DÜN birçok köşede, başta Milliyet olmak üzere Türk basınında yaşananları analiz eden yazılar okudum. Umur Talu'nun "genel yayın yönetmenliği yaptığı gazetenin yeni yönetimi" ile ilgili tespitleri de gerçekten önemli ve üzücüydü.
Bu sabah herkes aynı soruyu soruyor: Bu atamalar ve değişimler ne anlama geliyor?
Türk medyasının "denklemlerine" bence önemli bir süre, içinde yaşayarak kafa yormuş biri olarak, ne anlama geldiğini yorumlamak istiyorum...
İlk okuduğunuzda "sadece Doğan" dosyası gibi gelebilir ama "amacım" bir yerde olanları "özel olarak" yazmak değil, tam tersi "özelden yola çıkarak" geneli sorgulamak...
Olaya 1977-1980 aralığından yani Aydın Doğan'ın "Milliyet Gazetesi'ni satın almasından" başlamak gerekli... 1980 sonrası tek gazeteyle başlayan yolculuk, dönemin iktidarları ile "zaman zaman sorunlu olsa" bile "ortalama" bir denge içinde gelişiyor...
1994 sonrası yani Hürriyet'in de Milliyet'in yanına katılması ve Türkiye'de televizyonculuğun da gelişmesiyle durum değişiyor. Ortaya "tek parça bir medya grubu" çıkarken, 1994-2003 arasında "zayıf koalisyon hükümetlerinde" gücünü tam olarak kullanamayan başbakanlar ile "çatışan-anlaşan" bir yapı çıkıyor...
Burada önemli bir tespitin altını çizelim: Doğan medyası "en güçlü" olduğu dönemde karşısında hiçbir zaman "tek parça güçlü bir iktidar" görmüyor. 1994-2003 arası, "medyanın kurulan-yıkılan hükümetlere müdahale ettiği" ve normalde siyasi otoritenin "kullanması gereken alanı" kullandığı dönem olarak geçiyor.
2003 sonrası yani "tek parti iktidarına dayanan bir yapıda, bu gücü kullanan bir başbakan ile sorunlar yaşanmaya" başlıyor. 2003 öncesinde zayıf iktidarların "kullanması gereken alanı" kullanan medya, buralardan sürülmeye başlanınca çatışma büyüyor. Devlet "sınırlarına" sahip çıkmak isterken, medya alıştığı "alanlarda" kalmaya çalışıyor, direniyor...
Sevgili dostlar, Doğan medyası için önemli "dönemi" analiz ederek Türk medyasına genelledikten sonra, son dönemde "neler olduğuna" geçelim...
* * *
Atamalar ne anlama geliyor?
Tek cümle ile arz edeceğim. Vatan Gazetesi'nden Milliyet'e yapılan atamaların bana göre iki net anlamı var:
1- Doğan medyasında sürecin yönetimi Zafer Mutlu ve tayfasına teslim edildi. Muhtemelen olay şöyle gelişti: Zafer Mutlu, patronaja "Ben hallederim ağabey" dediği için ihaleyi aldı! Bu ihalenin önemli bir "detayı var". Bu adım ile Doğan Ailesi süreçten havlu atarak, yönetimi tamamen Mutlu ve ekibine bırakmış oldular. Bir not daha düşeyim: Mutlu daha önce "Sabah'ta doğru mu yanlış mı tartışılabilecek çok ciddi radikal adımlara" imza attığı gibi, "Sabah'ın aynısını kurarız" diye Doğan'a Vatan'ı kurdurdu!
2- Doğan Grubu "uzlaşma ile çözemeyeceğini" anlayınca "savaş pozisyonu" almaya başladı. Yerler değiştirilmeye ve "güçlü toplara, güçlü kalemler" atanıyor...
Sevgili dostlar, yukarıdaki "medya analizi" Türkiye açısından çok önemli olmakla birlikte bana göre "Ne oluyor" diyenlere "üzerinde ciddi yeni ipuçları" elde edebilecekleri bir "veri tabanı"!
Sonuç: Yukarıdaki yazının özünü "kişisel" algılayıp kaçıranlara bir tavsiyem var. 1978 sonrası özetlediğim bu süreç, "Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde medyanın gerçeklerini" özetleyen kısa bir saptama. Bu süreci doğru analiz edenler Türkiye'de "medya-siyaset-ticaret" üçgenindeki gelişmeleri daha rahat okuyabilirler. Benden aktarması, sizden sorgulaması...
Yiğit Bulut/Habertürk
www.etkihaber.com'un notu: Yiğit Bulut'la Fehmi Koru haftada kaç kez buluşuyor?