Demokratik Toplum Kongresi tarafından düzenlenen 'Uluslararası Müzakere ve Çözüm Deneyimleri Konferansı'nın dördüncü oturumunda 'Kürt Sorununda Çözümsüzlüğü Aşmak; Kürt Sorununun Algılanışı' konuları tartışıldı.
Kürt sorununun, önemli algısal sorular olduğunu dile getiren Çandar, "Bugün Ankara ve İstanbul'da başka bir gündem var. Tutuklanan generaller gibi. Burada da Kürt sorunu konuşuluyor. Ancak burada konuşulanlar orada duyulmuyor, orada konuşulanlar da burada duyulmuyor. Yanyana iki akvaryumda yaşayan balıklar gibi bir durum var, Türkiye'nin batısı ile doğusu arasında. Akvaryumlar şeffaf olduğu için balıklar birbirini görüyor. Birini öbür suya koyduğunuz zaman da balıklar rahat edemiyor. Bir duygusal kopuş noktasına ulaşmış durumundayız." diye konuştu.
Kürt sorununun çözümünden önce, güven atmosferinin oluşturulması gerektiğini anlatan Çandar, "Türkiye'de Kürt sorununun çözümü açısından çoğunluğun korkularını giderecek, azınlığın iradesini buluşturacak bir formül gerekiyor. Ama Kürtlerin ortak iradesinin çıkabilmesi için Türkiye'de yapılan yüzleşmenin Kürtler arasında da yapılması gerekiyor. Hala 10 yıl önceki aynı sözcüklerle bu konuya şeyler söylüyoruz. Yeni şeyler söylemek lazım." diye konuştu.
Toplantıya katılan Alman Profesör Norman Paech de Türk hükümetinin, Kürt sorununa muhatap alınacak herkesi bertaraf ettiğini savundu. Çözüm için gerekirse anayasal değişiklik yapılarak çözüm arayışları sürdürülmesi gerektiğini ifade eden Paech, "Eğer tüm tarafların bir araya gelmesini talep ediyorsak o zaman siyasi tutukluların da hapishanelerden çıkarılması gerekir. Kürt sorunu ancak Abdullah Öcalan hapishaneden çıkarılmasıyla olur." iddiasını ileri sürdü.
'DEMOKRATİK AÇILIM DOĞRU YOLDA'
İngiliz Kürt İnsan Hakları Projesi üyesi Rajesh Rai ise, AK Parti'nin demokratik açılım sürecinde doğru yolda olduğunu dile getirdi. Demokratik açılıma Kürtlerin ve muhalif partilerinin itirazları olduğunu hatırlatan Rai, "BDP'li siyasilerin tutuklanması her iki tarafta şüpheleri yatıştırmıyor. Barış, sadece hükümet ile karşı taraflar arasında olmaz. Toplumların bir araya gelmesiyle olur. Bu da problemin kökten çözümüne getirir." ifadelerini kullandı.
'TOPLANTI, ÇÖZÜMDE SİLAHIN YÖNTEM DIŞINA İTİLDİĞİNİ GÖSTERİYOR'
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilcisi Avukat Sezgin Tanrıkulu da toplantının, silahlı hareketin bir tarafı olan Demokratik Toplum Kongresi tarafından yapıldığını hatırlatarak şöyle konuştu: "Bu toplantıyla Kürt silahlı hareketinin silahlı yöntemi terk ettiğinin bir taktiğidir. Kürt meselesinin çatışma dışında bir yöntemle sonlandırılmasının hedef haline getirildiği gösteriliyor. Kürt meselesindeki algıyı terör algısından çıkarmamız lazım. Kürt meselesi bir özgürlük ve barış hareketidir."
Oturumun Başkanı Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı ise Kürt sorununda çözümün dört aktörü olduğunu söyledi. Ersanlı, aktörleri 'Hükümet, AB, Kürt siyasi hareketi ve bunun dışındaki sivil toplum örgütleri' şeklinde sıraladı.
