Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Sanat Merkezi ortaklığı ile İsveç Konsolosluğu'nun destekleriyle devam eden 'Uluslararası Kürt Sineması Konferansı, 'Bir Soru Olarak Kürt Sineması' başlığı altında yapılan oturumla devam etti.
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda yapılan oturuma yönetmenler, akademisyenler ve sinemaya ilgi duyanlar katıldı. Oturumun açılış konuşmasını yapan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, sözlerine, Kürtler için tarihi bir günün yaşandığını söyleyerek başladı.
Kürtlerin bugün yaşamış olduğu durumun çok büyük sıkıntılara neden olabilecek nitelikte olduğunu savunan Baydemir, "Binlerce yıldır Ortadoğu topraklarında çok ciddi sorunlar ve acılar yaşanmıştır. Ama bu coğrafya sıkıntılarını çözebilme gücüne sahiptir. İnanıyorum ki Kürtler şu an yaşadığı sıkıntıları tıpkı bu coğrafyanın yaşadığı diğer sıkıntılar gibi çözüme kavuşturacaktır." diye konuştu.
Oturumun gerçekleştiği tiyatro salonunun yıllardır acılara, mutluluklara, düşüncelerin dile getirildiği ortamlara tanıklık ettiğini belirten Baydemir, ilk kez bu salonda Kürt sinemasının bu denli kapsamlı bir çalışma için kullanılmasının da tarihi bir öneme sahip olduğunu söyledi.
'KÜRTLER TÜRKİYE SİNEMASINDA CAHİL GÖSTERİLİYOR'
Kürt sinemasının konumuna ilişkin merak ettiği sorular olduğunu belirten Baydemir, şöyle konuştu: "Acaba Kürt sineması nedir? Şimdiye kadar Kürtlerin yaşamı olduğu topraklardan sürgün edilip göçmen olarak dünyaya dağıldıklarını biliyoruz. Hükümetler açısından eğer onlar İran'dan gitmişlerse İrani, Türkiye'den gitmişlerse Türk, Arap ya da Fars olarak tanınıyorlar. Politik olanlar ise politik suçlu kimliğiyle adlandırılıyor. Türkiye Kürtlerinin sinemasına baktığımızda Kürtler kaba, kırık bir Kürtçe ile konuşturulan ya da kötü rolleriyle tanınırlar. Kürtleri bu kaba, kötü ve cahil bir görünümle anlatıp yansıtmaya çalışıyorlar. Acaba bu mudur Kürt sineması? Bunu nasıl çözebiliriz? Halkların kardeşliği, onurlu bir barış gibi sloganlardan önce şunu söylememiz gerekiyor. Kürtlerin sineması vardır, başarılıdır. Eğer Kürt sineması başaramazsa, o zaman onurlu bir barış ve halkların kardeşliğinden söz etmemiz mümkün olmayacaktır."
Bu nedenle herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini söyleyen Baydemir, "Kuzeyde, güneyde, doğuda, batıda siyasetçilerin, belediyelerin rolü nedir? Bize ne gibi görevler düşüyor? Birlikte nasıl çalışabiliriz? Umuyorum ki bu konferans ile birlikte sinema için bir işbirliğine varabiliriz" dedi.
Konferansın Kürt sinemasının geleceği için önemli bir tarihi adım olacağını belirten Baydemir, "Umuyorum ki bir bağımsız Kürt sineması kurulur." diye konuştu.
Ardından, Kemal Yıldız'ın moderatörlüğünü yaptığı oturumda Yönetmen Miraz Bêzar, Türkiyeli bir Kürt olarak Almanya'da yaşadığını, ancak 25 yıl sonra film çekmek için Diyarbakır'ı tercih ettiğini söyledi. Bêzar, "Çünkü, bu benim Kürt olmamın bir parçası. Sinema benim için ticari değil, yönetmen sinemasıdır. Derdi olan bir yönetmenin filmi de kişiliğiyle bağlantılıdır." dedi.
Kürt sorunu yokmuş gibi davranıp her şeyi kolaylıkla anlatamadıklarının savunan Bêzar, "25 yıl Almanya'da yaşasam da Diyarbakır'da film çekme özlemim oradan doğuyor." diye konuştu.
