Türkiye ekonomisinin 2002 yılından bu yana geldiği noktayı değerlendirerek, krize rağmen ülke ekonomisinin dünyaya örnek gösterilen seviyede geldiğini anlatan Bakan Çağlayan, kriz ortamında geçmişte her an çatışma yaşanacak korkusu bulunan komşu ülkelerle dış ticaret hacminin büyük oranlarda arttığını, bu ülkelerle artık ortak lojistik merkezleri, gümrük merkezleri, ticaret alanları oluşturduklarını, stratejik ortaklıklar oluşturmaya başladıklarını belirtti. İşadamları için büyük bir problem olan vizelerin hızla kalktığını kaydeden Çağlayan, son olarak Rusya ile bu yönde çalışmaların devam ettiğini, vizelerin kalkmasının iki ülke arasındaki ilişkilerde tarihi bir başlangıç olacağını ifade etti. Bakan Çağlayan, Türkiye'nin Avrupa ve Avrasya'nın mal ve hizmet köprüsü haline geldiğini, 2003-2009 arasında 80 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye aldığını belirtti. Türkiye'nin 2002 yılında dünyanın 26. büyük ekonomisiyken 17. sıraya yükseldiğinin altını çizen Çağlayan, "26. sıradan 17.'liğe atlamak ip atlamaya benzemez." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin hak ettiği yerini almakta olduğunu ve bedenine bazı şeylerin dar geldiğini söyleyen Çağlayan, ''Türkiye 46 bedenden 54 bedene geldi. Nüfus, ticaret hacmi büyüdü fakat hala 1980'deki ceketi giymeye çalışıyoruz ve ceket tutmuyor. Ne dikiş ne düğmeler tutuyor. Sosyal, siyasal, demokratik standartları yükseltmenin zamanı geldi. Muhalefetin engellemesine rağmen ülkenin ihtiyacı olan değişiklik paketini çıkarttık. 12 Eylül'den tam 30 yıl sonra Türkiye referanduma gidiyor. Türkiye'nin böylesi bir dönemde hukuki ve demokratik standartlarını yükseltmek için yapılan bu çalışma AK Parti projesi değildir.'' dedi.
Anayasa değişiklik paketi içindeki hükümle, ikisi Sayıştay ve Barolar Birliği'nin belirleyip sunacağı adaylardan olmak üzere 3 üyenin TBMM tarafından belirleneceğini anlatan Çağlayan, HSYK'da 22'ye çıkarılan üye sayısının 4'ünün cumhurbaşkanı tarafından, akademisyenler arasından seçilmesi imkanını getirdiklerini söyledi. Apartman yöneticisinin bile sonsuz bir şekilde yöneticilik yapamacağını belirten Çağlayan, Anayasa Mahkemesi üyeliğini değişiklikle 12 yılla sınırlandırıldığı bilgisini verdi. 12 Eylül'ün Türkiye'de hukuk ve demokrasi standartlarının yeniden yapılanması noktasında bir devrim noktası olacağını ifade eden Çağlayan, "Artık Türkiye'de darbelerin yapılamayacağı, demokratik standartların en iyi şekilde oturacağı, siyasi partilerin gelip gitmesine ve siyasi partilerin tercih edilmesine yüce milletin karar vereceği bir sistem içinde yola devam edeceğimiz bir yapıyla karşılaşmış oluruz.'' diye konuştu.
12 Eylül 1980'de sıkıntı çekmiş insanların referanduma evet demesi gerektiğini de kaydeden Çağlayan, darbe mağduru bir ailenin çocuğu olduğunu sözlerine ekledi.
