Partisinin il kongresine katılmak üzere Samsun'a gelen SP Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, CİHAN'ı ziyaret ederek, Bölge Yayın Temsilcisi Mükremin Albayrak'la sohbet etti.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiası, kozmik oda ve Türkiye'de darbe ve darbe teşebbüsleri ile alınması gereken önlemlere değinen Kurtulmuş, "Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddiasının olması, durumun fevkalade ciddi olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bu kadar ciddi olan bir konunun etrafında siyasetin vazifesi tartışma çıkarmak, burada bir polemik yapıp her gün gazetelerde, televizyonlarda bu tartışmayı sürdürmek değil, varsa bu suikast arkasındakileri bütünüyle aydınlatmaktır. Türkiye siyasi suikastlardan, siyasi cinayetlerden fevkalade ciddi şekilde ağzı yanmış bir ülkedir." dedi.
Suikastların, sadece siyaset adamlarına değil, Türkiye'de bir dönem sayıları 10 binleri aşmış faili meçhulleri olan bir ülke olduğunu ve Türkiye'de, bazı dönemlerde gazetelerin yayın yönetmenlerinin, savcıların öldürüldüğünü hatırlatan Kurtulmuş şöyle konuştu:
"Türkiye'de kahveler bombalanmış onlarca insanlar öldürülmüş. Türkiye bunlardan çok ağzı yanmış bir ülkedir. Dolayısıyla siyaset burada tartışma, polemik, birbirleriyle hakaretleşecek, kozmik veya kozmetik odamıydı? Gibi tartışmalarla vakit kaybetmemelidir. Burada gerçekten sayın Arınç'a bir suikast teşebbüsü varsa, kimler tarafından yapıldıysa bunun ortaya çıkartılması şarttır. Bu Türkiye'de devleti rahatlatır. Devletteki gerilimleri azaltır. Ve millete gerçekten demokratik standartları yüksek bir ülkede yaşadığı havasını, güven duygusunu verir."
Kozmik odayla ilgili tartışmaların faydalı olabilmesi için hukuki düzenlemeler konusunda tartışılması gerektiğini de kaydeden Kurtulmuş, "Herhangi bir ülkede, içerisine dönük bir devlet sırrı olmaz. Yani vatandaşlara, iç siyasete, Türkiye'nin iç yapısal düzenine ilişkin bir devlet sırrı olmaz. Herhangi bir ülkenin içerde devlet sırrı olmaz. Devlet sırrı, dışarısıyla ilgilidir. Bir ülkenin dış politikasıyla ilgilidir. Uluslararası gelmek istediği noktayla ilgilidir. Dolayısıyla birde herhangi bir konunun devlet sırrı perdesi arkasına atılamayacağı şekilde hukuki düzenlemelerin yapılması şarttır. Ama bütün bunların hepsi, bakın; Türkiye Ergenekon tartışmasını iki seneyi aşkın bir zamandır yapıyor. Arkasından ıslak imza, kuru imza tartışmasını yapıyor. Arkasından darbe teşebbüsü şu darbe teşebbüsü var mıydı? Yok muydu? Tartışması yapılıyor.
Türkiye'de; 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ihtilali var. Türkiye'de 28 Şubat 1997, 29 Nisan 2007 var. Bunların hepsi hakikatten tam darbelerdir, ihtilallerdir. Bir kısmı post moderndir. Bir kısmı elektronik darbedir. Ama sonuçta bunların siyaset dışı kurumların yönetmiş olduğu müdahalelerdir. Dolayısıyla yapılması gereken; Ahmet bey iyi adamdır, darbe yapmaz. Mehmet Bey kötü adamdır, darbe yapar. Ondan kendimizi koruyalım değildir. Bir daha hiç kimsenin aklından herhangi bir şekilde olağan dışı bir yolla meclise, siyasete, müdahale etmeyi geçiremeyeceği şekilde sistemi demokratikleştirmektir. Çıkış yolu burasıdır. Türkiye'de siyasetin iktidarıyla ana muhalefetiyle, diğer muhalefet partileriyle esas üzerine yoğunlaşması gereken nokta da budur."

