böyle bir muhalefet olursa, onlar içten, diğerleri dışarıdan çalışırlarsa böyle bir tablo olur. Halbuki böyle durumlarda söylem birliği, güç birliği önemli. Ama bakıyorsun içerde kimileri AB'ye girilmemesini savunuyor. Ama iş bu noktaya geldiğinde de AB'ye girme noktasında bir şeyler koparabilir miyim diye bir gayretin içine giriyorlar.

"AB'YE ALMAZLARSA KIYAMET KOPACAK DEĞİL"

Peki AB bizim olmazsa olmazımız mıdır? Ha onu da söyleyeyim, olmazsa olmazımız değil. AB'ye almazlarsa kıyamet kopacak değil. Zaten kıyamet de kopmuyor. Biz yine yolumuza istikrarlı şekilde devam ediyoruz.

Sarkozy ‘destek’ sözü veriyordu!..

10 yıl önce AB'de neredeydik. 10 yıl sonra neredeyiz. Müzakereyi 10 yıl önce aslanın midesinden aldık. Bir fasıl aç kapa yaptık. Fransa'da, Almanya'da iktidar değişti. Açma- kapama değil, maalesef kapama yok. Orada da 12 fasıl, toplam 13 fasıl burada kaldık. İleride yazma şansımız olursa yazarız. Sarkozy, benimle özel görüşmelerinde şöyle destekleyeceğim, böyle destekleyeceğim demesine rağmen bu desteklerin hiçbiri olmadığı gibi her yerde köstek oldu. Bayan Merkel'le ilgili tablo, döneminde iki fasıl açtık ama yine kapama yok. Kapama olmayınca zaten o bir anlam da ifade etmiyor.

"ALTERNATİFİ DEĞİL!"

Ben, 76 milyon nüfusa sahip bir ülkenin sorumluluğunu yüklenmiş bir başbakan olarak tüm bunları halkıma, dünyaya duyurmam lazım. Dünyanın da bunu bilmesi lazım. Tabii yeni arayışlar değil, ben ülkemin dünyadaki kendi her türlü siyasi, askeri ekonomik, ticari, kültürel piyasasını genişletmekle mükellef bir iktidarın bir başbakanıyım. Biz Şanghay İşbirliği Örgütü’ne de müracaat ederiz, ASEAN'a da müracaat ederiz. Bunu yaptığımız zaman kimsenin niye oraya müracaat ediyorsun deme hakkı yok. Kaldı ki bunların hiçbiri de birbirinin alternatifi değil!

"AB DE İŞBİRLİĞİ ARIYOR"

Biz bunu açıkça söylüyoruz ama bunu duymayan bir muhalefet var. Tutmuşlar, NATO ile kıyaslama yapıyorlar. Biri çıkıp diyor ki NATO üyesi olduğunuz zaman bu orada bir sıkıntı meydana getirebilir. Halbuki Rasmussen'in yaptığı açıklama ortada. Hakeza AB'nin de açıklamaları var. AB, Sanghay İşbirliği Örgütü ile ilişki kurmanın her an olabileceğini, bunun gayreti içinde olduğunu söylüyor. Onlar böyle bir gayretin içine giriyor da biz böyle bir gayretin içinde niye olmayalım. Bundan daha doğal ne olabilir.

"3 DİYALOG ORTAĞI VAR"

Şanghay İşbirliği Örgütü'nün 6 tane ortağı var. Bu altı ortağın birbiriyle münasebetleri çok geniş manada var. 5 gözlemci var aynı şekilde. Biz diyalog ortaklığına alınmışız 6-7 Haziran 2012'de bu zirvede. Bizimle birlikte 3 diyalog ortağı var. Dediğim gibi, şimdi bunlar birbirinin alternatifi olmadığına göre, söylediklerimizden neden rahatsız oluyor muhalefet?

"ÖNCE SÜRECİ İNCELE.."

