1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. ASKERİ RADAR VE SINIR GÜVENLİĞİ ZİRVESİ BAŞLADI
ASKERİ RADAR VE SINIR GÜVENLİĞİ ZİRVESİ BAŞLADI

ASKERİ RADAR VE SINIR GÜVENLİĞİ ZİRVESİ BAŞLADI

Askeri Radar ve Sınır Güvenliği Zirvesi, MÜSİAD Ankara Şubesi ev sahipliğinde bu yıl beşinci kez kapılarını açtı.

A+A-
Ankara

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen zirve, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı'nın desteğiyle düzenleniyor.

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Mustafa Murat Şeker, zirvenin açılışındaki konuşmasında, Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle bir ülkenin karşılaşabileceği tüm tehditleri sahada yaşadığını vurguladı.

Dron teknolojisiyle kritik tesislerin de tehdit altında olduğuna dikkati çeken Şeker, "Tehditler sürekli gelişiyor ve tehdit unsurları da teknolojiden faydalanıyor. Sahada sürekli var olmanız ve yeni teknolojilere yatırım yapmanız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Şeker, sahada ortaya konulan çözümlerin ve teknolojilerin maliyet etkin olması gerektiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sahada olmamız, sahadaki bilgi akışında bizi çok avantajlı kılıyor. Yeni tehditleri, sahadan çok hızlı öğreniyoruz, bu da bizim yeni teknoloji geliştirmemize fırsat sağlıyor. Bu tarz güvenlikle ilgili projelerimizde daha çevik yaklaşımlara geçmiş durumdayız. Silahlı kuvvetlerimizle beraber sahadan ihtiyaçları alıp firmalarımızla birlikte çözümleri geliştirmeye, oluşturulan prototipleri de sahaya götürüp deneyerek aslında uygulamaya başladığımız bir modeli işletiyoruz ki bu artık kaçınılmaz. Çünkü sahadaki tehdit değişimiyle klasik yaklaşımlarla mücadele etmememiz gerekiyor.”

"Yıllar içerisinde 100'e yakın Modüler Üs Bölgesi kurduk”

Mustafa Murat Şeker, yapay zekayı da kullandıklarını belirterek, sensörlerden çok fazla veri ve görüntü geldiğini söz konusu verileri nesne tanıma gibi yapay zeka çözümleriyle işlediklerini anlattı.

Olay tahmini, oto-optimizasyon gibi yapay zekayla ilgili unsurları da sahaya kurmaya devam ettiklerini aktaran Şeker, şunları kaydetti:

"Yine geniş alan gözetlemeyle ilgili yeni kurduğumuz bir sistemle 38 kilometrekarelik bir alanın tüm verilerini toplayabiliyoruz. Balon sistemleri kurduk sahaya denemeler yapıyoruz. Yine önemli bir diğer projemiz Modüler Üs Bölgeleri. Yıllar içerisinde 100’e yakın Modüler Üs Bölgesi kurduk ve bunların terörle mücadelede bize çok fayda sağladığına inanıyorum. Bu bizim bölgede alan hakimiyetini ele geçirmemizi sağladı. Kıyılarımıza yönelik de birçok proje hayata geçirdik, Sahil Güvenlik Komutanlığımızın ihtiyaçlarına yönelik insansız deniz araçlarını (İDA) da yakın zamanda sahaya vermiş olacağız. Bir taraftan da insansız kara araçlarımız (İKA) var. Bunlar depremde kurtarma faaliyetlerinde de kullanıldı. Şimdi sahada farklı görevler alacak İKA’larımız da yavaş yavaş envantere giriyor. Özellikle değişik konseptler altında İKA’larımız kullanılacak, ana konseptlerden biri sınırda devriye görevi olacak. İKA’lar hem personelin can güvenliği hem de uzun süre orada kalması yerine İKA’lar bu görevi üstlenecek."

"Stratejik bağımsızlığın sigortası"

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir de zirvenin Türkiye’nin stratejik vizyonunun ve yerli üretim kararlılığının sahneye çıktığı bir buluşma olduğunu vurguladı.

Bu yıl, savunma teknolojilerinde yapay zekadan siber güvenliğe, radar sistemlerinden sınır güvenliğine kadar uzanan geniş bir çerçevede Türkiye’nin geleceğini şekillendiren fikirlerin ve ürünlerin sergileneceğini bildiren Özdemir, "Savunma sanayisinde yerlilik, Türkiye’nin stratejik bağımsızlık sigortasıdır. Bugün Türkiye, savunma sanayisinde dünyada kendi ekosistemini kurabilen az sayıdaki ülkeden biri haline gelmiştir." diye konuştu.

