BOTAŞ Uluslararası Projeler Daire Başkan Yardımcısı Kürşat Çobanoğlu, coğrafi konum itibariyle enerjide köprü görevi gören Türkiye’nin enerji üretmeye yönelik gerekli tedbirleri almaması ve yatırımları yapmaması halinde yüzde 77.4 olan enerjideki dışa bağımlılığın yüzde 80’i geçeceğini söyledi. Türkiye’nin OECD ülkeleri içerisinde enerji talebi en fazla artan ülke olduğunu, Çin’den sonra 3. sıraya yükseldiğinin altını çizen Çobanoğlu, bu ihtiyacın artık yerli kaynaklarla sağlanmasının önemini vurguladı. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası (STSO) Avrupa Bilgi Merkezi'nin Yelken Kulüp'te düzenlediği 'Türkiye-AB İlişkilerinde Enerji Güvenliği' konulu konferansa konuşmacı olarak katılan BOTAŞ Uluslararası Projeler Daire Başkan Yardımcısı Kürşat Çobanoğlu, Türkiye’nin enerji talebi ve tüketimine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında Türkiye'de enerji stratejisi, dünyada enerjinin durumu ve petrole ilişkin son durum hakkında bilgi veren Kürşat Çobanoğlu, Türkiye’de yerli kaynaklarla enerji üretimine bir an önce geçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Dünyadaki karar alıcıların, enerji politikaları üretmek konusunda yoğun çaba harcadıklarını dile getiren BOTAŞ Uluslararası Projeler Daire Başkan Yardımcısı Kürşat Çobanoğlu, "Tahminlere göre dünya birincil enerji talebinin 2008-2038 yılları arasında yüzde 36 artması beklenmektedir. Bu yıllık yüzde 2'lik bir artışa karşılık gelmektedir. 12.25 milyon ton eşdeğer petrol, 2038'de 16.75 milyon ton petrole çıkacak. Dünya enerji tüketiminde kömür, petrol ve doğalgazın toplam payı yüzde 80'i geçmektedir. Bu önümüzdeki 30 yıl içinde yine yakıtın yüzde 80'ini fosillerden sağlanacak. Söz konusu talep artışının zamanında ve güvenli bir şekilde karşılanabilmesi için 26 trilyon dolar civarındaki enerjinin her alanında yatırım gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Bunun 15 trilyon dolarlık geliri sadece elektrik için olacak." dedi. 1990-2008 döneminde Türkiye’de birincil enerji talebi artış hızının dünya ortalamasının 3 katı büyüklükte gerçekleşerek yüzde 4.3’e ulaştığını bildiren Çobanoğlu, “Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde enerji talebi en fazla artan ülke konumundadır. Aynı şekilde dünyada 2000 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda talep artışı bile Çin'den sonra Türkiye dünya üçüncüsüdür. 2009 yılı sonu itibariyle Türkiye'de birinci enerji tüketimi 106 milyon ton eşdeğerli petrol civarındadır. 2008'de birincil enerji tüketiminde doğalgazın payı yüzde 30.9, petrolün yüzde 28.8'dir. Kömür yüzde 31 olmuştur. Geri kalan yüzde 9.10'luk bölüm ise yenilenebilir kaynaklardan oluşmuştur. Dışa bağımlılık oranımız yüzde 77.4'tür. Yani yerli üretimin payı yüzde 29'lar civarındadır. Üretime yönelik tedbirlere ilişkin yatırımlar yapılmaz ise yerli kaynaklara dönülmez ise bu dışa bağımlılık yüzde 80'i aşacaktır." diye konuştu. STSO Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Murzioğlu ise Türkiye’nin enerji güvenliğinde kilit ülke konumunu sürdüreceğini kaydetti. Türkiye’nin başta Ortadoğu ve Hazar Havzası olmak dünyanın ispatlanmış petrol rezervlerinin yüzde 73'ünün bulunduğu bir bölgede yer aldığına dikkat çeken Murzioğlu, “Bu nedenle Türkiye, kaynak ülkelerle tüketici pazarları arasında doğal bir köprü işlevi görmektedir. Bu bağlamda Türkiye gelişmiş ülkelerle ana geçim kaynağı enerji olan ana ülkeler arasında enerji güvenliğinin sağlanmasında kilit ülke olarak ön plana çıkmaktadır. Barış ve istikrarın tam olarak sağlanamadığı bu enerji bölgesinde, Türkiye operasyonel ve proje halindeki sektör ve doğalgaz boru hatlarıyla Avrupa'nın enerji arzına önemli katkılarda bulunmaktadır. Bu nedenle kritik bölgede Türkiye'nin doğuda ve Kuzey Güney enerji koridoru olması, ülkeler arası işbirliği, yatırım imkanlarını ve yeni projelerin uygulanmasına imkan verecek bu gelişmeler neticesinde bölge ve dünya istikrarına katkı sağlayacaktır." ifadelerini kullandı. CİHAN
