Almanya’daki Deniz Feneri e.V davasıyla bağlantılı olarak yürütülen 3.5 yıllık soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede ilginç ayrıntılar yer alıyor.
Ankara 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ederek yetkisizlikle İstanbul’a gönderdiği 542 sayfalık iddianamede dikkat çeken başlıklar özetle şöyle: Kanal 7 televizyonu aylık uydu kirasını ödedi ancak bu kiraların bir kısmı Euro 7 bütçesinden değil Deniz Feneri e.V. kasasından karşılandı, buna dair gayriresmi muhasebe kayıtları bulundu. Şüpheli Mehmet Gürhan tarafından hem Deniz Feneri e.V. hem de Almanya’da kurulu şirketler için ortak bir nakit kasası oluşturuldu. Resmi kayıtlara girmeyen birtakım ödemeler ile günlük harcamalar bu kasadan karşılandı. Kasa gelirinin büyük çoğunluğu Deniz Feneri e.V.’ye elden yapılan fakat makbuz düzenlenmeyen bağışlardan oluştu. Nakit kasası önce sadece Mehmet Gürhan’da bulundu, daha sonra Firdevsi Ermiş’e de bir nakit kasası tahsis edildi. Gürhan’da bulunan “Kasa 1”, Firdevsi Ermiş’te bulunana “Kasa 2” denildi.”
Özel tapeler adli emanete..
Soruşturmanın delili olan özel hayata ilişkin görüşmeler kaydın bütününden ayrılamadı ve dosyadan çıkarılamadı. Hem özel hayata ilişkin bilgilerin ifşa olmaması hem de mahkemenin delilleri bütün olarak orijinal haliyle değerlendirebilmesi için ses kayıtları ve iletişim tespit tutanakları adli emanete alındı.
Ülkelere Yardım
Makedonya, Bulgaristan, Irak, İran, Pakistan, Mali, Etiyopya, Endonezya, Sudan, Yemen, Nijerya ve Azerbaycan’a toplam 4 milyon 565 bin 814,93 Euro (Pakistan’daki üniversite inşaatı için Deniz Feneri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne gönderilen 2 milyon Euro hariç olmak üzere) yardım yapıldığı tespit edildi.
Amaç dışı kullandılar..
Deniz Feneri e.V.’ye ait hesaplarda toplanan bağış paralarının bir kısmı yardım organizasyonlarında dağıtılmak üzere mal alımlarında ve nakdi yardımlarda kullanıldı, bir kısmı da kuryeler aracılığıyla Türkiye’ye gönderildi. Türkiye’ye gönderilen paraların bir kısmı muhtaçlara yapılan yardımlarda kullanılmış ise de bir kısmı da amaç dışı kullanıldı.
Paranın gümrükten sorunsuz geçirilebilmesi için hazırlanan belgelerden birinde paranın, ‘Tsunami bölgesinde ihtiyaç sahiplerine Başbakanlık aracılığıyla dağıtılmak üzere’ nakit olarak teslim edildiğinin yazıldığı ancak bu belgede teslim alınan para miktarı ile teslim eden ve teslim alan imzalarının olmadığı, ayrıca belgenin kağıt ortamında değil Firdevsi Ermiş’in kişisel bilgisayarında bulunduğu tespit edildi.
7 milyon Euro dağıtıp 19 milyon göstermişler!
Türkiye’ye getirilen paralar kuryeler tarafından Zekeriya Karaman’a teslim edildi.
Alman makamlarınca el konulan belgelere göre 2002-2006 arası gerçekte 7 milyon 827 bin 660,61 Euro yardım dağıtımı yapan Deniz Feneri e.V., bu miktarı resmi muhasebe kaydında 19 milyon 565 bin 655,41 Euro olarak gösterdi. 11 milyon 737 bin 994,80 Euro amaca aykırı sarf edildi.
İfadesine başvurulan 119 kişinin hiç yardım almadığı ve ‘Alındı’ belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığı, 148 kişinin yardım aldığı ancak ‘Alındı’ belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığı, 226 muhtarın ‘Alındı’ belgesindeki imzanın kendisine mührün muhtarlığına ait olmadığı, sonucuna varıldı.
Deniz Feneri e.V.’ye ait paralar, OFWG isimli kooperatife, Almanya ve Türkiye’de kurulu şirketlere ve Mehmet Gürhan ile başka kişilere borç olarak verilmek suretiyle dernek bir kredi kurumu gibi kullanıldı.
Zahid Akman’ın Deniz Feneri e.V’de resmi bir görevi olmadığı, derneğe ait paraları Türkiye getirdiği, bazı şahsi harcamalarının dernek tarafından karşılandığı anlatıldı.
Akman’ın Deniz Feneri e.V’nin parasıyla, ortağı olduğu Weiss Handels und Investment için dört taşınmaz aldığı vurgulandı. Nurettin KURT / Hürriyet