Yeni duyduğum bir habere göre, anamuhalefetin genel başkanı AB'ye giremeyişin faturasını da AK Parti iktidarına kesiyor. Bu tür laflar etmeden önce senin bu süreci incelemen, öğrenmen, araştırman lazım. Buralara nasıl geldik, hangi engellerle karşılaşarak buralara geldik? 1963'te imzayı atan kim? Sayın İnönü. Peki o günden bizim iktidarımıza kadar hangi iktidarlar geldi. Bizmi vardık iktidarda. Bir müzakere süreci mi başlattınız, bir fasıl mı açtınız?

Yok. Sadece Tansu Hanım Gümrük Birliği’ne girme noktasında o işi başardı. Ama imza atınca ona da nasıl saldırılar oldu. Artıları eksileri ayrı mesele ama Gümrük Birliği'ne girmek önemli bir adımdı.

"AB SÖZÜNDE DURMUYOR BİZİ OYALIYOR"

Bu gerçekleri görmeden böyle kurusıkı atmanın hiçbir anlamı yok. Bir hazırlık, geçiş ve sonuç dönemi olarak baktığınızda, AB Ankara Anlaşması'na uymamıştır, hâlâ da uymuyor. Belirlenen bir takvim var, şurada 6 sene şurada 12 sene diye bir takvim var. Baktığınızda bunların hiçbirine doğru dürüst uyulmuyor. Bizi hep oyalamışlar. Bize dedikleri hep şu. Ankara Anlaşması’nın Ek Protokolü’nü imzala. Senin bana dayattığın ek protokolü bir defa benim kabul etmem için TBMM'den bunun geçmesi lazım. TBMM'den geçmeden biz böyle bir şeyin altına imzamızı atmayız. Bunu bir defa göreceksin. TBMM'den geçebilmesi anayasal çoğunluğu gerektirir. Bu işin riski var. Önümüze bir bedel olarak çıkar.

"KILIÇDAROĞLU 24 SAATTE ÇARK EDİYOR"

AB konusunda, CHP'de yıllar yılı, 'Onlar ortak biz pazar oluruz' anlayışı hüküm sürdü. CHP zihniyetinin genlerinde olan bir anlayıştır bu. İnönü ile başlayan süreç daha sonra böyle bir anlayışa dönüşmüştür. Ecevit, Ankara Anlaşması’nı adeta yok saymıştır. Onlar ortak biz pazar diye bakmıştır olaya. Zaman kaybı olmuştur. Ama aynı Ecevit, daha sonra Helsinki sürecinde başarılı rol de oynamıştır. Kılıçdaroğlu'na gelince, -hoş, onun başına böyle bir şey gelmez, benim milletim ona öyle bir yetki vermez gerçi ama-, elinde bir yetki olsa, akşamdan sabaha neler söyleyeceğini ben tahmin bile edemiyorum. Çünkü yıllara sari değil onun değişkenlikleri, 24 saatte çark edebiliyor hemen.

"AB KONUSUNU HAFİFE ALMAYIZ!"

Hükümet olarak biz, AB konusunda kararlıyız. İlgili Bakan'ım zaten bu meselenin yakın takipçisi. Egemen Bey'e sordum 'ne yaptın sen' diye. 4 yılda AB ülkelerine 112 seyahat yapmış. Sadece Brüksel'e 33 kez gidip gelmiş. Gidilmiyor demek haksızlık olur. İlgili bakanım artık sadece buna koştursun. Biz de bu konularla ilgili uluslararası toplantılarda liderlerle zaten bunu konuşuyoruz. AB üyeliği, bizim Bakanlar Kurulu’muzun her toplantısında değişmez gündem maddesidir. Egemen Bey, AB'yle ilgili neler yapıldığını ve sonraki 15 günde nerelere gideceğini anlatır.

