Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, göstericileri 'bir grup terörist' olarak ilan etmesinden sonra müdahalenin şiddete dönüştüğünü savunan Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş, "Şiddet, Başbakan'ın işaret etmesiyle mi başladı?" diye sordu. DTP, meydana gelen olayların sorumlusunun hükümet olduğunu iddia etti.
DTP, dün meydana gelen olaylarla ilgili parti binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantı öncesi, Dicle Üniversitesi'nde Büyükşehir Belediyesi'ne ait otobüslerle gelen öğrenciler kısa süreli bir eylem yaptı. Eylemde intikam sloganları atıldı. Eylemcilere seslenen DTP Diyarbakır İl Başkanı Fırat Anlı, mücadelelerinin devam edeceğini söyledi. Anlı, yarın da aynı saatte parti binası önünde yapacakları açıklamaya davet ederek, "Burada Aydın Erdem'in taziyesi için Mardin'e gideceğiz." dedi.
Daha sonra Grup Başkanvekili Demirtaş, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, MYK Üyesi Meral Danış Beştaş ve İl Başkanı Anlı, parti binasında açıklama yaptı. DTP Grup Başkanvekili Demirtaş, gencin bir davranış sonucu hayatını kaybettiğini iddia etti. "Ne olursa olsun bilânço bu olmamalıydı" diyen Demirtaş, sağduyu içerisinde yapacakları yürüyüşün izin verilmeyerek provoke edildiğini ileri sürdü. Demirtaş, bugüne kadar parti olarak yaptıkları hiçbir yürüyüş için izin istenmediğini, ancak izin konusunda ısrar edildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Gösterilere, hukukla izah edilmeyecek bir müdahale gerçekleştirildi. Hedef gözetilerek ateş edildi. Olayın üzerinden 24 saat geçti, Valilikte yapılan tek bir açıklama yok. Görgü tanıkları bir polisin ateş ettiğini belirtiyor ve savcılıkta ifade vereceklerini de belirtiyorlar. 23 yaşındaki yaşamın değeri bu olmamalı. Çıkan sonuçtan bile DTP suçlayarak kurtulmaya çalışmamalı yöneticiler. Olaylar DTP provokasyonu olarak gösteriliyor, neredeyse gencin ölümünden DTP sorumlu tutuluyor. Bu vicdansızlıktır. İzmir'de partimizi taşlayanları polis ikna edip, rica minnet uzaklaştırıyor, polis müdürleri neredeyse yalvarıyordu. Ama burada taş atanlara kurşun sıkılıyor."
Demirtaş, ölen Aydın Erdem için resmi makamların hala açıklama yapmamasının ciddi bir soruşturma sürdürülmediğinin işareti olduğunu öne sürdü. Olayların yaşanmaması için 10 gündür çaba gösterdiklerini savunan Demirtaş şöyle devam etti: "10 gündür insanlar sokakta, bir infial durumu var. Hepsi de Türkiye Cumhuriyet vatandaşları. Tepkiyi anlamak ve çözüm geliştirmek yerine hukuku aşan ağır bir müdahale ve şiddet ortamı yaratılıyor ve bundan DTP sorumlu tutuluyor. O halde Kürtler derdini nasıl anlatacak. Siyasetle olmuyor. Bakanla görüşüyorsunuz olmuyor. Basın toplantısıyla, açıklamayla olmuyor. O zaman derdimizi başka şekilde mi dile getirelim? Hükümet bu konuda ısrarla sessiz kalıyor. Sokaktaki tepkiyi anlamlandıramıyorsa, hükümet provokasyon istiyor o zaman. Bu bir AKP provokasyonudur. Toplumdaki infial durumuna sosyolojik bir tespiti gerektiriyor. Siyaset üstü bir durum yaşanıyor. Hükümet hala bunu anlamıyorsa, hala bunu okuyamıyorsa, sokaktaki herkesi terörist ilan ediyor. Burada sokağın vahametinden çok hükümetin içine düştüğü vahamete dikkat etmek lazım. Bir başbakan ülkesinde milyonu geçen vatandaşı terörist gruplar tanımlamıyor. Eğer bir ülkede milyonu aşan terörist varsa vay başbakanın haline. Milyonlarca insanı terörist ilan ediyorsa ruh hali iyi değil, hukuktan anlamıyordur. Kendini vatandaşlarını, toplumu tanımıyordur. Açıklamadan sonrası müdahaleler sertleşmeye başladı. Diyarbakır'da dün yaşananlar bir tesadüf mü yoksa Başbakan'ın işaret etmesi midir bu konuyu kamuoyunun takdirini sunuyoruz?"
DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk da bu tür olayların Kürtler ile Türkler arasındaki makasın daha da açılmasına neden olduğunu öne sürdü. Tuğluk, olayların birlikte yaşamaya dair iradeyi güçlendirmediğini, aksine aradaki uçurumu daha da derinleştirdiğini söyledi.
