Kayseri'de partisi tarafından düzenlenen İl Danışma Meclisi'ne katılan Bakan Dinçer, Türkiye'de yapılan demokratikleşme çalışmalarının bazıları tarafından birilerine taviz vermek olarak algılandığına değinerek, "Tam tersine kendi huzur ve haklarımızı garanti altına alabilmek için çabalıyoruz. Birilerine taviz vermek için değil bu ülkede birlik ve beraberliği sağlama adına gayret gösteriyoruz." diye konuştu.
Biz Türkiye için bir tablo hayal ettiklerini dile getiren Bakan Dinçer, bu tablonun içinde Türkiye'nin sosyal, siyasi ve ekonomik hayatı gibi ciddi hayaller olduğunu vurguladı.
Bu tablonun bir tarafında Türkiye'nin siyasi hayatıyla alakalı hayallerin bulunduğunu kaydeden Bakan Dinçer, "Bu tablo zaten bizim Türkiye'nin geleceğiyle alakalı kurduğumuz tablodan oluşuyor. Hayal kurmayanların vizyon oluşturmayanların yerine başkaları hayal kurup onların kaderlerini takdir ediyorlar. O nedenle biz bu ülkenin hayalini kurarak kendi kaderimizi oluşturmamız gerekiyor. Bu hayal içinde demokrasi var. Demokrasimizi geliştirmek istiyoruz. Herkesin kendi hayatını etkileyecek kararlarda söz sahibi olacağı bir katılım mekanizması ön görüyoruz. Bu ülkede demokrasiyi geliştirecek birçok şey yapıldı. Biz iktidara gelir gelmez yaptığımız ilk iş Olağanüstü Hal'i (OHAL) kaldırmaktı. Bu demokratikleşme yolunda çok önemli bir adımdı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ni sivilleştirdik. Türkiye'de akademik ve idari kurulların pek çoğundan var olan askeri vesayeti kaldıracak düzenlemeler yaptık. DGM'leri kaldırdık. Her yönüyle kendine güvenen birbirine sahiplenen toplum olmak istiyoruz. Demokratikleşmeyle birlikte bunu da sağlayabileceğimize inanıyoruz. Herkes bu ülkede demokratikleşme arttıkça sosyal bölünmeler artacakmış gibi algılıyor. Demokratikleşme arttıkça birilerinin bu ülkeden kopacağını varsayıyorlar. Biz tam tersini düşünüyoruz. Bu ülkede demokratikleşme ne kadar çok artarsa kardeşlikte o kadar çok artacak diye düşünüyoruz. Ne kadar demokratik bir ülke olursak ekonomimizde öyle olacak diye düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
"
SOSYAL GÜVENLİK REFORMUYLA SAĞLIK HİZMETLERİNE ERİŞİM KOLAYLAŞTI"
Türkiye'de göreve geldiklerinden itibaren gerçekleştirdikleri sosyal güvenlik reformunun birçok Avrupa ülkesinde bile gerçekleştirilemediğini, bu konuda iddialı olduklarını aktaran Dinçer, reform ile birlikte vatandaşın sağlık hizmetlerine erişiminin kolaylaştığını, bu nedenle istismarların da arttığını vurguladı.
Konuşmasında Tekel işçilerinin eylemine de değinen Dinçer, Tekel işçilerinin mağdur olmaması için hükümet olarak üzerlerine düşen her şeyi yaptıklarını dile getirdi.
2004'ten önce özelleştirme sonucu işten çıkarılanların devlet tarafından işe alınmadığını, 4-C uygulaması ile bunu ilk kez kendilerinin başlattığını belirten Dinçer, Tekel'in özelleştirilmesi kararının da kendilerinden önceki hükümete ait olduğunu ifade etti.
TEKEL kapanınca sendikanın ricası üzerine işçileri, depolara kaydırdıklarını hatırlatan Dinçer, "Depolar da kapanınca bu insanlar işsiz kaldı. 4-C'ye geçmedikleri için bu işçilere çalışmadıkları halde ayda 40 milyon lira maaş ödedik. İşçiler tazminatları ve tüm haklarını da zaten aldılar. Daha sonra 4-C'ye geçmeleri için maaş artışı yaptık, çalışma sürelerini ve izinleri yeniden düzenledik. Sendikaların istediği makul her şeyi kabul ettik ama sendikalar, üye aidatlarından vazgeçemediği için TEKEL işçilerini sürekli eyleme teşvik ettiler. Çünkü bu işçiler 4-C'ye geçtikleri zaman üye aidatı alamayacaklardı. Danıştay'ın kararı sonucu bu işçiler 8 ay daha çalışmadan para alacaklar. Buna da izin vermeyeceğiz. Yeni bir düzenleme yapacağız. Türkiye'de çalışan 15 milyon insanın 5 milyonu asgari ücret üzerinden bize sosyal güvenlik primi ödüyor. Bizim bu paraları birilerine cömertçe dağıtmamız mümkün değil. Hükümetin verdiği mücadele budur.'' açıklamasında bulundu.
Öte yandan Bakan Dinçer AK Parti Siyaset Akademisi'nde eğitim görerek kursu başarıyla tamamlayan 150 kişiye sertifika verdi.
