1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN: 'TERÖRSÜZ TÜRKİYE'Yİ ADIM ADIM İNŞA EDİYORUZ
CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN: 'TERÖRSÜZ TÜRKİYE'Yİ ADIM ADIM İNŞA EDİYORUZ

CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN: 'TERÖRSÜZ TÜRKİYE'Yİ ADIM ADIM İNŞA EDİYORUZ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Terör sorununu kalıcı olarak çözme iradesini güçlü şekilde ortaya koyuyor, 'Terörsüz Türkiye'yi adım adım inşa ediyoruz." dedi.

A+A-

Ankara

Altun, İletişim Başkanlığı'nda düzenlenen, Türkiye - Balkanlar Medya Forumu: 'İletişim Çağında Ortak Geleceğin İnşası' programına katıldı.

Konuşmasına, Balkanlar'la ortak bağa temas eden bir tarihsel gelişmeye referansta bulunarak başlayan Altın, 1936'da İkinci Dünya Savaşı arifesinde Bükreş'te devrin Balkan Devletleri ile Türkiye'nin katıldığı bir "Balkan Matbuat Konferansı"nın toplandığını, "Balkan Matbuat Birliği"nin temelinin de orada atıldığını hatırlattı.

Fahrettin Altun, daha sonra "Balkan Matbuat Birliği"nin kurulduğunu ve 1937'de Atina'da bir kongre yapıldığını anımsattı.

Birliğin ikinci kongresinin İstanbul'da gerçekleştirildiğini ve burada "Balkan Matbuat Birliği Türk Milli Komitesi"nin teşkiline karar verildiğini anlatan Altun, böylece Komite'nin Ankara'da Himaye-i Etfal Apartmanı'nda faaliyetlerine başladığını ifade etti.

Altun, "Bir zamanlar atalarımız savaş rüzgarlarının estiği, son derece kaotik gelişmelere hazırlanan bir dünyada, 'Balkan Matbuat Birliği' çatısı altında 'daha iyi bir geleceği nasıl inşa edebiliriz' sorusuna cevap aramışlardı. Bugün bizler de belirsizlik çağında aynı soruya cevap aramak, karşı karşıya kaldığımız sınamaları, çatışmaları, iletişim ekosistemindeki köklü değişimleri ele almak ve tüm zorlukları işbirlikleriyle aşmak üzere bir aradayız." diye konuştu.

"Türkiye olarak savaşın sona ermesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz"

Çatışma alanlarının genişlediği, bölgesel gerilimlerin küresel ölçekte derin kırılmalara yol açtığı kaotik bir dönemden geçildiğine işaret eden Altun, İsrail hükümetinin 7 Ekim 2023'ten beri Filistinlilere yönelik katliamlarını acımasızca sürdürürken Lübnan'a, Suriye'ye ve Yemen'e de saldırılar düzenlediğini söyledi.

Rusya-Ukrayna savaşının 2022'den bu yana devam ettiğini anımsatan Altun, hafta sonu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gece yarısı yaptığı açıklamayla barış için kritik bir kapının aralandığını kaydetti.

Altun, Putin'in ön koşulsuz doğrudan görüşmelerin İstanbul'da yeniden başlatılmasını önerdiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan bu konuda destek istediğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazar günü Putin'le bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek "Türkiye’nin kalıcı çözüme ulaşmayı sağlayacak müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu" ifade ettiğini hatırlatan Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün akşam da Kabine Toplantısının hemen ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile barış müzakereleri konusunda bir görüşme yaptığını bildirdi.

"Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü arabuluculuğunda Türkiye olarak savaşın sona ermesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz" diyen Altun, son dönemde patlak veren Pakistan-Hindistan hattındaki gerilimin savaş riskini gündeme getirdiğine de değindi.

Taraflarca alınan ateşkes kararının memnuniyet verici olmakla birlikte nükleer silaha sahip iki ülke arasındaki çatışmaların küresel alanda büyük bir kaygı oluşturduğuna dikkati çeken Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süreçte aldığı diplomatik inisiyatifin de herkesçe görüldüğüne işaret etti.

"Balkanlar'ın istikrarı, huzuru en öncelikli konular arasında olmalıdır"

Ticaret savaşına girişen ABD ile Çin'in durumunun da karşı karşıya kalınan kaotik küresel ortamı daha da derinleştiren bir durum olduğunu vurgulayan Altun, Karadeniz'den Akdeniz'e, Pasifik'ten Hint Okyanusu'na kadar dünyayı saran suların ısındığını belirtti.

