HÜRRİYET
Oktay Ekşi:
Al Capone'dan söz etmişken değinelim:
Bu haydut acımasız bir insandı. Polis, işlettiği cinayetler, yaptığı içki kaçakçılığı, kurduğu fuhuş imparatorluğu, yönettiği kaçakçılık çetesi dahil hiçbir nedenle kendisini suçlayamıyordu çünkü kanıtlar onu mahkûm etmeye yetmiyordu. Yaptığı legal işlerin bile vergisini vermiyordu. O yüzden Al Capone'un üzerine “vergi kaçakçılığı” suçlamasıyla gidildi. Yargılandı ve 11 yıl hapse mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan birkaç sene sonra öldü.
Yöresine, yurduna ve ülkesinin kültürüne hizmeti iş yaşamının öncelikli borcu sayan, pek çok okul yaptıran, yasalara saygıyı temel ilke sayan bir insanla Al Capone'u aynı kefeye koyan kafaya siz ne dersiniz?
Tufan Türenç:
Telefondaki ses, soluk soluğaydı.
Selam kelam faslını atlayarak şaşkınlık içinde sordu:
- Başbakan'ın Wall Street Journal'e dedikleri doğru mu?
- Evet maalesef doğru?
- Nasıl olur? Bir başbakan dünyanın en ciddi gazetelerinden birine nasıl böyle bir demeç verir.
- Tayyip Bey verir.
- Allah allah... İnanılmaz... Dehşet verici bir olay...
Şaşkınlığı bu kez endişeye dönüştü.
Yine selamı kelamı unutarak telefonu kapatıverdi.
Bu konuşmayı yaptığımız kişi yıllardan beri tanıdığım saygın eski bir politikacıydı.
Politikaya öğrencilik yıllarında bulaşmış, yıllarca TBMM'de milletvekilliği yapmış, çeşitli bakanlıklarda bulunmuş bir insandı.
Sesinden, ülke yönetimindeki deneyimleri ışığında Türkiye için büyük bir endişeye, hatta paniğe kapıldığı anlaşılıyordu.Ahmet Hakan:
Başbakan Tayyip Erdoğan, bir yabancı gazeteye verdiği röportajda Aydın Doğan'ı ünlü gangster Al Capone'a benzetmiş...
“En azılı Aydın Doğan karşıtları”nın bile vicdanen kabullenemeyeceği, Aydın Doğan'a vurmayı milli spor haline getirmiş yandaş yazarların bile yapmaktan imtina edeceği türden bir benzetmeyi, “koskoca Başbakan”ın yapmış olması ne büyük talihsizlik...
Aydın Doğan ile Al Capone arasında bir ilişki kurmak, Başbakan Erdoğan'ın da sıklıkla kullandığı bir sözcükle ifade edecek olursak, “çirkin”dir...
Hem de çok çirkin...MİLLİYET
Taha Akyol:
Ama bugün vicdanen 'Al Capone' olayını yazmam gerektiğini düşündüm.
Başbakan Erdoğan, Wall Street'e verdiği demeçte Doğan Grubu'na kesilen astronomik vergi cezasını savunmuş, Amerikalı gangster Al Capone'un da vergi suçundan hapislerde öldüğünü hatırlatmış!
Ben bu cezanın siyasi bir operasyon olduğuna inanıyorum. Ama elbette Başbakan ve Maliye Bakanı gibi resmi yetkililer bu cezanın “rutin vergi incelemesi” sonucu olarak kesildiğini söyleyeceklerdir.
Görevleri gereği bunu savunmaları tabiidir!
Yanlış olan, Başbakan'ın kendi ülkesinin vatandaşı bir vergi mükellefini, hiçbir mahkeme kararı da olmadan, Amerikalı gangster Al Capone'a benzetmesidir!
Hasan Cemal:
Ancak, son vergi cezası konusunda Başbakan Erdoğan'ı eleştirdim.
Bugün de eleştiriyorum.
Bu ceza hiç bir platformda savunulamaz. Demokrasi, hukuk, basın özgürlüğü dediğiniz her yerde, böylesine astronomik bir ceza her seferinde önünüze getirilir.
Nitekim getiriliyor da...
Ve Erdoğan frene de basmıyor!
The Wall Street Journal'e yaptığı açıklamalardaki Al Capone benzetmesi büyük bir talihsizliktir.
Haksızlıktır.
Ne insafla bağdaşır, ne de hukukla. Olmadı Sayın Başbakan, yakışmadı. 'Demokrasi kültürü' dersinden bir kırık not daha aldınız.
Dileriz, yakın zamanda düzeltirsiniz.
Fikret Bila:
Aydın Doğan'ın makam odasının yanında bir toplantı salonu vardır. Bu salonun dört duvarı Aydın Doğan'a verilen vergi şampiyonluğu belgeleriyle, cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar tarafından verilen takdir ve teşekkür belgeleriyle doludur. Zaman zaman Aydın Bey'le sergi gezer gibi bu odayı gezeriz. Belgelere tarih sırasıyla baktıkça Türk ekonomisinin kısa bir özetini de yapar Aydın Bey. Türk ekonomisinin sıkıntılı yıllarını, atağa geçtiği dönemleri heyecanlanarak, yaşayarak anlatır.
Aydın Doğan'a vergi şampiyonluğu nedeniyle verilmiş, o duvarlarda asılı onur belgeleri arasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyanlar da var, eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın imzasını taşıyanlar da...
Ece Temelkuran:
Kimisi ellerini ovuşturarak, kimisi endişeyle ama hemen herkes susarak bizim başımızdan geçenleri izliyor. Korkarım hiçbiri bir gün başlarına Kibar'ın başına gelenlerin geleceğini bilmiyor.
Başbakan şunu bilmeli. Bugün 'Al Capone'un adamı' diye dolaylı olarak adlandırdığı bu insanlar çocuğunun kitap-defter parasını denkleştiremezken bu vergi borçlarını düşünüp, Başbakan'ın Wall Street Journal'a ne dediğini yorumluyor. Hukuku uygulamak değil, bir tür 'yok etme operasyonu' yapmak niyetini açıkça belli ettiği için Başbakan, bütün bu insanların işte, Al Capone'un zalim adamlarının yani... Nasıl diyeyim? En iyisi Başbakan'ın jargonuyla söyleyeyim:
Tayyip Bey Kibar'ın ümüğüne basıyor. Bu mudur? Bu işin öteki tarafı yok mudur?
VATAN
Hikmet Bilâ:
Yanlış da olsa, bir iktidar işine gelmiyor diye bir yayın grubunu karşısına alabilir. Onu sıkıştırmaya, baskı altına almaya karar vermiş olabilir. “Ya benden yana olacaksın ya yok olacaksın” diye harekete geçmiş de olabilir. Tarihte böyle davranan iktidarlara örnek çoktur. Türkiye'de de vardır...
Ama hiçbir amaç, böyle bir benzetmeyi haklı kılmaz.
Böyle bir benzetme, benzetmeyi yapana haklılık kazandırmaz.
Doğan Grubu'ndan yapılan açıklamada, Başbakan'ın, Aydın Doğan ile Al Capone arasında benzerlik kuran sözleri için “kastı aşan bir beyan olduğuna inanmak istiyoruz” denildi.
Biz de inanmak istiyoruz. Eminiz, milyonlarca kişi de inanmak istiyor. İnsanların vicdanında derin bir yara açtığına kuşku olmayan böyle bir benzetmenin sadece Doğan Grubu'nu ve Doğan Ailesi'ni değil, insaf ve vicdan sahibi herkesi rencide ettiğine de kuşku yoktur.
Ruhat Mengi:
Yazıma danışmanlarla başladım, çünkü bence Başbakan'a yakın geçmişi hatırlatacak bir danışman mutlaka gerekiyor. Örneğin kendisini kedi olarak çizen karikatüristi bile dava ettiğini, sözle veya pankartla protesto yapan gençlerin yaka paça sürüklenerek gözaltına alındığını hatırlatıp bu durumda saygın insanları dünyanın en ünlü gangsterine benzetmesinin çok daha ağır bir suç oluşturacağını söylemeleri gerekiyor.
Dün doktora tezini “Kara para aklama suçu” üzerine yazmış bir akademisyenle konuştum. “Başbakan'ın önce benzetme yaptığı kişiler hakkında bilgi edinmesi gerekir” dedikten sonra Al Capone'un suçtan elde ettiği gelirleri “kara para aklama” sistemiyle akladığını, bunları kanıtlayamadıkları için onu “vergi kaçırma” suçuyla 11 yıl hapse mahkum ettiklerini anlattı. Bu durumda böyle bir benzetmenin kesinlikle ağır hakaret niteliği taşıdığını belirtti.