Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Koruma Birimi (AÇOK), Ankara Barosu, Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği ve Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneğ'inin işbirliğiyle yürütülen kongrenin ev sahipliğini Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi yapmıştır. Kongrede ele alınan temel konular; çocuk istismarının tanı, bildirim ve bildirim sonrası süreçlerinde yaşanan güçlükler olmuştur.
Kongrede sağlık, hukuk ve sosyal bilimler gibi farklı alanlardan 50 kadar uzman bilgi ve deneyimlerini paylaşmış, yaklaşık olarak 700 kişi de katılımcı olarak kongreyi izlemiştir. Kongre katılımcıları arasında; çocuk hekimleri, çocuk psikiyatristleri, halk sağlığı ve adli tıp uzmanları ve aile hekimlerinin yanı sıra pek çok sosyal çalışmacı, psikolog, avukat, savcı, hakim ve eğitimci de bulunmuştur. Ayrıca Radyo Televizyon Üst Kurulu'nda çalışan bazı uzmanlar, sporcular ve üniversite öğrencileri de kongreyi izlemişlerdir. Çocukları istismardan ve ihmalden korumak için yapılması gereken etkinlikler ile toplumsal duyarlılığı artırmaya, farkındalığı yükseltmeye yönelik planların ve çalışmaların da tartışıldığı kongrede ayrıca bu alanda hizmet vermekte olan devlet kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri bir araya gelmiş ve konu ile ilgili ortak hedefler belirlenmeye çalışılmıştır.
Kongre 27 Eylül 2009 tarihinde “Cinsel İstismara Uğramış Çocuklarla Adli Görüşme Teknikleri” başlıklı kursla başlamıştır. Bu kursun eğitimi, IOWA Üniversitesinde Çocuk Koruma Programı Direktörü olan Dr. Resmiye Oral tarafından verilmiştir. Yaklaşık 300 kişinin katıldığı ve büyük bir ilgiyle izlenen bu eğitimin temel noktası, istismara uğramış bir çocuğun öyküsünü mümkün olan en uygun ortamda ve en uygun şekilde ve çocuğu daha fazla örselemeden alabilmektir. Eğitim konuları, çocuktan öykünün alınması sürecinde profesyonellerin en uygun tutum ve davranışları nasıl gösterebileceği üzerine yoğunlaşmıştır.
Kongrenin 28 – 30 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen kısmında ağırlıklı olarak istismara uğrayan bir çocuğun tanınması ve bildiriminin yapılmasından adli sürecin sonuna kadar yaşanan sorunlarla istismar sonrası tedavi, rehabilitasyon, koruma ve izlemede ortaya çıkan aksaklıklar dile getirilerek çözüm yolları tartışılmıştır. Bu tartışmalara devletin çeşitli kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de katılmış ve çözüm önerilerini bildirmişlerdir. Ayrıca çocuk istismarına karşı toplumsal duyarlılığı artırmaya yönelik etkinlikler ve çocuk haklarının savunuculuğuna ilişkin çalışmalar sunulmuştur.
Kongrenin son günü “Çocukları Korumaya ve İstismarı Önlemeye Yönelik Eylem Birliği” oluşturmak üzere bir çalıştay düzenlenmiştir. Çalıştaya TBMM'den iki milletvekili, Aşkın Asan ve Alev Dedegil, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve, Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Ruh Sağlığı Daire Başkanlığından üst düzey yetkililerin yanı sıra UNICEF'den, çeşitli sivil toplum örgütlerinden (Ankara Çocuk Hakları Platformu, İstanbul Çocuk İstismarı ve İhmalini Önleme Platformu, Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği, Türkiye Gençlik Federasyonu, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Derneği, Bebek Ruh Sağlığı Derneği, Koruyucu Aile ve Evlat Edindirme Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği, RTÜK uzman yardımcıları, Türk Psikologlar Derneği, Aile Danışmanları Derneği, Ergen Sağlığı Derneği, Türkiye Acil Tıp Derneği Etik Komisyonu, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Atatürk Çocuk Yuvası Geliştirme Derneği, İş Müfettişleri Derneği, Sosyal Pediatri Derneği, Çocuk ve Bilgi Güvenliği Derneği) ve Erciyes, Gazi, Ankara Üniversiteleri Çocuk Koruma Merkezleri/Birimlerinden temsilciler katılmıştır.
Çalıştayda tüm konuşmacılar çocuk istismarının önemi, istismara uğrayan çocuğun yüksek yararı için yapılması gerekenler ve temsil ettikleri kurumlar adına üstlendikleri görev ve sorumluluklar konusunda bilgiler vermişlerdir. Bu bilgiler kapsamında aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır:
- 0- 18 yaş çocukluk dönemi olarak tanımlanır. Bedensel ruhsal ve cinsel gelişimin henüz tamamlanmadığı bu yaşlarda çocuklara yönelik her türlü cinsel tavır ve davranış cinsel istismar olarak kabul edilmektedir. Çocuğun henüz gelişimini tamamlamadığı bu dönemde, ancak bir erişkinden beklenebilecek cinsel işlevleri de içeren toplumsal rol ve sorumlulukları yüklenmesi, ağır ve gereğince taşıyamayacağı bir yük olup gelişimini ketleyici etki yapacaktır.
- Çocuk istismarı ve ihmali gerçek boyutları iyi bilinmeyen çok ciddi toplumsal bir sorun olmanın yanı sıra yol açtığı bedensel, zihinsel ve psikolojik bozukluklar ile bireylerde yaşam boyu iş gücü yitimi, uzun süreli ve yineleyici tetkik ve tedaviler nedeniyle topluma önemli ekonomik yük getirmektedir. Bu sorunla baş edebilmek için sorunu doğru tanımlamak, bir yandan eğitim ve önleme uygulamalarını yaygınlaştırırken, gerekli yapısal-yasal düzenlemeleri ivedilikle gerçekleştirmek zorunludur.
- Çocuk istismarı ve ihmaline ilişkin farkındalık ve önlenmesine yönelik çabalara verilen önem toplumun uygarlık düzeyinin göstergesi olarak kabul edilmelidir.
- Mevcut sistemde istismara uğrayan, ihmal edilen çocukların tanı, tedavi, bildirim, izlem ve adli işlemlerden oluşan süreç çocuğu, yaşantılarını uygunsuz koşullarda defalarca dile getirmeye zorlamakta ve uğradığı travmayı şiddetlendirmektedir. Bu nedenle söz konusu sürecin tek bir merkezden (Çocuk Koruma Merkezi) yürütülmesi için en uygun “Çocuk Koruma Merkezi” modeli ivedilikle geliştirilmelidir.
- Çocuk koruma merkezlerinin oluşturulması için gereken yasal düzenlemeler ertelemeden yapılmalı ve sistemin sağlıklı biçimde işleyebilmesi için başta eğitilmiş personel olmak üzere mekân ve teknik olanakları içeren alt yapı öncelikle hazırlanmalıdır.
- Çocuk Koruma Merkezi Modeli için mevcut merkez ve birimlerin deneyimlerini paylaşabilecekleri toplantıların düzenli ve sürekli kılınması daha hızlı yol alınmasını sağlayacaktır.
- Çocuk koruma merkezlerinin oluşturulma ve geliştirilme aşamalarında personel eğitimleri sağlanmalı ve bu eğitimler yaygınlaştırılmalıdır.
- Suça itilen, suç mağduru olan çocuklara da yardım götürecek bir örgütlenme oluşturulmalıdır.
- Çocuk istismarı ve ihmalinin önlenmesinin bir sistem sorunu olduğu ve bunun da devletin sorumluluğunda olduğu bilinci ile istismarı önlemeye yönelik programlara öncelik verilmelidir.
-Sağlık personelinin ve eğitimcilerin farkındalığını artırmaya yönelik çalışmaların ulusal ölçekte ve sistematik olarak yapılması koruma ve önleme açısından kaçınılmazdır.
- Aile eğitimlerinin yaygınlaştırılması ve eğitimlerin devlet kurumları ile işbirliğinde yapılması göz ardı edilmemelidir.
- Sağlığı olumsuz etkileyen bütün sorunlarda olduğu gibi istismarın önlenmesi, çocukların istismardan korunması çalışmaları da istismar sonrası esenlendirme hizmetlerine göre daha maliyet etkilidir.
- Çocukların kendi haklarının savunuculuğunda söz sahibi oluşlarının desteklenmesi, istismarı önleme çalışmalarında örgütlenme haklarının savunuculuğunun yapılması gerekir.
- İstismara uğrayan tüm çocuk ve gençlerin ruh sağlığının olumsuz etkileneceği tartışmasızdır. Ancak özellikle istismarı izleyen kısa dönemde, hangi magdurun ne zaman hangi şiddette ve ne tür ruhsal bozukluk belirtileri ortaya çıkaracağını kesitsel bir değerlendirme ile öngörmek olası değildir. Bu nedenle TCK'da istismarcının cezasının süresini belirleyen ilgili madde(ler)in bu saptamaya uygun olarak gözden geçirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekir.
Kongre alınan kararların hayata geçirilmesi ve bir sonraki toplantıya kadar somut adımların atılması, dilek ve temennileri ile sona ermiştir.
Prof. Dr. Betül Ulukol
Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı