Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e bağlı güçlerin muhaliflerin üssü haline gelen Humus kentine yönelik Mevlit Gecesi tank, top ve makineli silahlarla gerçekleştirdiği saldırıda en az 200 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi de yaralandı. Ordunun saldırıları sonucunda son iki günde hayatını kaybedenlerin sayısı 300'ü buldu. BM Güvenlik Konseyi'nde oylanan Suriye konusundaki karar tasarısı ise Rusya ve Çin tarafından veto edildi. Güvenlik Konseyi'nin diğer 13 üyesi ise tasarının kabul edilmesi yönünde oy kullandı. 
1982 yılında baba Esed'in Ha-ma'da yaptığı katliamı çağrıştıran saldırı sırasında kadın ve çocukların da öldüğü, pek çok evin yerle bir edildiği belirtiliyor. Özellikle kentin Halidiye semtini hedef alan ve gece boyunca devam eden saldırıların, muhalif Özgür Suriye Ordusu'nun 14 Suriyeli askeri öldürmesinden sonra başladığı öne sürülüyor. Saldırıda kentin hastanesinin de büyük bir zarar görmesinden dolayı yaralıların camilerde ve klinik olarak kullanılan geçici çadırlarda tedavi edildikleri ifade ediliyor. Katliam üzerine başta Ankara olmak üzere dünyanın dört bir yanında muhalifler Suriye büyükelçiliklerine saldırılar düzenlerken, Tunus, Suriye büyükelçisini sınır dışı etme kararı aldığını duyurdu. Muhalifleri tek çatı altında birleştiren Suriye Milli Konseyi, saldırıyı korkunç bir katliam olarak değerlendirirken, saldırıların bir an önce durdurulması için dünyaya çağrıda da bulundu.
Suriye birlikleri, uzun süredir muhaliflerin üssü haline gelen Humus kentine yönelik geniş çaplı bir saldırı düzenlemeyi planlıyordu. Lübnan sınırındaki kent, özellikle ordudan kaçanların sığınma noktası konumunda. Suriye rejimi ise Humus'ta katliam yapıldığı yönündeki haberlerin tamamen uydurma olduğunu öne sürerken, yaşanan çatışmaları da silahlı terörist grupların işi olarak değerlendirdi. Bu arada, dün gece Türkiye-Suriye sınırından silah sesleri yükseldi. Hatay'ın Yayladağı ilçesine bağlı Güveççi köyünün Suriye'ye sıfır noktasında yükselen silah sesleri paniğe neden oldu. Köylüler, Mevlid Kandili'nde Suriye'de yaşanan olayın ardından Türkiye'ye kaçmak için sınıra gelenlere burada uzun süredir bekleyen Suriyeli askerlerin ateş açtığı görüşünü dile getirdi.
Katliamların durması için ülkeye gönderilen Arap Birliği gözlemci heyeti, geçtiğimiz hafta faaliyetlerini askıya almış, Esed rejiminin devrilmesini isteyen kampın başını çeken Katar, BM bünyesinde diplomatik girişimler başlatmıştı. Fas tarafından hazırlanan ve önceki gece Güvenlik Konseyi'ne son olarak yeniden sunulan karar tasarısı metninde, ''Arap Birliği'nin, Suriye'de demokratik ve çoğulcu siyasi geçiş sürecini kolaylaştırmayı amaçlayan 22 Ocak 2012'deki kararına tam destek'' veriliyordu. Tasarıda Rusya'nın kararı veto etmesini engellemek amacıyla, ''Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in yetkilerini yardımcısına bırakması'' maddesi metinden çıkarılmıştı.
Çin ve Rusya'ya tepki yağdı!
Çin ve Rusya'nın Suriye'deki şiddetin derhal sona ermesi çağrısında bulunan ve insan hakları ihlallerini kınayan karar tasarısını veto etmelerine, diğer Konsey üyesi ülkelerden tepki geldi. ABD'nin Daimi Temsilcisi Susan Rice, Suriye'de dökülen kanlardan Rusya ve Çin'i sorumlu tutarak, "Konsey, aylardır birkaç üye ülke tarafından esir alındı. Bu üyeler boş gerekçelerin ve kendi çıkarlarının arkasında durarak Esed'i politikalarını değiştirmeye itecek kararlar almamızı geciktiriyorlar." sözleriyle, bu iki ülkeyi sert bir şekilde eleştirdi. Rice, "Daha utanç verici olansa bu üyelerden en az birinin Esed rejimine silah vermeye devam etmesi." diyerek, isim vermeden Rusya'yı hedef aldı. İngiliz temsilci Mark Lyall Grant ise tasarı metni hakkında herhangi bir itiraz dile getirmediği halde tasarıyı veto eden Çin'in tavrını "affedilmez" olarak niteledi. Grant, şiddet devam ettiği takdirde konunun Güvenlik Konseyi'nde tekrar ele alınabileceğini söyledi. Rusya Temsilcisi Vitaly Churkin ise Arap Birliği'nin hazırladığı tasarının çözüme engel teşkil ettiğini öne sürerek, veto gerekçesini buna bağladı. Churkin, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un çözüm için salı günü Suriye'yi ziyaret edeceğini belirtti.