Özdemir, güçlü bir savunma sanayisi olmadan, uluslararası alanda güçlü bir diplomasi yürütmenin ve bağımsız bir duruş sergilemenin mümkün olmadığını belirterek, Türkiye, son 20 yılda savunma sanayisinde yaptığı atılımlarla dışa bağımlılığı önemli ölçüde azalttığını, yerlilik oranını yüzde 80 seviyelerine dek çıkardığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın işaret ettiği "Türkiye Yüzyılı" hedefi doğrultusunda yol alırken, savunma sanayisinde kat edilen büyük mesafenin de bunun göstergelerinden biri olacağını dile getiren Özdemir, "Bu başarılar, yalnızca savunma alanında değil, ekonomide de büyük bir dönüşümün kapısını aralamıştır bizlere. Savunma sektörü, imalat sanayisinden yazılıma, lojistikten enerjiye kadar birçok sektörü doğrudan etkileyen bir kaldıraç görevi görmektedir. Bu nedenle, savunma sektörüne yapılacak her bir yatırım, esasen ülkemizin ekonomik bağımsızlığına da yapılmış olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"İhracat rakamı başarının somut göstergesi"

Burhan Özdemir, ASELSAN, TUSAŞ, ROKETSAN, HAVELSAN, STM, ASFAT, MKE gibi öncü kuruluşların artık dünyanın en saygın savunma platformlarında Türkiye'yi temsil ettiğini anımsatarak, "Bu yıl yayımlanan Defense News Top 100 listesinde Ankara merkezli 5 firmamızın yer alması da bu başarının uluslararası teyididir. İnsansız hava araçlarımız, radar sistemlerimiz, elektronik harp kabiliyetlerimiz ve yazılım tabanlı güvenlik çözümlerimiz; artık sadece Türkiye'nin değil, dost ve müttefik ülkelerin de güvenlik doktrinlerinde yer alıyor." bilgisini paylaştı.

Türk savunma sanayisinin imzasının, Afrika'dan Asya'ya, Balkanlar'dan Ortadoğu'ya kadar 180'den fazla ülkeye ulaştığına dikkati çeken Özdemir, "Sadece 2025'in ilk 8 ayında 5,4 milyar doları aşan ihracat rakamı, bu yükselişin en somut göstergesidir." ifadesini kullandı.

Özdemir, MÜSİAD olarak, savunma sanayisinde yerlileşme ve millileşme hedeflerini desteklemek, bu alanda güçlü iş birlikleri oluşturmak ve sektörel entegrasyonu sağlamak için çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki savunma sanayisi, bizim açımızdan yalnızca bir güvenlik sektörü değil, aynı zamanda teknolojiyi, dijitalleşmeyi, ekonomiyi ve sanayileşmeyi çok ilerilere taşıyan stratejik bir güç durumundadır. Bugün MÜSİAD çatısı altında savunma alanında üretim yapan yüzlerce üyemiz, KOBİ ölçeğinden sanayi devlerine kadar geniş bir ekosistem oluşturmuştur. Bu ekosistem, büyük ana yüklenicilerle entegre çalışan bir milli tedarik zinciri anlamına geliyor. Her bir KOBİ'miz, mühendisinden teknisyenine, yazılım geliştiricisinden malzeme üreticisine kadar bu zincirin stratejik bir halkasıdır. Biz bu süreci, yerli üretim kavramını bir slogan olarak değil, Türkiye'nin geleceğini inşa eden bir sorumluluk olarak görüyoruz."

"Güvenliğin yeni boyutu bilgiyle başlıyor"

MÜSİAD Genel Başkanı Özdemir, sınırların sadece haritalarda çizilmediğini, siber uzayda, verilerde, algoritmalarda yeniden tanımlandığını belirterek, "Güvenliğin yeni boyutu bilgiyle başlıyor, yazılımla, yapay zekayla ve dijital sistemlerle korunuyor. Bu nedenle MRBS 2025'te yapay zeka destekli radar sistemleri, siber güvenlik çözümleri, yüksek performanslı haberleşme teknolojileri ve enerji verimli savunma altyapıları ön planda olacak." dedi.

Orta Vadeli Program'da da vurgulanan "yeşil ve dijital dönüşüm" hedeflerinin, savunma sanayisinde de artık ana gündem olduğunu belirten Özdemir, "Enerji verimli radar sistemleri, geri dönüştürülebilir malzeme kullanımı, yeşil lojistik çözümleri ve sürdürülebilir üretim anlayışı, yeni nesil güvenlik konseptlerinin merkezinde yer alıyor. MÜSİAD olarak biz de bu dönüşümün bir parçası olmaktan, özel sektörün dinamizmini savunma ekosistemine entegre etmekten büyük bir gurur duyuyoruz." şeklinde konuştu.

Kamu kurumları, özel sektör temsilcileri ve üniversitelerin aynı salonda bir araya geldiği bu birlikteliğin, Türk savunma sanayisinin asıl gücünü oluşturduğuna işaret eden Özdemir, "Kamu iradesi, akademik bilgi ve girişimci ruh bir araya geldiğinde, ortaya yerli ve milli teknolojilerle donanmış, rekabetçi bir üretim modeli çıkmaktadır." ifadesini kullandı.

"Sınır güvenliği artık fiziki korumayla sınırlı değil”

MÜSİAD Ankara Başkanı Fatih Bilal Yülek ise Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçlarına, stratejik hedeflerine ve milli savunma kapasitesine katkı sağlamayı asli görevlerinden biri olarak gördüklerini söyledi.

Sınır güvenliğinin artık sadece fiziki korumayla sınırlı olmadığını, küresel göç, terör, siber tehditler ve drone saldırıları gibi çok boyutlu risklerle karşı karşıya olduklarını anlatan Yülek, Türkiye'nin coğrafi konumu gereği sınır güvenliğini sağlamasının bölgesel ve küresel barış için de kritik bir gereklilik olduğunu vurguladı.

Yülek, Türk savunma sanayisinin artık sadece Türkiye'nin değil, dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarını karşılayan teknolojik çözümler sunduğunu vurgulayarak, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi kuruluşların ülkenin güvenlik şemsiyesini güçlendirdiğini kaydetti.

AA

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.