"HER YERDE PAZAR ARIYORUZ"

AB üyeliği konusunu hafife almamız, sıkı tutmamamız gibi bir şey söz konusu değildir. Bununla birlikte Şanghay İşbirliği Örgütü'nden bahsetmem de, ASEAN'dan bahsetmem de tesadüf değil. Biz dünyanın her yerinde pazar aramaya devam ediyoruz. Bu çerçevede mesela Afrika'da da çalışmalarımız sürüyor.

İsrail’in NATO’ya alınmasına engel olduk!

* Türkiye'nin AB’ye alınmamasının esas itibariyle kültürel farklılıktan, din farklılığından kaynaklandığını savunan yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

AB'nin Türkiye konusunda direnmesini anlamak çok zor. Türkiye NATO'daki halkı Müslüman olan tek ülke.

NATO'da sizinle beraber değil miyiz? Beraberiz. Peki AB'de neden beraber olmayalım? Bundan niye bu kadar korkuyorsunuz, kaçınıyorsunuz?

Başka sebepler geliyor tabii akla.

Bir, 76 milyon nüfusu olan bir Türkiye var. İki dinamik yapısı olan bir Türkiye var. Üç, bu yapı içinde Türkiye'ye verilmiş ama tutulmamış sözler var.

"AB KUZEY KIBRIS'LA İLGİLİ VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMADI"

Mesela Kıbrıs meselesinde Kuzey Kıbrıs'la ilgili verdiği sözleri tutmadı AB. Tüm bunlar sıkıntı elbet. Türkiye AB'nin içinde olursa, her şeyi rahatça yapamayacak hale gelmekten çekiniyor olabilirler.

Mesela NATO'da her istediklerini yapamayabiliyorlar. Türkiye olarak yanlış adımlara engel oluruz, her şeye evet demeyiz. Nitekim son dönemde İsrail'in NATO'ya alınmasına yönelik atılan adımlarda gördük bunu. Buna biz engel olduk. Bizim de kendimize has kırmızı çizgilerimiz var. İsrail'le NATO içinde birlikte olmamız asla düşünülemez. Zira bu denli zulmeden bir zihniyetle birarada olmak, bizim yapımıza da, tarihimize de, kültürümüze de ters düşer.

Temennim, Türkiye'nin NATO'da olduğu gibi AB'de de yerini almasıdır. Avrupa'da Müslümanlar zaten yaşıyorlar. Bosna-Hersek, Arnavutluk gibi ülkelerin AB'ye alınmaları ihtimal dahilinde. Ama Türkiye bu noktada elbette biraz farklı.

Hassasiyetlere darbe vuranları İmralı’ya göndermeyiz

* İmralı sürecinde gelişme var mı?


Başlattığımız süreci gelişen şartlara göre devam ettiriyoruz. Sürecin tıkanması söz konusu değil. Sürecin içinde MİT, devletin şu anda süreci yönetmekle görevlendirdiği birimidir. Ve İmralı'nın talebi üzerine de kendisinin belli yerlere mesajını ulaştırması bakımından kendinin güvenebileceği siyasi talepleri vardır. Ama bu siyasi talepte de bizim özellikle koyduğumuz bazı şerhler vardır. Nedir bu? Bir, biz dağdaki ile kucaklaşanı İmralı'ya göndermeyiz. İki, şu ana kadar verdikleri mesajla bu ülkenin hassasiyetlerine darbe vuranları İmralı’ya göndermeyiz. Çünkü onların, oradan aldıkları mesajı farklı şekilde götürme ihtimalleri olabilir.

Dolayısıyla biz hassasiyetlerimizi koruyoruz. Adalet Bakanlığımız ve MİT tüm hassasiyetleri göz önünde bulunduruyor. Ve bu şekilde bir sürecin içindeyiz. Mesela illa eşbaşkanlar diye bir mecburiyet söz konusu olamaz.

