Emekli Orgeneral Çetin Doğan ile Koramiral Kadir Sağdıç'ın da aralarından bulunduğu ''Balyoz Planı'' davasının 9 tutuklu sanığının avukatları, kamuoyunda ''3. Yargı Paketi'' olarak bilinen 6352 sayılı kanunla yapılan değişikliğe karşın, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı şekilde tutukluluk halinin devamına karar verdikleri iddiasıyla hakimler Murat Üründü, Savaş Çelik ve Abdullah Öztürk hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) şikayette bulundu.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, Koramiral Kadir Sağdıç ve emekli Albay Dursun Çiçek'in aralarında bulunduğu 9 sanık adına, avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafından hazırlanan dilekçede, 6352 sayılı kanun ile CMK'nın 101. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklik anlatıldı.
Dilekçede, yasa değişikliğinin hemen ardından İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından 13 Temmuz'da, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına ilişkin verilen kararda, kanunda belirtilen emredici düzenlemeye aykırı hareket edildiği savunuldu.
Dilekçede, ''CMK'da yapılan değişikliğin temel amacı, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları doğrultusunda özgürlük hakkı ihlallerinin önüne geçilmesidir. Bu ihlallerden belki de en önemlisi soyut ve genel gerekçeler gösterilmek suretiyle tutuklama ve tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlar verilmesidir'' denildi.
''İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen 13 Temmuz tarihli tutukluluk halinin devamı kararının, 250 sanık hakkında yarım sayfayı dahi bulmayan toplu ve genel gerekçelerle verilmesi sebebiyle kanuna aykırı'' olduğu öne sürülen dilekçede, kararda, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut olguların neler olduğunun gösterilmediği bildirildi.
Bu hususun bütün sanıklar açısından ayrı ayrı gösterilmesi, özel koşulları çerçevesinde bir irdelemeye gidilmesi gerektiği kaydedilen dilekçede, ''Şüphesiz ki dosya kapsamında sanık konumunda olan kişilerin hukuki ve fiili durumları arasında farklar bulunmaktadır. Dosya kapsamında tutuklu bulunan 250 sanık hakkında toplu bir tutuklama kararı verilmesi açıkça CMK ve AİHS'nden doğan güvencelerin ortadan kaldırılması, yasa koyucunun 6352 sayılı yasayla hak ihlallerinin önüne geçme düşüncesinin aksine teamül haline gelmiş hukuka aykırı karar ve uygulamalarda ısrar edilmesi anlamına gelmektedir'' ifadelerine yer verildi.
Hakimlerin, yetkilerini keyfi kullandıkları iddia edilen dilekçede, CMK'nın 101. maddesinin 2. fıkrasında ''Kararın içeriği, şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir'' denilerek, tutuklama ve tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlarda duruşma yapılması zorunluluğu bulunduğu kaydedildi.
Bu durumun AİHM'nin özellikle üzerinde durduğu bir konu olduğunu, duruşma açılmadan dosya üzerinden verilmiş tutukluluk halinin devamı kararlarına ilişkin sayısız özgürlük hakkı ihlali kararı bulunduğu belirtilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
''Ceza muhakemesi hukuku, özgürlüklerin güvencesi olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede bu kanunda yazan şartları taşımayan, bir anlamda yasa koyucunun amacına aykırı kararlar veren hakimler hakkında soruşturma başlatılması ve neticesinde cezalandırılmaları, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Aksi halde hukuk güvenliğinden bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. 13 Temmuz tarihli kararın altında imzaları bulunan mahkeme heyeti başkanı Murat Üründü ile üye hakimler Savaş Çelik ve Abdullah Öztürk hakkında soruşturma başlatılmasını talep ederim.''