'Pamuk ve İplik Fiyatları ve Politikaları, Yakın Gelecek Piyasalar Olası Projeksiyonlar' toplantısı DETKİB konferans salonunda yapıldı. Toplantıya Türkiye Moda ve Hazırgiyim Federasyonu ve EGSD Başkanı Nedim Örün, Çorap Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Öztürk, Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci konuşmacı olarak katıldı. Toplantıyı Denizli Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin ve ihracatçı işadamları takip etti.
Toplantının açılış konuşmasını yapan DETKİB Başkanı Kocasert, 2010 yılına 2009 yılına göre daha iyi başlanıldığını söylemenin mümkün olduğunu, ocak-nisan döneminde ülke ihracatı yüzde 23'lük artışla 35 milyar dolara, DETKİB'in ihracatının ise yüzde 35,8'lik artışla 389 milyon dolar ulaştığını ifade etti. İhracatta bir toparlanma sürecine girildiğini anlatan Kocasert, "Şüphesiz ülkemiz ihracatı son beş aydır çift haneli büyüme oranlarını yakaladı. En büyük pazarlarımız niteliğindeki 30 ülkeden 27'sinde ihracat artışı gerçekleşti. Bu 27 ülkeden Çin'in altını çizmeliyiz. Ocak-Nisan döneminde Çin'e gerçekleşen ihracat yüzde 127 artmıştır. Çin rakip ülke olmanın yanında artık, pazar ülke olmaya başlamıştır." diye konuştu.
İhracatta öngöremedikleri problemlerle de baş etmeye çalıştıklarına değinen Kocasert, "2007 yılında ülkemiz siyasetindeki gerilim ve seçimler ekonomik gündemi alt sıralara düşürürken, 2008 ve 2009'da küresel ekonomik kriz bizlere engel oldu. Bu sene ise bir tarafta tekstil ve konfeksiyon sektörünü etkileyen bir sorun olarak bugün birlikte tartışacağımız pamuk ipliği fiyatlarındaki yükseklik karşımıza çıkarken, öbür taraftan Yunanistan'da ortaya çıkan hassas durumla birlikte eurodaki gelişmeler önümüzde büyük bir soru işareti olarak duruyor. Denizli ihracatının yüzde 70'inden fazlası Avrupa ülkelerine gerçekleşiyor. Çoğunluğu Amerikan dolarına endeksli olan girdilerimiz TL bazında pahalılaşırken, mal bedellerimiz TL bazında ucuzluyor." şeklinde konuştu.
Ekonomide son gelişmelerin ardından Avrupa'nın güçlü ülkeleri olan Almanya ve Fransa'nın euronun gücünü korumak adına her türlü adımı attığına dikkat çeken Kocasert, "Umarız öyle olur ve en büyük pazarımızda ekonomik bir buhran yaşanmaz. Bizler de 2010 yılını 2009 yılından farklı bilançolarla kapatabiliriz. Kurların durumu ile ilgili olarak Merkez Bankası'na da büyük sorumluluk düştüğü kanaatindeyiz. Özellikle önümüzdeki dönemde herhangi bir faiz artırımına gidilmemesi gerekmektedir. Yüksek faizin, çekeceği dövizle kurları baskı altında tutmasına, ithalatı körüklerken, ihracatı kösteklemesine fırsat verilmemelidir. Diğer taraftan firmalar ise her duruma hazır olmalı ve finansal enstrümanları değerlendirerek kur riskine karşı kendilerini korumalıdırlar." dedi.
Endişelerinin yanı sıra kendilerini motive eden olayların da olduğunun altını çizen Kocasert şunları kaydetti: "Küresel krizden etkilendik elbette, fakat kredilendirme kuruluşlarının not artırımına gittiği sayılı ülkelerden biri olduk. Bu övünülecek bir durumdur. Öte yandan, mart ayındaki ihracat performansımız dünyanın ihracat şampiyonu olan Çin'in, bizimle birlikte aynı kategoride yer alan Brezilya'nın da üzerinde gerçekleşmesi gayet ümit vericidir. Çünkü bu durum, Türkiye'nin diğer ülkelere nazaran dünyada pazar koşullarına daha hızlı tepki verdiğini gösteriyor. Bu sonuca ulaşmada, geleneksel ihracat pazarlarımızın yanında, alternatif pazarlara yönelme stratejisinin rolü büyük olmuştur."