Adalet Bakanlığımız, bu konuda yapılan müracaatları alıyor. Bunlar, değerlendirme akabinde karara bağlanıyor. Yani her isteyenin oraya gönderilmesi söz konusu olamaz. Kendi akrabaları, abisi, kardeşi, annesi, babası, eşi gidebilir tabii ki. Ama siyasilerin gidişi izne tabi bir konudur. Uygun görülene izin verilir, görülmeyene de izin verilmez.

Cenaze törenlerine izin vermeyebilirdik

Geçenlerde iki siyasetçi gönderildi nitekim. Kardeşi belli aralıklarla gidiyor. Biz gerilim olmaması için olumlu yaklaşımın önemli olduğunu düşünüyoruz. Mesela (Paris'teki hadisenin akabinde) o gün üç cenazeyi Diyarbakır'a getirmek zorunda değildik. Ama gerek ailelerin gerek siyasilerin talebine, bir gerilim olmasın anlayışıyla olumlu yaklaştık. Olması gereken neydi? Defnedileceği yere direkt gitmeleriydi.

Bununla birlikte gösterdiğimiz anlayışı dillendirenler olduğu gibi hiç dillendirmeyenler de oldu. Kimileri cenaze üzerinden rant sağlama derdine düştü. Bunları umursamadık. Biz, sadece herhangi bir eyleme fırsat vermeden mesele hallolsun istedik. Bu da başarıldı.

Güvenlik güçlerinin olayı kontrol altında iyi tutuşu, karşı tarafın da bu anlayışa aynı şekilde mukabele edişi sayesinde o süreç atlatılmış oldu. Bunun anlayışla karşılanması gerekirken, takdir edilmesi gerekirken, biri orada yaptığı konuşmada, "Barışı isteyen Başbakan, Kürt kardeşlerimizi bombalıyor" diyebiliyor! Kürt kardeşlerimi niye bombalayayım, biz teröristi bombalıyoruz. Zira o terörist benim vatandaşlarımı, güvenlik güçlerimi öldürüyor, arkadan vuruyor. Onlara karşı eli kolu bağlı mı duracağız. Bu sorumluğumuz bize bu görevi yerine getirmeyi emrediyor.

Dolayısıyla, bu tür konuşmalar karşısında, ister istemez hassasiyetimizi korumaya mecburuz. O tür bir konuşmayla bir yerlere mesaj verme gayretine girilmesi elbette son derece yanlış. Tüm bunlara karşılık biz doğru olan neyse onu yapmak durumundayız.

İade talebimiz reddedildi bu noktaya gelindi

* Fransa'daki saldırılar konusunda gelişmeler ne noktada?

Fransa İçişleri Bakanı'nın hemen bu olayların ardından Almanya'ya gitmesi, Alman İçişleri ile bu işleri görüşmeleri, bunlar tabii manidar gelişmeler. Bu olayın içinde teröristin önce Almanya'da olması, bizim iade talebinde bulunmamız, ondan sonra Fransa'ya gelmesi, aynı şekilde teşkilatlarımızın duyarlı olmaları, hep göz ardı edildiği için bu noktaya gelindi. Şu anda müşterek çalışmalar var.

ABD Büyükelçiliği’ne saldırı? Bombalama olayı ile ilgili geçmişine yönelik uyarılar var, talepler var. Burada da yine Batı'nın başta Almanya'nın bir duyarsızlığı söz konusu. Bu hassasiyetler olmadığı için de sürekli olarak ortaya bu tür şeyler çıkıyor.

* Fransa, DHKP-C, saldırılar vs. İmralı sürecini dinamitleme olabilir mi?

Kısmen olabilir tabii. Her ne kadar bunlar bölücü terör örgütü ile aynı değilse de istepnesi bunlar da. Böyle bir yandaş, paydaş böyle bir yapıları var. İktidarımızı çok fazla etkilemez ama bu konuda ürkek, korkak bir yapıda olursanız, ya bu işi bırakalım havasına girenler de olabilir. Girdiğimiz yolda fevkalade bir durum olmazsa süreci planladığımız gibi sürdürme konusunda kararlıyız.

Yeni anayasa için 330’u ararız

* Anayasa takviminiz nasıl olacak?

Uzlaşma Komisyonunda mutabık kalınanlar yüzde 35 gibi. Demektir ki bu iş çok ağır gidiyor. 100 madde görüşmüşlerse uzlaştıkları 30-35 madde. Mart sonuna kadar bir takvim belirlendi. İlanihaye bekleyemeyiz, kusura bakmasınlar. Teklifi yaptık, parlamentoda ikinci veya üçüncü partiyle otururuz, azami müştereki oluşturacak şekilde bir yeni anayasa yapabiliriz. Buna asla 26 madde konamaz. (referandumda geçen). O iş bitmiştir. 26 madde yerini koruyacak. İçeriği ile oynanabilir zenginleştirilebilir ama o maddeler çıkarılamaz.

AK Parti olarak yeni anayasa çalışmamız vardı. Parlamentodan geçirip referanduma götürelim. Ne yazık ki hiçbir parti destekleriz demedi, acımasız eleştiri getirdi. Kendini mutazarrır gösteren parti bile katılmadı. Bizim de iki üç tane firemiz oldu. Geçseydi siyasi partilerin kapatılması hayal olacaktı.

BDP çıkıyor sağda solda bizi kapatacaklar diyor. O gün desteğinizi verseydiniz bugün parti kapatma konuşulmayacaktı. Şimdi Uzlaşma Komisyonu'ndan bir sonuç çıkmayacak olursa, yeni anayasa çalışmamızı AK Parti tasarısı olarak parlamentoya gönderebiliriz. Gönderdikten sonra orada 330'u yakalama noktasına geldiğimizde, biz bu işi komisyona ve genel kurula gönderme sürecini başlatabiliriz.

Bizim tasarımızda başkanlık sistemi yer alacak

* Peki o anayasa tasarısında başkanlık sistemi de yer alacak mı?

AK Parti olarak eğer böyle bir tasarı getirirsek, onun içinde başkanlık sistemi de yer alacak tabii ki. Bunu millete de böyle götüreceğiz. Bunu bir başka siyasi parti ile olgunlaştırma içine girdiğimizde tabii ki bu işi oturur konuşuruz, ne yapılır ne yapılamaz konuşuruz. Başkanlık sistemi konusunda bizim öyle nihai bir ısrarımız söz konusu değil. Şu anda da bu işleri zaten yapıyoruz öyle veya böyle. Ana muhalefetin başkanlık sisteminde parlamento yok diyor. Üstelik Meclis'te. Bunu derse bizim halimiz hali nice olur.

Bir diğeri "Türkiye'ye krallık mı gelecek" diyor. Ne alakası var başkanlık sisteminin krallıkla. Şu an bir Başbakan'ın hatta Cumhurbaşkanı'mızın başkanlık sistemi ile mukayese edildiğinde gücü daha fazla. Şu anda daha fazla.

* Mevcut sorumluluklarıyla cumhurbaşkanı adayı olur musunuz?

Şu anda bizim gündemimizde böyle bir şey yok. Daha 1.5 sene var. Şu anki yapıyla işlerimizi yapmaya devam edelim. Kamuoyunu da bununla meşgul etmeyelim.

Vize için girişim başladı

Başbakan Erdoğan, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, Macaristan ile vize kolaylığına yönelik adımların atıldığını açıkladı. Erdoğan, ''Gerekli talimatları verdik. Süratle hazırlıkları yapıyoruz'' dedi. Orban ise "Şu an son 10 senenin en güçlü Türk lideri yanımızda Yaptığı büyük değişimleri çok az lider gerçekleştirebilmiş” ifadelerini kullandı. (b
ugün)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir