ONURKAN AVCI/BİRGÜN
Devlet- mafya- yargı üçgenini daha da görünür kılan Susurluk Kazası’nın ardından Meclis’te kurulan Susurluk Komisyonu üyeliği yapmış, dönemin Bakanlarından Sağlar, BirGün’ün sorularını yanıtlarken bir yandan yargılama sürecinin nasıl tekrar başlayacağına dair yol gösterdi.
AĞAR PAS ATTI, YARGI GOL AT(A)MADI
Ağar’ın cezaevine gidecek olmasının önemli ancak sadece 2 yıl ve Sadece Ağar’ın ceza almasının yetersiz olduğunu belirten Sağlar, Ağar’ın kendi işlediği cinayetlerle övündüğü ifadelerini hatırlattı. Tüm bu karanlık faaliyetleri Ağar’ın, kolluk güçlerinin en tepesindeyken, Emniyet Genel Müdürü iken yaptığını hatırlatan Sağlar, “Ben ne yaptıysam vatan için yaptım” hamasetini elden bırakmayan Ağar’ın köşeye sıkıştığı andan itibaren sinyaller vermeye başladığını söyledi:
“Kaçacak yeri olmadığını anlayınca ufak ufak sinyaller vermeye başladı. Ancak yargı o sinyalleri tam okumadı yada yerine getirmedi. Çünkü ne dedi Ağar, ‘Bütün yaptıklarım MGK kararlarına uygundur.’ Her ne kadar dönemin Cumhurbaşkanı Demirel “Biz böyle kararlar almadık” dese de, örneğin Batman’da ordu kurulduğu, o silahların daha sonra Hizbullah örgütüne verildiği ortaya çıktığında da aynı Demirel ‘Devlet rutinin dışına çıkmıştır’ diyerek geçirmişti.”
DERİN DEVLETİN SIR KÜPÜ: AĞAR
Sağlar, Ağar’ın devletin kara politikalarının hem planlayıcısı hem de uygulayıcısı konumunda olduğunu belirterek, “Yani bugün başbakan Mit Müsteşarı Hakan Fidan için ‘sır küpümdür’ diyor ya, derin devletin önemli sır küplerinden biri de Ağardır. 28 Şubatçıların 12 Eylülcülerin sırlarını taşıdığı belli” dedi.
KRİTİK NOKTADAKİ 4 RAPOR NE?
Cinayetler ve bir çok suça rağmen sadece silahlı çete kurmaktan ceza alan Ağar’ın yeniden yargılanmasının yolunun, yakınlarını faili meçhul cinayetlerde kaybetmiş ailelerin 4 raporla ilgili mahkemeye sunmasından geçtiğini belirten Sağlar’a göre bu raporlar şunlar:
Susurluk Komisyonu raporu, Kutlu Savaş raporu, Mehmet Eymür’ün hazırlattığı 1987 MİT raporu ve Meclis’te görüşülmeyen Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Meclis Komisyonu raporu.
RAPORLARIN İÇERİĞİNDE NE VAR?
Sağlar, bu raporlara ilişkin şunları söyledi.
“Ağar ile ilgili Mehmet Eymür’ün raporu var, 1987 MİT raporu. O raporu inceleyen Kutlu Savaş’ın bir başka raporu var ve o raporda Ağar ile ilgili kısımların hepsinin doğru olduğunu düşünüyorum. Kürt işadamlarından, gazeteci cinayetlerine kadar bir çok karanlık faaliyet Kutlu Savaş’ın raporunda var. Başl ıbaşına o rapor bile son derece önemlidir. Ağar’ın Susurluk yargılanması sırasında yine Eymür’ün ifadeleri var, Ağar’ın yurtdışına uyuşturucu kaçırarak yurtdışında yapılacak operasyonların finansman kısmını böyle hallettiğine dair. Mustafa Duyar’ın öldürülmesinden, bir çok karanlıkta kalmış olaya kadar hepsinde bu yapının olduğu görülüyor. Kaydı yapılmayan ve kaybedilen silahlar ve o silahlar için örtülü ödenekten çıkan milyon dolarlar ve o paranın da Ağar’ın elinde kaybolması gibi bir çok veri yapının büyüklüğünü ortaya koyuyor. Bunlardan tutulursa çok olay aydınlanır. Ağar’ın döneminde yargısız infaz sayısının kat kat arttığını biliyoruz. Faili meçhul cinayetlerin araştırılmasına ilişkin Meclis komisyonunun Meclis’te görüşülmeyen raporu da bunlarla ilgili çok şey söylüyor. Parlamento en yüce organken, araştırmalar onun içinde kalıyor. Yargı bu raporları dikkate alarak işleseydi sonuç çok farklı olurdu.”
‘İDDİANAME EKSİKLİKTEN GEÇİLMİYOR’
İddianamedeki suçlamaları son derece eksik bulduğunu belirten Sağlar, “Ağar ile yargılanmaya başlayanlar bu suçlardan yatıp çıktılar bile. O gün bu suçların asıl faillerinin siyasi koruma kalkanı altında olan isimler olduğunu ve o kalkan olmasaydı o siyasilerin de ceza alacağını o günkü mahkeme kararı açıkça söylemişti. Ben Ağar’ın çok farlı şekilde yargılanmasını baştan beri söyleyen biriyim.
Ağar ile ilgili olan Hanefi Avcı’nın iddiaları ve Ayhan Çarkın’ın ifadeleri neden iddianameye katılmadı? İşte böyle nedenlerle yargının tarafsız ve adil olduğuna kamuoyunun inancı kalmadı.
Yargı adaleti yerine getirdi mi sorusuna tarih cevap verecektir ama yurttaşın vicdanında cevap ‘hayır’.”
‘SUSURLUK ÇÖZÜLMEDEN 28 ŞUBAT ÇÖZÜLMEZ’
Dönemin MGK’sindeki isimlere kadar dönemin tüm siyasi aktörleri mercek altına alınması gerektiğini belirten Sağlar, “Bugünkü iktidar 28 Şubat ve diğer müdahalelerle hesaplaşacağını söylüyor ama Susurluk bunların içerisinde çok özel bir dosya. 28 Şubat Soruşturması’na yeniden başlatılacak bir Susurluk soruşturması dahil edilmeli, çünkü susurluk 28 Şubat’ın önemli bir dönüm noktası.”
HAPİSHANE PAZARLIĞI: SUSURLUK MANTIĞI
Önceki gün hakkında yakalama kararı çıkan Mehmet Ağar için ‘uygun cezaevi bulunduğunda’ Ağar’ın teslim olacağı ancak öncesinde de açıklama yapacağı bilgisini de değerlendiren Sağlar, “Yurttaşın cezaevinde de güvenliğini sağlamak devletin görevlerindendir ama bu işi arama kararına rağmen pazarlık haline getirilmesi tıpkı yargı gibi devletin diğer kurumlarının da tarafsız bağımsız olduğu yönündeki tezlere gölge düşürüyor. Bugün dokunulmayacak kimse yoktur diyen hükümet demek ki birilerine hemen dokunmayıp bekleyebiliyor. İbrahim Şahin de 39 gün saklanmış, ne zamanki yerine onun istediği biri atanmış, o zaman teslim olmuştu. Bu anlayış maalesef Susurluk zihniyetiyle aynı. Bu ülkede hala bazı insanların ayrıcalıklı olduğunu düşündüğünün ve devletin de onlara gerçekten ayrıcalıklı yaklaştığının kanıtıdır” diye konuştu.
Fazladan bir delil bile bulunsa yeter
12 Eylül, Ana Devrimci Yol, Hopa gibi önemli davalarda çalışmış İstanbul Barosu avukatlarından Ömer Kavili de Fikri Sağlar’ın söylediği 4 raporla Ağar ve Susurluk örgütlenmesi hakkında yargılama sürecinin tekrar başlayacağı görüşünde.
Ağar’ın sadece 2 yıl ceza almasını sağlayan iddianameyi düzenleyenlerin meslek standardında davranmadığını söyleyen Kavili, savcıların yetkili ve tarafsız soruşturma yürütme ilkesine uygun davranmadığına işaret ediyor. Bu durumun savcılara başkaları tarafından ‘dikte edilmiş’ olabileceği şüphesini doğurduğunu belirten deneyimli hukukçu, Ağar aleyhinde ifade veren bir çok insanın, basına yansıyan bir çok haberin ve hatta Ağar’ın bizzat kendisinin itiraflarının soruşturmaya katılmadığını söylüyor: “Ortada bir yargı kararı var ama adil bir yargılama yok. Yani karar yok hükmündedir.”
MÜDAHİL AVUKATLAR İŞ BAŞINA!
Fikri Sağlar’ın önerdiği yöntemin doğru olduğunu belirten ve o 4 raporun yakınlarını faili meçhul cinayetlerde kaybetmiş kişilerin avukatlarınca didik didik incelenmesi gerektiğin söyleyen Kavili,
“Hukuken yargılamanın yeniden yapılabilmesi mümkündür. Davada nelerin ele alındığını tam bilmiyorum ama eğer dosyada önceden var olup da yargılamaya katılmamış yeni bir delil ortaya çıkarsa, yargılama yeniden yapılabilir. Yargılamanın yenilenmesi kavramı vardır” diyor.
Ağar için yapılan ‘cezaevi pazarlığına’ da değinen Kavili, durumu şöyle değerlendiriyor:
‘28 ŞUBAT İLE SUSURLUK BİRLEŞEBİLİR’
Hükümlünün cezaevindeki güvenliği devletin yükümlülüğündedir o yönüyle uygun koşullu bir cezaevi tespiti yapılabilir. Ancak bunun bir pazarlık aracına dönüşmesi, bunun kalkıp da hakkında yakalama kararı verilen kişinin yakalanmaması, tıpkı arandığı halde Susurluk’ta devletin en üst düzey yetkilisinin şoförlüğünü yaptığı araçta bulunması gibi birşeydir. Pazarlık, Adalet Bakanı’nın istifasını gerektirir.
Kavili, 28 Şubat ve Susurluk dosyalarının birleştirilmesi konusunda da Sağlar’a katılıyor:
“Birleştirme mümkündür yeter ki aralarında bir ortak delili ortaya çıksın. Bu delil ortaya çıktığında kesinlikle birleştirilebilir. Yani bağlantı kurulmuş olur.”
NEDEN ÖNEMLİ?
Susurluk konusunda uzmanlaşmış olan Sağlar, faili meçhul cinayetlerde yakınlarını kaybedenlerin yargılamayı tekrardan başlatabileceğini düşünüyor:
“Davanın açılış şekli çete kurmak suçlaması ve mağdurlar o dönemki meclis komisyon raporunu ilgili mahkemeye sunarak dosyanın yeniden dosyanın görüşülmesini istemeli.
Ağar ve özel harekatçılarla ilgili ilk karar verildiğinde aralarında Doğan Güreş’in de bulunduğu 4 general, ‘ne yaptılarsa biz biliyoruz’ demişti. Bu açıklamadan sonra ben dosyanın yeniden görülmesi gerektiğini belirtmiştim ancak savcılık bu talebe takipsizlik verdi. Bu kez faili meçhul cinayete kurban gidenlerin yakını bunu yapabilir. Üstelik açılan çukurlardan bir çok ceset de çıktı.”
Bakanlık, Ağar için uygun cezaevi bakıyor
Londra'ya gitmek üzere Atatürk Havalimanı'na gelen Bakan Ergin, basın mensuplarının sorularına yanıt verdi. Ergin, Mehmet Ağar'ın güvenlikli bir cezaevine yerleştirilmesi yönündeki talebine ilişkin bir soru üzerine, "Arkadaşlar normal çalışmayı yapıyorlar şu an. Belli olunca haberiniz olur" diye karşılık verdi.
Öte yandan Ağar’ın avukatı Abdullah Egeli, uygun cezaevi bulunduktan sonra Ağar’ın büyük ihtimalle İstanbul’da teslim olacağını söyledi.