18 Aralık 2025
Altın 5953.013
BIST 11286.81
Dolar 42.7158
Euro 50.2501
Sterlin 57.0779
Ankara -5°C

Hatırlayın!

Hatırlayın!
Gazetehabertürk yazarı Umur Talu, devrimciyi de ülkücüyü de kimlerin öldürdüğünü hatırlattı. İşte o yazı!!

TOPLUMLARIN her türlü "uyarıcı"ya ihtiyacı olabilir.
Bazen merkezden, bazen uçlardan.
Sanatla, siyasetle, düşünceyle, eylemle.
Bazen bildik, bazen alışılmadık.
"Uyuşturucu"lara inat!
O yüzden, "kendimiz"e ters düşse de, "tartışmanın öteki tarafı" iyidir.
Tartışmaktan cayıp yok etmeye karar ver(il)mediği sürece!

* * *

Bahçeli de, sadece fikir ve tarih bakımından değil, basbayağı "demokratik oy" sayesinde önemli bir siyasi temsilci.
Fikrine ihtiyacınız olmadığında dahi, onun söylediğinin sizde uyandıracağı yeni düşüncelere ihtiyacınız olabilir.
Özellikle, durmadan hatırlattıkları üstüne.

* * *

"Milliyetçi" hareketler hep "hatırla(t)ma"da iddialıdır.
Duruma göre, ya gururdur bu...
Yahut "bir milletin maruz kaldığı felaket, ihanet, hakaret".
Hatırlatmalar, aynı bakış ve eylem tarzına zerre yakınlığınız olmadığında bile, toplumun en azından önemli bir bölümünün hafızası, algısı, hassasiyeti, hissiyatı olarak ciddidir.
Ciddiye almazsanız, ciddi olamazsınız!


* * *

O nedenle, "mehter cumhuriyetim" ile "kekeme demokrasim"in her iç veya dış "açılım" teşebbüsünde, aslında diğer tüm hareketler içinde de şubeleri bulunan "milliyetçi reaksiyon"un bir dizi hatırlatması hem doğal, hem de (bence) gereklidir!
"Ermenilerin katlettiği diplomatlar"ı hatırlatır size; hatırlatmaya zaten gerek yok, "binlerce şehit"i koyar önünüze.
Bu hakikatler tarihte ve toplumda var oldukça, hatırlayanı, en azından acılı aileleri, çocukları, yaraları, hatıraları taze oldukça, yok diyebilir misiniz?
Birey olarak belki hissetmediğiniz, belki atlattığınız bir acı, toplumun bir bölümünde yakıcı ise hâlâ, yok sayabilir misiniz?

* * *

Lakin, mesele ille "hatırlamak" ise...
Tarih, biraz yorgun, biraz vakur, döner başka hatıralar da sunar hepimize:
"Eğer unutulmayacaksa hiçbir şey...
Öyle ya, bunları da hiç unutmayalım!.." der.
Özellikle bir dönem, hem de "yabancı parmağı"nın, "gizli teşkilat tezgâhı"nın azdığı ve özellikle bir kesimin çok kullanıldığı günlerde, ülkede en az 5 bin (5 bin 388) kişi nasıl ve kimler tarafından öldürüldü?
Yakınlarınızdan çok kişi de öldürülmüştür, nasıl unutursunuz...
Abdi İpekçi'yi kim öldürdü?
Prof. Ümit Doğanay'ı kim öldürdü?
Savcı Doğan Öz'ü kim öldürdü?
Prof. Cavit Orhan Tütengil'i kim öldürdü?
Ankara'da bir evde 7 TİP'li genci kim öldürdü?
İstanbul Üniversitesi önünde 7 genci kim öldürdü?
Ümit Kaftancıoğlu'nu kim öldürdü?
Kemal Türkler'i kim öldürdü?
Çorum'da, Maraş'ta onca insanı kim katletti?
Taksim'de onca insanı?
Onların hepsi de "bu ülkenin evladı" değil miydi!
Tabii ki, Gün Sazak'ı da kim öldürdü...
Tabii ki, onca ülkücüyü, milliyetçiyi, "sağ görüşlü" insanı da kim öldürdü?
Sonradan, o dönemi yaşamış kimi ülkücünün dediği gibi olsa... "Bizi birbirimize vurdurdular..." Ama kim vurdurdu, kimler vurdu?

* * *

Bu cinayetler, katliamlar, vatana ve insana ihanetler için ne "Ermeni terörü" gerekli oldu, ne "PKK'lı teröristler".
İlle aidiyet üstünden anlatacaksak mesela, hani "üst kimlik"le, "Türkler binlerce Türk'ü katletti"!
Böyle kaba bir cümle tuhaf geliyor, değil mi?
Rahatsız ediyor, kızdırıyor, öfkelendiriyor.
Ama "hakikat", siz onu nasıl giydirirseniz giydirin, bir cümlede çıplak kalabiliyor.
Eğer hatırlamak kaderse...
Binlerce Türk, binlerce Türk'ü neden, nasıl öldürdü?
Binlerce tetikçiyi, bombacıyı, katili, katliam failini kim harekete geçirdi, kim yönlendirdi, kimler yönetti?
Binlerce fail ve katil, adaletten nasıl kaçtı, nasıl kaçırıldı, nasıl affedildi?
Binlerce cinayetin unutulması nasıl mümkün oldu, onca cinayet azmettiricisi nasıl normal hayata karıştı, itibarları nasıl ayakta kaldı?

* * *

Toplumların hatırlamaya ihtiyacı var...
Ama yaşadıklarını, kâbuslarını, korkularını, nefretlerini aşmaya da.
Yoksa, kin ve nefret cehennemlerinin ateşi hiç sönmez, alevleri her yeni kuşağın hayatından eksik olmazdı.
Tabii ki siyaset ve hukukla tarihi "unutmamak ve gerektiğinde hesap sormak" da var...
Ama bir yandan da, önündeki tarihe yeni manalar, yeni yolculuklar, huzur ve barış katmak da.
Öyle olur ki...
Tarihin yakasına yapışıp kalırsanız öylece...
Bakmışsınız, tarih de sizin yakanıza yapışıvermiş!
(Gazete Habertürk)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir