Tekstilci K.Y.'ye baskı, tehdit, şiddet ve darp uygulayarak, şirketlerin hisselerini ele geçirmeye çalışan kişiler olduğu yönündeki bilgi üzerine harekete geçen Bursa il Jandarma Komutanlığı ekipleri savcılığın talimatıyla 18 Ocak'ta düzenledikleri operasyonda 10 kişiyi gözaltına aldı.
Zanlıların hisselerini devretmeleri yönünde bazı şirketlerin sahiplerini tehdit ve darp ettikleri, iş yerlerinin yönetimlerini almaya çalıştıkları, son olarak bir şirket sahibine hisselerini devretmesi için 3 gün süre verdikleri belirlendi.
Zanlılardan emekli binbaşı Can Özeray ile M.Ş.A., A.A., Ö.A., Y.B., E.S., O.A., O.M. ve K.A. mahkemece tutuklandı. Suç örgütü elebaşı olduğu ileri sürülen Sedat Peker'in de avukatlığını yapan Hakkı Kurtuluş, Özeray'ın tutukluluk halinin kaldırılması için mahkemeye itirazda bulundu. Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesi ise Özeray'ın tahliyesine hükmetti. Çevresince 'Can Albay' olarak bilinen Özeray, 10 günlük aradan sonra tahliye sevincini yaşarken diğer 8 zanlının tutukluluk hali sürüyor.
Can Özeray'ın çete üyelerinin hisselerini ele geçirmeye çalıştığı şirket sahibini orduevine çağırarak tehdit ettiği öne sürülüyor. Özeray'ın tekstilci K.Y.'yı, "Benim adım Ergenekon'da geçiyor, kimse bir şey yapamaz. Sizin olayla ilgili valilik, başsavcılık ve jandarmadan brifing aldım. Adamların istediğini yap, yoksa ben gereğini yaparım." diye tehdit ettiği iddia ediliyor.
Özeray'ın İstanbul Üsküdar'da sokakta yürüdüğü sırada gözaltına alındığı, bu esnada Ergenekon sanığı Levent Ersöz'ü telefonla aradığı da iddia edildi. Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi kurucularından olduğu öğrenilen Özeray'ın ismi Ergenekon sanıklarından İbrahim Özcan'dan ele geçirilen mavi renkli telefon fihristinde yer alıyor. Özeray'ın isminin yanına 'komutan' şeklinde not düşüldüğü belirtiliyor.
OKKIR'IN İFADESİNDE ADI GEÇİYOR!
Ergenekon sanıkları arasında yer alan ve geçen yıl hayatını kaybeden Kuddusi Okkır, savunmasında Özeray'dan 'Can albay' diye bahsetmişti. 'Can Albay' isimli şahsın beden eğitimi öğretmenliği yaptığını bildiğini, kendisi ile herhangi bir samimiyetinin olmadığını belirten Okkır, ifadesinde şu ifadelere yer vermişti: "Ankara gezisinden sonra da ilginç bir durum ortaya çıkmıştı, İstanbul tanışan arkadaşlar Ankara'daki dernek ile işbirliği yapmak üzere tanışmıştı. Ancak bu dernek ile ilişkimiz kalmayınca sadece birbiri ile tanışan arkadaşlar haline düştük. Yaz başında İstanbul ilindeki arkadaşlar ile dostluk ve arkadaşlar sınırlarını aşmayan piknik gezileri ve Hüseyin Görüm'ün işyerinde buluştuk. Bu buluşmalara zaman zaman farklı arkadaşlar da gelip gitti. Bu toplantılarda Muzaffer Tekin, ben, Hüseyin Görüm, Rafet ve Can Albay, Zekeriya Oztürk ve şu an ismini hatırlayamadığım birçok insan gelip gitti."
