AKP, CHP, MHP ve BDP'nin oluşturduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerinin anlaşmadıkları maddelerden sonra "masadan kalkan taraf olmayacağız" demeçler verdi. Partilerin bu yıkıcı üslupla birbirini çözümsüzlüğe adres olarak lanse ettiğini söyleyen sosyologlar, siyasette ideal olanın amaç olması gerektiğini söyledi.
Üslup müzakere edici olmalı..
Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi BDP milletvekili Altan Tan, Üslubun eskiden beri bir sorun olarak siyasette var olduğunu söyledi. Tan, “Bir kere dört partinin uzlaşması mümkün değildir. Hangi konularda uzlaşıldı, hangi konularda uzlaşılmadı ortaya çıkar. Anlaşamayan partiler kendi aralarında ikili yâda üçlü ittifaklar geliştirir. Türkiye siyasetinde üstten konuşma genel bir hastalıktır. Eskiden beri üslup bir sorun olarak gelmiştir. Oysa üslup müzakere edici ve yapıcı olmalıdır. Oturup konuşmaya dayalı bir ortam olması gerekir. Oraya hakaret etmeye geliyorsan orada hayırlı bir iş çıkmaz. Biz BDP olarak dünyanın en gelişmiş ülkelerinde demokratik siyaseti kullanarak taleplerimizi ve çözümlerimiz uygun bir üslupla ortaya koyacağız” dedi.
Masa dışına itme taktikleri iyi niyetli tavırlar değil!
Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi ve MHP Konya Milletvekili Faruk Bal ise farklı partilerin Türkiye’nin zenginliğini gösterdiğini belirterek “Siyasetin üslubunda nezaket, feraset ve nükte ön planda olmalıdır. Husumet, kin ve nefret olmamalıdır. MHP, azami ölçüde bunlara riayet etmektedir. CHP ve AKP arasında birinin ak dediğine diğerinin kara demesi siyasetin seviyesini aşağıya çekiyor. Anayasa, bir toplumun en önemli sözleşmesidir. Oradaki partilerin hepsi Türkiye partileridir. Bu bir zenginliktir aslında. Her parti kendi doğrusuna inanır ama diğer partinin inandığı doğruyu da algılamak zorundadır. Fakat bazıları o anayasa uzlaşma zeminini bir propaganda yeri olarak görüyor. MHP, son otuz yılda anayasası değişmiş tüm devletlerin anayasasını inceliyor. Türkiye, 5 tane anayasa ve 300 kadar değişiklik yapmış. Bunlardan ders çıkarıyoruz. Herkes çıkarmalıdır. Türkiye, 2 darbe, 3 muhtıra gördü. Herkes bunlardan ders çıkarmalıdır. Partilerin birbirini masa dışına itme taktikleri iyi niyetli tavırlar değil” şeklinde görüş belirtti.
Müzakereden çok çatışma var!
Konuyu değerlendiren Şehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Ferhat Kentel, siyasetin bir müzakere zemini olduğunu fakat Türkiye'de daha çok çatışma zeminine dönüştüğünü söyledi. Kentel, "Siyaset, içinde diyalog ve müzakereler olan bir yaratma sürecidir. Siyaset aynı zamanda sürekliliğin çözümünün olabildiği bir alandır. Siyasetin ideal tanımı bu olmasına rağmen pratikte siyasette kutuplaşma ve radikalleşme ortaya çıkar. Yani siyasette yer kapmalar, rant alanları, kişisel ihtiraslar ve kirli ayak oyunların olabildiği gayet reel bir dünyadır. Siyasi kültür açısından müzakereden çok çatışmanın olduğu ülkemizde, bu ideal siyasetin kurulması biraz zor görünüyor. Bu anayasa tartışması yeni bir süreci başlatmak yerine daha çok güçlü çıkmak için bir mücadele alanı olarak görülüyor" dedi.
Siyasetçilerin, partilerinden önce toplumun çıkarını düşünmeleri gerektiğini ifade eden Kentel, "siyasetçiler “partim bu anayasadan ne kazanabilir”i bırakmalı. “Bu anayasayı daha iyi nasıl çıkarabiliriz” diye çaba göstermelidir. Bu biraz da sivil toplumun çabalarıyla iyileşebilir" diye konuştu.
Empatiyle yaklaşılma
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve AK Parti MYKY üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı'ya göre ise siyasette hedef insan onuru ve özgürlüğü olmalı. Bağlı, "Siyasette üslup yapıcı olmalıdır. birbiriyle empati kurarak meselelere yaklaşılmalıdır. Çünkü herkesin doğrusu farklıdır ama insan onuruna ve özgürlüğüne yönelik herhangi bir üslup kullanılmamalıdır. Bu şekilde olursa uzlaşılmayan konulara bile bir çözüm bulunabilir" dedi. (MİLAT Gazetesi)
