Mikdat Aşireti'nin Sözcüsü Mahir Mikdat, AKŞAM'a konuştu: "Oğlumuz Hassan'ı öldürürlerse, herkesi öldüreceğiz. Türk İşadamını kaçırdığımızdan beri oyunun kuralları değişti. Suriye, kaçırma olaylarına son verdi. Neden? Çünkü, Türkiye Özgür Suriye Ordusu'na baskı yapıyor. Biz bir hafta içinde herkes eve dönsün istiyoruz!"
Satır arası...
Aydın Tufan Tekin'le yaptığım söyleşi daha yayınlanmadan ailesi ve iş çevresinden telefonlar almaya başladım. 'Sizce bırakacaklar mı?' hemen herkesin ortak sorusu. Beni buraya getiren ve iki gündür Beyrut'ta yanıtını aradığım soru tam da bu aslında. Tekin'i kaçıran aşiretin sözcüsü Mahir Mikdat (Maher El Mokdad)'a aynı soruyu birkaç kere üst üste sordum. Bana 'Bir hafta içinde herkesin evine gideceğine inanıyorum' yanıtını verdi. 'Neden bir haftalık zaman biçiyor?' sorusuna net bir yanıt alamadım. Bu sözün bir anlamı var mı, yoksa sadece Türkiye üzerinde baskı oluşturmak için mi böyle diyor, onu da bilemiyorum. Bu noktada sadece aktarıcıyım ve temennim bu durumun bir hafta bile sürmemesi.
Şenay YILDIZ/ AKŞAM
Aydın Tufan Tekin'i kaçıran Mikdat Aşireti'nin Sözcüsü Mahir Mikdat'la sohbet ortamında geçen konuşmaların ardından teybi açıp, merak ettiğim sorularımı yöneltiyorum. Dikkatli ve nazik bir şekilde yanıt veriyor.
- Neden bir Türk vatandaşını kaçırdınız?
Bizim Lübnan'da hükümetimiz yok. İnsan hayatı buradaki hükümetin umurunda değil. Oğlumuz Hassan kaçırıldıktan sonra üç gün boyunca hükümetten yardım istedik, kimse yardım etmedi. Sonra bir basın açıklaması yaptık. 'Dış politikalarından dolayı Türk vatandaşları ve Özgür Suriye Ordusu hedefimiz' dedik. Bunu ilk baştan net olarak söyledik. İnanıyoruz ki Türkiye Özgür Suriye Ordusu'na sınırlarını açıyor, para ve silah yardımı yapıyor.
- Türkiye hükümeti silah yardımı yaptığını reddediyor...
Yapmayın, dürüst olun lütfen...Gazetecisiniz! Sınıra giderseniz, ne olduğunu görürsünüz. Suriye ordusu için eğitim kamplarınız var ülkenin güneyinde. Özgür Suriye Ordusu'nu kimin kontrol ettiğini biliyoruz: Türkiye.
- Özgür Suriye Ordusu'nun kaçırdığından nasıl bu kadar eminsiniz?
Biliyoruz, kaynaklarımız var.
- Diyelim ki Hassan Miktad'ı gerçekten Özgür Suriye Ordusu kaçırdı. Siz Türkiye'nin Özgür Suriye Ordusu'na istediğini yaptıracak güçte olduğunu düşünüyorsunuz. Ya değilse?
Bu konuda tereddüdümüz yok. Bir örnek vereyim. Biz Türk işadamını kaçırana dek kimse 11 Lübnanlı hacının kaçırılmasıyla ilgilenmedi. Biz bu Türk kimdir diye umursamadık. Tek önemi Türk olması. Biz bu kişiyi kaçırınca Türkiye Büyükelçisi tatilini kesip, geri döndü, herkesle görüşmeye başladı. Önceden telefonlara çıkmıyordu.
- Özgür Suriye Ordusu neden Mikdat Aşireti üyelerinden birini (Hassan Mikdat) kaçırdı sizce?
Kişisel görüşüm bunu fidye için yaptılar. Bir başka soru da şu: İran üzerinden gelen hacıları Türkiye'den çıkışta niye kaçırdılar? Çünkü onlar Şii. Biz Türk işadamını kaçırınca Suriye başka rehineler almayı bıraktı. Çünkü Türkiye hükümeti Özgür Suriye Ordusu'na net mesaj veriyor. Şu anda oyunun kuralları değişti. Gördüğüm bu. Neden herkes durdu? Çünkü Türk işadamını kaçırdık.
- Sizin bu yaptığınız biraz eski tarz ve adaletsiz bir şey değil mi? Kaçırdığınız kişinin olanlarla ilgisi yok!
Hadi ama! Siz bana kaçırılan 11 hacının Türk dış politikasına nasıl bir katkısı olacağını söyleyebilir misiniz?
- Ben bunlarla ilgilenmiyorum şu an. Kaçırdığınız kişinin bu olanlarla hiçbir ilgisi yok, masum bir sivil o...
Biliyorum. Onun hükümeti bu durumdan sorumlu. Hükümetini dava etmeli, beni veya Mikdat Ailesi'ni değil. 11 hacının Türkiye topraklarında tutulduklarını gösteren bir sürü delil var. (Şenay Yıldız'ın notu: Türk Dışişleri, bu iddiayı defalarca yalanladı.)
- Hassan Mikdat sizin neyiniz?
Babası benim kuzenim ama biz hepimiz onu 'oğlumuz' diye tanımlıyoruz.
- Hassan bırakılınca Aydın Tufan'ı da bırakacaksınız değil mi?
Evet. Ama Hassan'ı öldürürlerse, herkesi de öldüreceğiz.
- Ve bu masum birisi için adil diye düşünüyorsunuz, öyle mi?
Hayat böyle... Biliyoruz ki Hassan da masum. Siyasetle ilgisi yok. Onun Hizbullah olduğunu söylüyorlar ama değil. Herkes bilir ki bizim Hizbullah'la iyi ilişkilerimiz yok. Kameralar önüne çıkarıldığında dövülmüştü. Ailesinin de Hizbullah'la hiçbir ilgisi yok. Bu ülkede herkesin evinde silah var. Bunlar olunca aile, Suriyelileri ve Türkleri kaçırma kararı aldı. Bugüne kadar sadece bir Türk'ü kaçırdık. Bir gün Beyrut şehir merkezinden havalimanına giden içi Türklerle dolu turist kafilesini takip ettik. İstesek kaçırırdık ama istemedik.
- Ne zaman oldu bu?
Bir hafta önce.
- Eğer kaçırma derdiniz yoktuysa neden takip ettiniz?
Türkiye'ye mesaj gönderdik. 'İstersek daha fazla Türk'ü kaçırabiliriz ama yapmıyoruz' diye. Bu hem Lübnan hem Türkiye hükümetlerine mesajdır.
- Aydın Tufan Tekin günlerdir elinizde. Bundan sonra ne olacak?
Bekliyoruz. Dışişleri ve İçişleri Bakanlığı'yla konuşuyoruz. Bize 'Müzakere yapılmasına müsaade edin' diyorlar. Herkes için mutlu son istiyoruz. Türk işadamı yüzünden Lübnan hükümeti bir komite kurdu. Her gün olayı Türkiye hükümetiyle takip ediyor. İnanıyoruz ki, bu Türk işadamı nedeniyle olaya çözüm bulmaya çalışıyorlar.
- Bana gerçekçi bir süre vermenizi istesem, beklentiniz ne?
Bir hafta içinde herkesin dışarıda olacağına inanıyorum.
- Neden bir hafta?
Öyle düşünüyorum.
Aşiretin yüzü Mahir Mikdat'la buluşma
Dün okuduğunuz Aydın Tufan Tekin söyleşisi öncesinde Mikdat Aşireti Sözcüsü Mahir Mikdat'la buluşmak üzere kendisinin işlettiği Al Noura Kafe'ye gittim. Mahir Mikdat, ağaçların içindeki bir masanın yanında, seccade üstünde namazını kılıyordu. Ses çıkarmadan, masaya oturup beklemeye başladım. Namazını bitirince çok düzgün bir İngilizce ile kendisini tanıtıp, elimi sıktı.
Kendisi Mikdat Aşireti'nin 12 kişilik lider kadrosunun üyesi. Geçmişte Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nde body guard ekibinin başı olarak görev yaptığını öğreniyorum. Bu, ABD aksanlı İngilizcesi'nin kaynağını açıklıyor. Bana uzattığı kartvizitte, Birleşik Arap Emirlikleri adresli Janusian şirketi için çalışan bir Senior Consultant olduğu yazıyor.
İŞADAMI TUFAN
Önce bana Aydın Tufan Tekin'in durumuyla ilgili bilgiler veriyor büyük bir özenle. 'Beni birkaç gün görmeyince Tekin'in morali düşüyor. Etrafında İngilizce konuşan çok kişi de yok. Ben ona kitap, gazete götürüyorum' diye anlatıyor. Ama dün okuduğunuz söyleşide Tekin'in kendisiyle sürekli göz kontağı kurarak söylediklerini tarttığı hissine kapıldığım için söyleşi öncesinde dinlediğim bu hikayelerin ne kadar gerçeği yansıttığından, ne kadarının abartılı olduğundan artık hiç emin değilim. Bir de mükemmel İngilizcesi'ne rağmen Tekin'in işadamı olmadığını, kurumsal bir şirkette maaşlı bir personel olduğunu anlamamış olduğunu fark ettim. Aşağıdaki söyleşi boyunca işadamı diye bahsettiği kişi bir Arçelik çalışanı.
SADECE EVLENMEK İÇİN...
Sonra korkmamamı, burada misafir olduğumu ve bana bir şey yapılmayacağını vurguluyor. Hatta 'Sizi kaçırsak, ancak evlenmek istediğimiz için kaçırırız!' diye espri bile yapıyor. Alyansımı gösteriyorum biraz tedirgin gülümseyerek...'Tamam, o zaman, güvendesiniz!' diyor kahkahayla. O an güldüm bu cümleye ama yaptığı her 'Korkmayın' telkininin aslında beni daha fazla tedirgin ettiğini bu satırları yazarken daha iyi anlıyorum.
Kendilerinin de insan olduğunu, bir aileleri bulunduğunu ve böyle bir durumu hiç tercih etmeyeceklerini anlatıyor. Tüm bunlar bir çeşit 'günah çıkarma' hissiyatı veriyor bana. Sonra ne kadar medeni insanlar olduğu faslında hızını alamayıp, aşiretin 'adam kaçırma' gibi askeri tasarruflarından kendisini ayırmaya çalışınca sözünü kesiyorum. 'Bana 12 liderden biri olduğunuzu söylediniz. Bu durumda Aydın Tufan Tekin'in kaçırılmasından sizi bağımsız düşünemem' diye itiraz ediyorum. Bu dediklerimden hoşlanmasa da sesini çıkarmıyor.
Siyasetle ilgisi yok
- Mikdat Aşireti'nin mezhebi nedir?
Bizde üç kol var. Müslüman, Sünni ve Şiiler'den oluşuyoruz ve bundan gurur duyuyoruz.
- Aşiret olarak Esad yanlısı mısınız peki? Bu nedenle aile üyelerinizden birini kaçırmış olabilirler mi?
Hayır, hayır. Biz bunlarla ilgilenmiyoruz. Suriye'deki rejimle ilgili bir derdimiz yok. Biz sadece oğlumuzun hayatıyla ilgiliyiz.
- Bunun siyasetle hiç ilgisi yok yani?
Hayır, yok. Bence bu olanlardan sonra Türk hükümetinin iki kez düşünmesi gerek. İzlediği dış politikadan dolayı ABD'den ne kadar nefret edildiğini görüyorsunuz. Türkiye de ABD ile aynı doğrultuda gidiyor ve bu çok kötü.
Kaçırılan hacılar neden önemli?
Aydın Tufan Tekin, Hassan Mikdat'ın Suriye'de kaçırılması nedeniyle kaçırılmış olsa da, söyleşi sırasında Mahir Mikdat sürekli sözü Lübnanlı hacılar meselesine getirdi. Bu nedenle olayın ne olduğunu hatırlatmakta yarar var. Mayıs ayında hac ziyareti için İran'dan dönen Lübnanlı Şii hacılar Türkiye sınırına yakın bir mevkide ama Suriye topraklarında kaçırıldılar. Lübnan hükümeti o günden beri hacıların serbest bırakılması için uğraşıyor. Türkiye'den de destek istendi. Henüz hacıların ülkelerine dönüşü sağlanamadı ama görüşmeler sürüyor. Mahir Mikdat söyleşi sırasında bu olaydan da Türkiye'yi sorumlu tuttu. Dışişleri Bakanlığı bu konuda defalarca açıklama yapmış olsa da...
Lübnan'da kahraman olacak
- Aydın Tufan'ı kaçırmaya nasıl karar verdiniz?
Tamamen tesadüf. Sadece Türk olduğunu biliyorduk. Yoldan çevirdiler, olayın tam nasıl geliştiğini ben bilmiyorum. Ama şunu biliyorum ki eğer serbest bırakılıp evine dönerse burada bir kahraman olacak.
- Neden?
Çünkü onun sayesinde hem Hassan hem de diğer 11 hacı eve dönecek.
- Eğer onu yakında bırakmak istemeseydiniz beni burada kabul etmezdiniz ve Tekin'in bana konuşmasına izin vermezdiniz diye düşünüyorum...
Bir ailesi var ve ondan haber almak istediklerini biliyoruz. Bizse Hassan'dan hiç haber almıyoruz. Ekranda onu dövülmüş gördük, hayatta mı bunu bile bilmiyoruz. Bunları da Türkiye hükümetinin destekledikleri yapıyor. Siz Aydın Tufan'ın iyi olduğunu göreceksiniz. Sakın bana Suriye'de olanlarla Türkiye hükümetinin bir ilgisi olmadığını söylemeyin. Suriye'de olanlar Türk hükümetinin sorumluluğunda. Biz Hasan'ın kaçırılmasından da Türk hükümetini sorumlu tutuyoruz.