Mahkeme heyeti, sanıkların cezaevine gönderilmesine karar verdiğinde, kimsenin tahliye edileceğine ilişkin beklentisi yoktu. Cezaevinin iki bölmeli ring aracının ön bölmesinde Soner Yalçın, Sait Çakır, Coşkun Musluk, Barış Terkoğlu, diğer bölmede Nedim Şener, Ahmet Şık, Hanefi Avcı, Barış Pehlivan bulunuyordu. Araç cezaevine yaklaştığında üzerleri kilitli olan kapı aralandı, Jandarma eri “Gözünüz aydın Sait Çakır ve Coşkun Musluk’a tahliye verildi” dedi. Aynı anda arkadaki kapıda ise başka bir er Nedim ve Ahmet Şık’a tahliyeyi müjdeliyordu. Sevinç ve burukluk da orada başladı…
ODTÜ Araştırma Görevlisi Coşkun Musluk gibi Sait Çakır da Odatv sitesinde yazıyordu. Çakır aynı zamanda Prof.Dr. Yalçın Küçük’ün kitaplarını yayına hazırlıyordu. Aynı soruşturma kapsamında 3 Mart 2011’de tutuklandılar. Coşkun ve Sait 10 gün öncesine kadar cezaevinde aynı odayı paylaşıyorlardı. Ayrı düştükleri son 10 günü ise Coşkun , Mustafa Balbay’la, Sait ise Tuncay Özkan’la paylaştı.
“Niçin girdim, niçin çıktım anlamadım”
Tahliyeden sonra dün Coşkun Musluk ve Sait Çakır Taksim’de buluştu. Kahvaltı yaptılar. Cezaevinde ayrı kaldıkları son 10 günü konuştular. Ben de sohbetlerine telefonla katıldım.
Önce Sait Çakır’la konuşuyorum. Tahliye edilişini “sürpriz” diye niteliyor ardından, “Bu davaya ve cezaevine neden girdiğimi, dosyaya yeni giren bir şey olmamasına rağmen 376 gün sonra neden tahliye edildiğimi bilmiyorum.Güzel de oldu. Umarım, bu büyük tahliyeler için bir başlangıç olur” diyor.
2 Mart Cuma günü odamıza gelen görevliler, “Sait Çakır’ı, Tuncay Özkan’ın odasına, Coşkun Musluk’u Mustafa Balbay’ın odasına vereceğiz” dediler. Amaç, tecridi hafifletmekti. Onların da onaylarını aldılar.
“Tuncay Bey, gece- gündüz konuştu”
Tuncay Özkan da, Mustafa Balbay’da tam 369 gün hücrede tek başına tutulmuşlardı. Sait, Tuncay’ın konuşmayı ne kadar özlediğini, “Belki üç gün, üç gece Tuncay Bey konuştu. Yalnız kalmanın ne demek olduğunu, ancak yalnız kalanlar bilir. Tuncay Bey de, ikinci adama susamıştı” sözleriyle anlatıyor.
Tuncay, kızı Nazlıcan’dan, okuldan atılışından, ona “mektupla babalık yapmak zorunda kalması”ndan da söz ediyordu. 3,5 saat süren sporunu hiç ihmal etmiyordu. Hep neşeli olmaya çalışıyordu. Tuncay’ın şu günlerde yayınlanacak bir şiir kitabı var. “Ergenekon Günlerinde Aşk” adını taşıyor. Tuncay, şiirlerini okuyor, ardından “Anne Hiç Canım Acımadı” adını verdiği dava sürecindeki ilginçlikleri içeren çıkacak kitabından örnekler anlatıyordu.
“Kahveyi içerken o gülüyor, ben ağlıyordum”
Tahliyesine, Tuncay da çok sevinmişti. “Hadi bir kahve içelim de ondan sonra gidersin” dedi. Sait, Tuncay’ı orada yalnız bırakacağı için hüzünleniyor, kahvesini içerken ağlıyor, Tuncay ise gülüyordu. Sait, “Çok dramatize etmek istemiyorum ama Tuncay beyi tecritte bırakırken yüreğim burkuldu” diyor ve 376 günlük tutukluluğunu şöyle değerlendiriyor:.
“Tutuklandığım da sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Yalçın Küçük, bize hep moral oldu. Cezaevindeki 376 gün, benim için eksi değil, artı bir yıl, müthiş bir deneyimdir. Çok kitap okudum, genel kültürüm arttı. O yüzden cezaevi günlerimi kazanım olarak görüyorum. Yaşım 24 ve önümde koca bir hayat var. Bunu çok kolay telafi ederim. Şimdi yüksek lisansıma devam edeceğim.”
“Cezaevine girmekten korkmayın
27 yaşındaki Coşkun Musluk, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümündeki görevine dönecek. Coşkun, “Yazacağım. Kalemimi kırmadım, kırmayacağım. Aydınlara, meslek sahiplerine şunu söylüyorum: cezaevine girmekten korkup konuşmaktan, yazmaktan, işinizi yapmaktan çekinmeyin, geri durmayın. Yoksa, karanlık daha boğucu hale gelir. Cezaevine girdiğimde de, şimdi de bu olayın arkasında Gülen cemaatinin olduğunu düşünüyorum” diyor.
Beklentisi yokken, tahliye haberini aldı. Hücresine geldiğinde, Balbay kapı önünde onu bekliyordu. “Vayy koçum” deyip sarıldı. Balbay’la 10 gün aynı odayı paylaşmışlardı. Coşkun Musluk, hücre arkadaşı “Sevgili vekili” Balbay’ı şöyle anlatıyor:
“Odasına gitmemle tecrit durumu bitmemişti ama en azından hafiflemiş, yalnızlığına ortak olmuştum. 369 gün tek başına kaldığı için hep konuşmak istiyordu. ‘Daha sonra da konuşma fırsatı buluruz ama’ deyip konudan konuya atlıyordu. Kendisi çok iradeli birisi. Her gün koşuyor, yoga yapıyor, yazılarını yazıyordu. CHP’deki gelişmeleri yakından izliyordu. O milletvekili, ben de onun danışmanı gibiydim ”. Tecrit hücreye atılmakla başlamıyor. Terör sanıkları 3’er kişilik koğuşlara veriliyor. Tecrit herkes için var.”
Tahliye olan seviniyor, ama bir tarafı hep içerde kalıyor. Coşkun’un kalbi de Balbay’lı hücrede kaldı. Sait’le birlikte Taksim Atatürk anıtı önünde fotoğrafı da onların “özgürlük hatırası”ydı…
------------