Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'ün hesabını sormak için sıraya girenlerin, 28 Şubat konusunda, 'intikam' kelimesini telaffuz etmelerini 'ikiyüzlülük' olarak nitelendirdi. Türkiye'nin istikbalinin bir daha karartılmaması konusunda kararlı olduklarını belirten Erdoğan, "Bu sorgulamalar AK Parti için değil, millet için, CHP'nin, MHP'nin de iyiliği düşünülerek yapılıyor." dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin Tekirdağ il kongresinde yaptığı konuşmada, darbe soruşturmalarıyla ilgili önemli mesajlar verdi. Başbakan, ne 12 Eylül'ün, ne 28 Şubat'ın, ne de diğer müdahalelerin, intikam duygusuyla değil, milli irade adına, millet adına sorgulandığını söyledi. ''Bu sorgulamalar AK Parti için değil, millet için, Türkiye'nin geleceği için, CHP'nin, MHP'nin de iyiliği düşünülerek yapılıyor." diyen Başbakan, soruşturma için 'intikam' ifadelerini kullanan anamuhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi: "12 Eylül davasına müdahil olanların, 12 Eylül'ün hesabını sormak için sıraya girenlerin, 28 Şubat konusunda, 'intikam' kelimesini telaffuz etmeleri münasebetsizliktir, talihsizliktir ve iki yüzlülüktür. 12 Eylül'de zarar gördüğün için 12 Eylül'le hesaplaşacaksın ama 27 Mayıs'ta, 28 Şubat'ta kazançlı çıktığın için, onlarla hukuk önünde hesaplaşılmasına intikam diyeceksin. Bu iki yüzlü siyasettir. Biz beklerdik ki, CHP de çıksın, 28 Şubat davasına müdahil olacağını açıklasın. Biz beklerdik ki, CHP de çıksın, bu soruşturmanın hayırlı olması temennisinde bulunsun, yargıya yardımcı olacaklarını açıklasın. Ama CHP bunu yapmaz, yapamaz.''
Erdoğan, Türkiye'de siyasetin on yıllar boyunca vesayet altında olduğunu, siyaset kurumunun üzerinde sürekli kara bulutların dolaştığını vurguladı. Siyaset dışı odakların, millet iradesinin değil, kendi iradelerinin egemen olması için, siyasetin üzerinde her zaman gölge ettiğini belirten Başbakan, şöyle devam etti: "Bazıları bu ülkede millet iradesini tanımadı. Bazıları bu ülkede TBMM'nin iradesini tanımadı. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyen Gazi Mustafa Kemal'i tanımadı. Parlamento'da 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazıyor. Altında Gazi'nin imzası var, tanımadılar. Ne dediler? 'Egemenlik bizimdir' dediler ve tankları yürüttüler. Bazıları, hükümetlerin, seçimle gelmiş, millet iradesiyle teşekkül etmiş hükümetlerin iradesini tanımadı. Bunlar, milleti her zaman küçümsediler. Bunlar, millet iradesini, milletin tercihlerini her zaman küçümsediler. Milletin seçimlerle işbaşına getirdiği hükümetleri ve silah zoruyla, baskıyla, komployla, provokasyonla görevden uzaklaştırdılar. İşte bu anamuhalefetin zihniyeti CHP, son seçimlerden önce çağrısı neydi? 'Ordu göreve' diyordu. 'Ordu göreve' diyenlerin içinde bugün demokrasi kahramanı kesilenlerin birçoğu var. Ne demokrasisi. Sizin demokrasi ile ne alakanız var?.. Şu anda bizi birçok şeyle eleştirenler önce Anıtkabir'e yürüyüp, 'Ordu göreve' diyenler, kendinizi bir hesaba çekin bakalım. Biz hiçbir zaman bir intikamın, bir hesaplaşmanın peşinde olmadık. Dedik ki; hak tecelli edecektir. Yargı şu anda görevini yapıyor. 27 Mayıs 1960'ta, milletin iradesiyle işbaşına gelmiş hükümet devrildi, Başbakan ve 2 arkadaşı idam edildi. Ne oldu? Ama onlar milletin nezdinde asla ölmediler.''
Menderes'i, Fatin Rüştü Zorlu'yu ve Hasan Polatkan'ı kimsenin unutmadığını dile getiren Erdoğan, ama onların idamına hükmedenleri bu milletin hiç hatırlamadığına dikkat çekti. "Niye? Çünkü onlar siliktiler.'' diyen Başbakan, 12 Mart 1971'de, aynı şekilde milletin yetki verdiği hükümete müdahale edildiğini, 12 Eylül 1980'de ise demokrasinin askıya alındığını belirterek, millet iradesinin tankların altında çiğnendiğinin altını çizdi.
Darbe yargılamalarının Türkiye'nin istikbali bir daha karartılmasın diye yapıldığına işaret eden Başbakan, hükümetin bu konudaki kararlılığını şu sözlerle ortaya koydu: "Bu ülkenin artık geriye gitmesine, geriye götürülmesine tahammülümüz yok. Hiç kimse, bu ülkeye yeniden ağır faturalar yükleyemez, yeniden ağır bedeller ödetemez. Herkes bilsin ki milli iradeyi ayaklar altına alan, milletin kararına saygısızlık yapanlar bunun hesabını verir ve verecektir. Aradan 15 yıl da geçse, 30 yıl da geçse milli iradeyi çiğneyenler, er ya da geç mahkeme önüne çıkar ve hukuk önünde yaptıklarının hesabını verirler. Hiç kimsenin ama hiç kimsenin bu ülkenin geleceğini karartmaya hakkı da yoktur, hukuku da yoktur. Hiç kimse, hukuk önünde imtiyazlı değildir, dokunulmaz değildir. Bu ülkeye ağır bedeller ödetenler, bu ülkenin evlatlarına zulmedenler, gün gelir, bunun hesabını hukuk önünde verirler. Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını artık herkes görmeli, herkes bunu anlamalıdır. Türkiye, artık sabah erken kalkanın darbe yapabileceği bir ülke asla ve asla değildir.''