Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fehmi Çelebi, vatandaşların organ bağışına gereken hassasiyeti göstermelerini istedi. Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Erzincan Devlet Hastanesi işbirliği ile yürütülen Organ Bağışı Haftası kapsamında Cumhuriyet Meydanına çadır kuruldu. Vatandaşları organ bağışı noktasında daha duyarlı hale getirmek için kurulan çadırda görevliler tarafından bilgi veriliyor. Organ Bağış Çadırını ziyaret eden Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fehmi Çelebi, vatandaşları organ bağışına gereken duyarlılığı göstermelerini istedi.
Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak 31 Ekim-6 Kasım arasında kutlanan 'Organ Bağışı Haftası' etkinliğine gereken desteği vermeye çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Fehmi Çelebi, bu konuda esas olanın vatandaşın duyarlılığı olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Çelebi, “Bizim ülkemizin ciddi problemlerinden birisi organ bağışındaki yetersizliktir. Trafik kazalarına bağlı olarak ölümlerin en yüksek oranda yaşandığı dünya ülkelerinden biri olmamıza rağmen, organ bağışı konusunda en diplerde yer alıyoruz. Milyon başına organ bağışı gelişmiş toplumlarda 50 civarında iken, ülkemizde ise maalesef 2 ve 3 civarında seyretmektedir. Bu çok düşük bir oran, biz kimsenin ölmesini istemiyoruz. En uzun bir ömür yaşaması için elimizden gelen bütün gayreti, gerek kurum olarak, gerekse kurum ve kişi olarak yerine getirmeye çalışıyoruz. Beyin ölümü dediğimiz beyin ve beyin safı fonksiyonların bir daha kesinlikle geriye dönüşü olmayan 42 ve 72 saat içerisinde tüm hayatla olan bağlantılarının kesileceği duruma gelmiş insanlarda organlarının, organ bekleyen insanlara aktarılması noktasında toplumumuzun duyarlılığını arttırmaya çalışıyoruz. Bunun bireysel faydaları bu tarzda olmakta birlikte, toplumsal faydaları vardır. Ekonomik faydaları vardır. Örneğin böbrek yetmezliği içerisinde olan bir kişinin topluma ve ülkeye getirdiği mali durum organ nakli ile ortalama 3’te 1 oranına kadar düşürülmektedir. Bir böbrek hastası 1 yıl içerisinde örneğin 15 milyon dolara mal olacakken eğer organ nakli ile böbrek transferi yapılırsa bu 500 bin dolara kadar düşmektedir. Buda ülkemiz için çok önemli bir mali kaynak kaybı anlamına geliyor. Sadece 50 bin kişi böbrek nakli için beklemektedir. Bunların ancak çok düşük oranlarını böbrek nakline tabii tutulduğunu düşünürsek bunun mali boyutunun ne kadar büyük olduğunu anlamak mümkündür.” dedi.
ORGAN BAĞIŞI DENİLDİĞİNDE AKLA ORGAN MAFYASI GELİYOR
Organ bağışı denildiğinde akla hemen organ mafyasının geldiği gibi bir fikrin yanlış olduğuna değinen Prof. Dr. Fehmi Çelebi, “Böyle basit izah edilecek bir tarzda aklımıza gelen bir kişinin organını hemen alıp başka birine takma şeklinde algılanıyor. Bu böyle basit bir şey değildir, çok büyük hazırlıklar çok büyük çalışmalar gerektiriyor. Zaten yasalar ile bunu yapacak kişinin nerede, nasıl, hangi koşullarda yapacağı bellidir. Aksi tarzda davranılması mümkün değildir. Ruhsatlandırılmış merkezlerin olmadığı bir yerde de donanımlar yoktur. Bu işi yapan yetkin kişiler yoktur. Başka bir cerrahi müdahale geçiren kişinin de acaba organım çalınır mı? diye bir kaygıya kapılması da çok yersiz ve gereksizdir. Organ nakli yapacağımız kişilerin hem onların hazırlıkları hem verecekleri kişilerin mutlak uzun hazırlıkları doku uyumu gerekiyor. Toplumumuz şunu çok iyi bilmeleri gerekiyor. Herhangi bir müdahaleye bağlı olarak, herhangi bir organını rastlantısal kaybetmesi gibi bir durumun olmadığını net olarak bilmelidir. Organlarımızın bağışlanması insani bir vazifedir. Bu kararı verirken de bize organ lazım diye bir mantıkla da asla verilmez. Mutlaka en uzun bir ömür yaşayacak bir tarzda düşünülerek verilir. Çok zor bir karardır veren kişi açısından ama verildikten sonra da toplumumuz eğer organ bağışına pozitif bakarsa çok daha sağlıklı bir gelecek bizi bekliyor diyebilirim.” şeklinde açıklamada bulundu. CİHAN
