Koray Aydın Bey’e babasıyla konuşmak istediğimi söyledim. “Biz babamı çağırmayalım, yanına gidelim” dedi. Babası Ankara’daymış. Önce telefon etti, bizim geleceğimizi söyledi. Akşam biraz geç vakit gittik. Yakından tanıyanların “Halil Amca” dedikleri Koray Aydın’ın babası Halil İbrahim Aydın, bizi bekliyordu. Annesi Sebahat Hanım da evdeydi.
Halil İbrahim Aydın, yaşına göre dinç. Ak saçlı... Ailede aklaşma belli yaştan sonra belirginleşiyor. Koray Aydın’la belki 10 yıl önce yaptığım bir röportajda (Kurultay gazetesinde yayınlandı.) saçı o kadar ak değildi.
Halil İbrahim Aydın’ın iki ayrı yaşı varmış. “Nasıl?” diyeceksiniz. Bir ana yaşı, bir resmî yaşı... Çoklukla resmî yaşını söylüyor. Biz sohbeti koyulaştırınca, asıl yaşını da söylüyor. Babası Hail İbrahim Aydın’ı askerî okula göndermek istemiş ve iki sene yaşını büyütmüş. Nüfus cüzdanında 1926 yazıyor. Doğum tarihi tam olarak 1 Mayıs 1928.
Ayrıntıya girişim yalnız şimdi MHP Genel Başkanlığa en yakın isim Koray Aydın’ın babası olduğu için değil; aynı zamanda “Tarihî kişilik” Alparslan Türkeş’e ve “Milliyetçi Hareket”e dair, yeni bilgileri Halil İbrahim Aydın’dan alışımdan dolayıdır. Siz de, aşağıda okuduğunuzda hayretler içinde kalacaksınız. Hemen hiç bilinmeyen bilgiler.
Halil İbrahim Aydın 84 yaşında... Bakımlı... Hanımı da öyle... Kendilerini bırakmamışlar. Halil İbrahim Bey ve Sebahat Hanım uyumlu bir çift. Konuşmamızda Halil İbrahim Aydın Bey’i Sebahat Hanım tamamlıyor. Daha doğrusu Halil İbrahim Aydın’ın dilinden Sebahat Hanım anlıyor. Biraz ağır işittiğinden onun nasıl anlatacağını hanımı biliyor!
Bir tarafta ben, bir tarafta Koray Aydın’ın basın danışmanı Harun Arslan not alıyoruz. Anlattıklarının hiçbirini kaçırmak istemiyoruz. Bu notları yazarken Harun Arslan’ı zaman zaman aradım ve onun notlarından teyit ettim. Çünkü bu notlar tarihe geçecek..
***
Halil İbrahim Aydın, Trabzon’un Yomra kazasının Özdil köyünde doğmuş. Çevrenin tanınmış bir ailesinden geliyor. Aile adı Monçoloğulları. Ailede çok kişi dinî tahsil görmüş. Üç kardeşi de hâfız. Adnan Bıyıkoğlu’nun 2006’da yayınladığı “Özdil ve Yöresinde Işık Saçanlar-Hocalarımız” kitabında “Aydın” soyadında yedi ulemanın hayat hikâyesi de yer alıyor. Özdil köyü, Uz deresindeki 10’u geçkin köyden biri. Uz, yani Oğuz deresi. Dereye ilk yerleşim Selçuklular zamanı. Halil İbrahim Aydın, Trabzon’da Ticaret lisesinde ve İstanbul’da Sultanahmet’te Yüksek Ticaret Mektebi’nde okumuş. Bu mektebin adı sonra değiştirildi, İstanbul İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi oldu. Yandıktan sonra tamir edildi ve Marmara Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanıldı.
Halil İbrahim Aydın, İş Bankası’nda işe başlıyor ve bu bankada uzun yıllar müdürlük ediyor. Sebahat Hanım da Trabzon Lisesini bitirmiş; bankadan emekli.
Koray Aydın: "Ülkücü kültürü aile içinde aldım"
Aile içinde MHP kültürünü aldım. Bizim eve Bizim Anadolu ve Devlet gazetesi girerdi. Ben onları okuyarak yetiştim. Sürekli Bizim Anadolu ve Devlet gazetesi okuyanın hayatının biçimlenmesi nasıl olursa bende de biçimlenme öyle oldu.
MHP genel başkan adayı Koray Aydın, 1978’de fakültesini bitirip makine mühendisi oluyor. İş hayatına atılıyor. Ülkücü Hareket’le nasıl tanışmıştı? 12 Eylül 1980 Darbesi dağınıklığında bir arayışa girmiş miydi?
“-12 Eylül sonrasında birtakım oluşumlarda başka arkadaşlar bulundular. Sizde ise böyle yan yollar oldu mu?”
“-Ben, aileden gelen CKMP içinde hem 80 öncesi, hem sonrası, Muhafazakâr Parti’nin kuruluşundan beri bir gün bile MHP dışında bir havayı teneffüs etmedim. 80 öncesinin tamamında ve 80 sonrasında maddî-manevî görev almış bir siyaset emekçisiyim.”
“-Milliyetçi Hareket’te başlangıcınız kaç yılına dayanır?”
“-Aile içinde MHP kültürünü aldım. Bizim eve Bizim Anadolu gazetesi ve Devlet gazetesi girerdi. Ben onları okuyarak aile içinde MHP kültürünü aldım. Sürekli Bizim Anadolu okuyan, sürekli Devlet gazetesi okuyanın hayatının biçimlenmesi nasıl olursa bende de biçimlenme öyle oldu. Bizim evde sürekli spor ve siyaset konuşulurdu. Babam aynı zamanda spora da meraklıydı. Orta 2 öğrencisiydim. 1969 seçimleriydi galiba. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Milliyetçi Hareket Partisi adını yeni almıştı. Babam Bayburt’ta banka müdürüydü o zaman. Orda doğru dürüst parti teşkilâtı yoktu, babam ilgilenirdi. O zaman MHP adayı olmuştu Halit Koç. Babamın iyi dostuydu. Ben Bayburt’taki mitinglere katılıp flama tuttuğumu hatırlıyorum.”
KÜÇÜK YAŞTAN
BERİ ÜLKÜCÜYÜM
“-Ülkü Ocaklarına ilk ne zaman devam ettiniz?”
“-Babam Bayburt’tan Aksaray’a müdür olarak tayin edildi. Benim Ülkü Ocakları’na gitmem orta 3’te Aksaray’da başladı. Şükrü Koç diye abimiz vardı. Mali müşavirdi. Hâlâ hayattadır. İlk seminerleri o verdi. Ben de çok hareketliydim. Arkadaşlarımı toplar seminerlere katılırdım. 1970 -71 yıllarıdır.”
“-Kaç yılında üniversiteye başladınız?”
“-İstanbul Hukuk Fakültesini kazandım. Ön kayıtla girdim. Ve Trabzon yurduna yerleştim. Fındıkzade’deki Trabzon Yurdu Ülkücülerin elindeydi. Yurt doluydu. Önce beni almadılar. Sonra arkadaşlar benimle sohbet ettiler, yurt müdürüne gittiler. Arkadaş, iyi yetişmiş, alt yapısı müthiş dediler, beni aldılar. Yer yoktu. Bodrum katı açtılar, ranza attılar. Bodrum katta 40 kişinin içinde kaldık. Daha sonra üst katta boşalan odalara terfi ettik! Ben aslında çok mutluydum okuldan.
“-Babanız istemiyor muydu hukuk okumanızı?
“-Babam mühendis veya doktor olmamı istiyordu. Onun baskısıyla tekrar girdim imtihana. Hukuk fakültesinden ayrılıp Karadeniz Teknik Üniversitesinin makine bölümüne devam ettim.”
GEÇLİK KOLLARI
BAŞKANI İDİM
“-12 Eylül öncesi bir dönem. Çok hareketin olduğu bir dönem. Ülkücü Hareket’in içindesiniz. Burada görevleriniz oldu mu?
“-Karadeniz Teknik Üniversitesine gidince ilk günden, kayıt olduğum günden itibaren kendimi işin içinde buldum. 1972 - 73 hukuk, 1973 - 74 makine bölümüne kayıt oldum. Kayıt yerinde adının sonra Muhittin Vedin olduğunu öğrendiğim bir arkadaş, Ankaralıydı, orada tanıştık. Ben de ilk gelenlere yardımcı olmaya başladım. Okulu göstermek, yurda yerleştirmek gibi. 1. sınıfın ilk gününden itibaren kendimi aktif faaliyetler içinde buldum. Ben esas olarak fikrî alt yapımı lise yıllarında tamamlamıştım. Ülkü Ocakları’nın bütün faaliyetlerinde bulundum. Bizim sınıf Karadeniz Teknik Üniversitesini yöneten bir sınıftı. Ülkü Ocakları başkanı Soner Özcan bizim sınıftaydı. Uzun süre başkanlık yaptı. Uzun yıllar da hapis yattı. Kanserden kaybettik onu. Allah rahmet eylesin. O Ülkü Ocakları başkanıyken ben de 1976-77 yılları MHP Gençlik Kolu başkanıydım. Bütün başkanlar bizim sınıftaydı. Komünistlerin en çok baskınına uğrayan, En çok dağıtmak için uğraşılan bizim sınıftı. Bizim sınıftan şehit olmadı. 1975-76 yönetim kurulu üyesiydim. Sonra başkan oldum. 3 Haziran 1977 seçimlerinde başkandım ve seçim komitesi içindeydim. Abartılı konuşulur, partide yattım diye. Hakikaten neredeyse günlerce partide yattım kalktım. Partiden en son ben çıkardım. Genel sekreterliğim döneminde de öyle oldu. Ben son partiden ben çıktım. Dışarıda bekleyen Anadolu’dan gelmiş, şehir içinden gelmiş son ülkücüyle görüşmeden kesinlikle makamımı terk etmezdim. Dolayısıyla gelen insanların dertlerini dinleyen en azından onlara güler yüz, iyi karşılama gösteren biriydim. İsteklerini de karşılamaya çalışırdım. Onun için benim makamım dolu dolu olurdu. Bakanlığım sırasında da öyle. Diğer bakanları yerinde bulamayanlar gelmişken Koray Bey’in bir çayını içelim, diye benim makamıma gelirlerdi. Bakanlığım, diğer bakanlıkların beş katı kalabalık olurdu. Danışmanlarımı iyi eğitmiştim. Herkesle tek tek ilgilenilirdi. Özellikle makamıma gelen eski il başkanı, eski MYK üyesi kişilere çok özel muamele yapılırdı. Ben onları onore ederdim. Onlara hak ettikleri şekilde güzel sözlerle hitap edip saygı gösterirdim. Benim oturduğum yerde onların da oturabileceğini, onların da bunları hak ettiğini ama Cenab-ı Allah’ın bana nasip ettiğini söylerdim ve çoğu parti büyüğümüzü dış kapıya kadar yolcu ederdim. Arabası yoksa kendisine araba tahsis eder gideceği yere kadar götürülmesini isterdim.