İletişim Başkanı Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerilimlerin büyüdüğü, belirsizliklerin dünyayı içine alacak şekilde genişlediği bu ortamda Balkanlar'ın istikrarı, huzuru ve refahı bizim için elbette öncelikli meseleler arasındadır. Bölge, dünya barışı için öncelikli meseleler arasındadır. Balkanlar'daki ekonomik kırılganlık, yoğun göç, istihdam, alt ve üstyapı sorunlarına yönelik çözüm odaklı yaklaşımlar ve işbirlikleriyle bölgenin güvenliği ve istikrarına verilecek her türlü katkı çok kıymetlidir.

Balkan coğrafyası, 'arada kalmış topraklar' mantalitesiyle küresel güç merkezlerinin nüfuz alanı, askeri-siyasi ittifaklar arasında bir geçiş ve mücadele sahası olmamalıdır, bu şekilde görülmemelidir. Çatışma ve krizleri körükleyen değil tansiyonu düşüren, uzlaşıya olanak sağlayan bir ülke olarak Türkiye, küresel adalet için çalışmaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dünya Beşten Büyüktür' ve 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' çağrıları bu adalet arayışının bir yansımasıdır. Bu ifade, 8 milyar insanın hukukunu gözeten bir ifadedir."

"Toplumda endişe duygusu yaratarak sonuç alma devri de geride kaldı"

Bir yandan küresel adalet için mücadele ederken, öte yandan Türkiye için ortaya koyulan "Terörsüz Türkiye" hedefine yönelik gayretlerin kararlılıkla sürdürüldüğünü vurgulayan Altun, "Terör sorununu kalıcı olarak çözme iradesini güçlü şekilde ortaya koyuyor, 'Terörsüz Türkiye'yi adım adım inşa ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısı, Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle, aziz milletimizin desteğiyle başlayan süreçte en kritik eşiği geride bıraktık." ifadesini kullandı.

Terör örgütü PKK'nın kendini feshettiğini açıkladığını, bugüne kadar terör sorununda on binlerce insanın yitirildiğini belirten Altun, şehitleri minnet ve rahmetle andı, gazilere saygılarını sundu.

Maddi ve manevi kayıplar yaşandığını da dile getiren Altun, Türkiye'nin bu uzun süreçte terör örgütü üzerinden dizayn edilmek, çevrelenmek, istikrarsızlaştırılmak ve böylelikle emperyalist dünya sisteminin bağımlı bir unsuru haline getirilmek ve emperyalistlerce diz çöktürülmek istendiğine dikkati çekti.

Fahrettin Altun, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yıllar yılı diplomasi başta olmak üzere kabiliyetlerimizi, enstrümanlarımızı uluslararası alanda terör sorununu anlatarak geçirdik. İçeride ise birlik ve beraberliğimize kasteden, toplumsal huzursuzluktan beslenen kötücül güruhların provokasyonlarıyla mücadele ettik. Hamdolsun sonuç aldık.

Elbette Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettikleri gibi 'Terörsüz Türkiye' sürecinde 'şimdiye kadarkinden daha yüksek dikkat, özen, sabır ve sorumlulukla' hareket etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. 'Menzile varıncaya kadar umudu büyüten, riskleri azaltan bir anlayışla hareket etmeyi sürdüreceğiz'. Süreci sabote etmeye yönelik girişimleri de yakından takip ediyoruz ve bu konuda da devletimizin kararlılığını kimsenin test etmesine müsaade etmeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle Türkiye'de kötücül odakların terörle sonuç alabileceği günler geride kaldı. Terörle, toplumsal kaos hedefleyen provokasyonlar üretmek isteyen bu provokasyonlarla Türkiye'ye istikamet vermek isteyenler başarılı olamayacaklardır. Artık bu unsurlar üzerinden istikrarsızlaştırılabilen bir Türkiye yok, böyle bir Türkiye geride kaldı. Suni gündemlerle, karşılığı olmayan tartışmalarla siyasette korku kültürü, toplumda endişe duygusu yaratmaya gayret edenlerin sonuç alma imkanı kalmadı. Böyle bir Türkiye de geride kaldı.

Bugün artık savunma sanayisi imkanlarıyla, askeri ve istihbari gücüyle, ekonomik potansiyeli, tarihi-kültürel derinliğiyle Türkiye Yüzyılı hedefi istikametinde yürüyüşünü kararlılıkla sürdüren bir Türkiye var. El attığı sorunları çözen, gittiği yere istikrar, barış ve refah götüren, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'Zalime Yavuz, Mazluma Yunus' olan bir Türkiye var. Dile kolay, yarım asra yaklaşan terör sorununu çözme iradesi gösteren, kötülüğü ortadan kaldırırken kardeşlik iklimini büyütme iradesi gösteren bir Türkiye var."

"Türkiye, her zaman ve zeminde Balkan ülkelerinin yanındadır"

Tüm zorlukları aşarak gerçekleştirdiği büyük atılımlarla Türkiye'nin istikrarlaştırıcı bir güç, küresel bir aktör olarak insani bir perspektifle uluslararası alanda varlık gösterdiğine dikkati çeken Altun, 2000'lerin başından bu yana Balkanlar'la ilişkilerin "istikrarı ve barışı" merkezine alan proaktif, diplomatik ve kültürel araçlarla çok boyutlu şekilde güçlenerek devam ettiğini belirtti.

Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bugün de Balkanlar'ın bir rekabet alanı değil, işbirliği ve kalkınma sahası olması gerektiği inancıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz" ifadelerini hatırlatarak, bu kapsamda bölgedeki çok sayıda ülke ile "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi" mekanizmaları tesis ettiklerini söyledi.

Bölgesel işbirliğinin en önemli platformlarından olan Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci'nde Türkiye'nin aktif rol oynadığına dikkati çeken Altun, Balkanlar'da barış ve istikrarı kalıcı hale getirmek amacıyla Türkiye-Bosna-Hersek-Sırbistan ve Türkiye-Bosna-Hersek-Hırvatistan üçlü istişare mekanizmaları kurulduğunu kaydetti.

Pek çok Balkan ülkesiyle serbest ticaret anlaşmalarının yürürlüğe konulduğunu, vizesiz seyahat rejimlerinin uygulandığını anlatan Altun, böylece hem ilişkilerin kurumsallaşmasının temin edildiğini hem de ekonomik entegrasyonun ve halklar arasındaki etkileşimin artırıldığını ifade etti.

Düzenli diplomatik temaslar neticesinde ekonomi, güvenlik, sosyal ve kültürel alanlarla ilgili çok sayıda anlaşmanın imzalanmasına zemin hazırlandığını aktaran Altun, nisan ayında gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu'na katılan Balkanlar ve bölgeye komşu ülkelerin devlet başkanları, bakanları ile önemli görüşmeler yapıldığını vurguladı.

"Türkiye, her zaman ve zeminde Balkan ülkelerinin yanındadır" diyen Altun, bu çerçevede Türkiye'nin geçen yıl, NATO Kosova Barış Gücünün (KFOR) bir yıl süreyle komutanlığını yürüttüğünü anımsattı.

"Türkiye'nin yürüttüğü çalışmalar Balkan halkları tarafından büyük teveccüh görüyor"

Fahrettin Altun, Türkiye'nin, Bulgaristan ve Romanya'nın da içinde bulunduğu Karadeniz Mayın Karşı Tedbir Görev Grubu'na aktif katılımıyla deniz güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunduğunu, sağlıktan eğitime, teknolojiden altyapının geliştirilmesine kadar sosyal refahı artıracak destekler sağlandığını dile getirdi.

Afetler ve Kovid-19 salgını gibi kriz zamanlarında da Türkiye'nin bölgeye ilk ulaşan ülkeler arasında olduğunu anımsatan Altun, TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, YTB, Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye Diyanet Vakfının, Balkanlar'a sosyal ve kültürel destek sağlamak için faaliyetlerini sürdürdüğünü bildirdi.

Altun, Saraybosna, Üsküp ve Tiran'daki üniversitelerin, bölge ülkeleri ile Türkiye arasındaki akademik işbirliğini derinleştirdiğini belirterek, yerel yönetimlerin bölgede yürüttüğü çalışmalarla yerel yönetimlerin kapasitelerine ve bölgenin kalkınmasına yönelik desteklerine hız kesmeden devam ettiğini kaydetti.

Türk kökenli sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ve şirketlerin bölgedeki yatırımlarının, Balkanlar'ın sosyoekonomik refahına katkı sunduğunu dile getiren Altun, Türkiye'nin insani, vicdani, adalet zemininde yürüttüğü politika ve çalışmaların Balkan halkları tarafından da büyük teveccüh gördüğünü aktardı.

Altun, bölgede yapılan kamuoyu yoklamalarında en sevilen liderler arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk sırada gelmesinin bu güvenin ve sevginin ifadesi olduğunu, bu sevginin karşılıklı olduğunu söyledi.

"Anadolu Ajansımız, bölgede güçlü ve bağımsız bir medya ekosistemine katkı sunmaktadır"

Tarihsel ve coğrafi bakımdan bölgenin bir ülkesi olarak kamu kurumlarının ve sivil inisiyatiflerle Balkanlar'a pozitif katkı sunma çabalarının medya alanındaki çalışmalarla da sürdürüldüğünü anlatan Altun, bu çerçevede 2022'de yayın hayatına başlayan TRT Balkan dijital haber platformunun önemli bir boşluğu doldurduğunu, hakikat ve adalet perspektifinden yayınlarıyla bölgeye, ülkedeki Balkan kökenli vatandaşlara ve dünyadaki Balkan diasporasına güçlü bir alternatif oluşturduğunu belirtti.

TRT Balkan ve Anadolu Ajansı Boşnakça, Hırvatça, Sırpça, Karadağca küresel kapasitesi ile bölgenin gündemini, gerçek ve güncel sorunlarını dünyaya duyuran bir işlev gördüğünü dile getiren Altun, Balkan kamu ve özel medyasının içerik, insan kaynağı, kurumsal kapasite bakımından desteklenmesinin Türkiye'nin deneyiminin Balkan ülkeleri ile paylaşılması anlamında önemli olduğunun altını çizdi.

Altun, TRT Balkan'ın staj programlarıyla Balkan medyasına taze bir soluk getirdiğini, yenilikçi habercilik anlayışıyla, dijital gazeteciliğin hem teknik hem de editoryal becerilerini genç gazetecilere aktardığını, geleceğin güçlü medya kadrolarını yetiştirdiğini söyledi.

İletişim Başkanı Altun, "Anadolu Ajansımız, Balkan Haber Ajansları Birliği-Güneydoğu Avrupa'nın (ABNA-SE) üyesi ve aynı zamanda 2023 yılından beri başkanı olarak bölgede güçlü ve bağımsız bir medya ekosistemine katkı sunmaktadır. Medya alanındaki bu çalışmalar hem kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi anlamında hem de dezenformasyonla mücadele konusunda son derece stratejiktir." dedi.

"Zaman zaman bu kirli algı operasyonlarının aynı odaklarca üretildiğini gözlemliyoruz"

Türkiye'nin dezenformasyona maruz kalan ülkeler bakımından en üst sıralarda olduğunu dile getiren Altun, Balkanlar'da da Türkiye'ye yönelik dezenformatif içerikler ve kara propaganda faaliyetlerinin hatırı sayılır boyutta olduğunu vurguladı.

Altun, "Zaman zaman bu kirli algı operasyonlarının aynı odaklarca üretildiğini gözlemliyoruz. Gerek küresel güç merkezlerinin bölgedeki çıkar hesapları doğrultusunda yaptığı yayınlar gerekse bu odakların aparatına dönüşen FETÖ'nün Türkiye karşıtı gündeme yakıt taşıması, iftira ve yalan kampanyalarını yoğunlaştırıyor. Yüzyıllardır birbirini tanıyan halklar olarak bu türden yıkıcı kampanyalara karşı dikkatli olmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.

İletişim Başkanlığının 7 gün 24 saat yalan ve algı operasyonlarına karşı teyakkuz halinde çalışmalarını yürüttüğünü, bugüne kadar yalnızca Türkiye'de değil, bölgede ve dünyada 2 bin 200'ün üzerinde yalan haberin ifşa edildiğini belirten Altun, bu bağlamda dezenformasyonla mücadelenin kurumsallaşmasını ve bu alanda tecrübe paylaşımını son derece önemli gördüklerini aktardı.

Altun, medyanın ayrıştırıcı, ötekileştirici dilden arınma noktasında daha fazla hassasiyet göstermesi gerektiğine dikkati çekerek, özellikle kırılgan dönemlerde ve coğrafyalarda, hakikat toprağında yeşeren bir uzlaşıya, bir anlayışa ve birlikteliğe vesile olmanın, yalnızca habercilik sorumluluğu değil aynı zamanda insani bir görev olduğunu ifade etti.

"Gönül coğrafyamızdan medya mensupları ile bir araya gelmek çok değerli"

Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç'in "Nehir üzerinde köprüleri yeniden inşa etmek için, ilk önce insanların kalbinde onları yeniden yeşertmeliyiz" sözlerini anımsatan Altun, Türkiye İletişim Modeli çerçevesinde iletişimin kalbi bağlar kuran bir süreç olarak telakki edildiğini, bugün gerçekleştirilen forumun da bunun açık bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Gönül coğrafyasından medya mensupları ile bir araya gelmenin, dünyanın ahvalini değerlendirmenin, medya alanındaki fırsat ve sınamalara birlikte bakmanın çok kıymetli olduğunu ifade eden Altun, Saraybosna'da, Tiran'da, Atina'da ve Sofya'da olmak üzere 4 Balkan başkentinde "Stratcom Public Forum: Daha Adil Bir Dünya Mümkün" başlıklı uluslararası paneller düzenlediklerini hatırlattı.

İletişim alanındaki işbirliğini derinleştirme bakımından önemsenen iki mutabakat zaptını geçen yıl Arnavutluk ve Sırbistan ile imzaladıklarını belirten Altun, ortak medya projeleri, eğitimler ve dezenformasyonla mücadele konularında koordinasyon mekanizmalarına imkan sağlayan bu protokolleri Balkan coğrafyasında genişletmek istediklerini kaydetti.

İletişim Başkanı Altun, "Türkiye-Balkanlar Medya Forumu: İletişim Çağında Ortak Geleceğin İnşası" programının hayırlara vesile olmasını temenni etti. Foruma, TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı ile AA Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan da katıldı./AA

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.