Yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını Ertekin Akpınar'ın yaptığı Cem Davran, İrem Altuğ'un başrollerini paylaştığı "Melekler ve Kumarbazlar" isimli sinema filminin büyük bir kısmının çekildiği Sakarya'da Ada Alışveriş Merkezi'nde galası yapıldı. Gazetecilerin filmle ilgili sorularını cevaplandıran sanatçı Cem Davran, filmin kayda değer bulunmamasından korktuğunu ancak öyle bir şeyin olmadığını söyledi.
Filmde deprem ve sonrasında yaşanan gelişmeleri ele aldıklarını ifade eden Davran, filmin Adapazarı depremine ait bir hikaye olduğunu belirtti.
Depremi daha fazla insanla paylaşmak için insanın yüreğini burkan trajik bir konuyu ele aldıklarını ifade eden Davran şöyle konuştu: "Buradaki özgün bir hikayeyi anlatmaya çalıştık. Filme her sanatçı gibi büyük bir ilgi bekliyorum. Film çekimi süresince Adapazarı'nda yaklaşık 2 ay kaldım. Depremzedeleri dinledik. Çok fazla bu işin içinde olduk. Filme iki türlü bakış var. Biri sıradan insan bakışı, sıradan insanlar filmden çok etkileniyorlar. Sinema açısından da filmin sinemasal değerinin çok yüksek olduğunu söylüyorlar. Olumlu ve olumsuz görüşler var ama asıl olan film kayda değer görülüyor. Filmin hiç dikkate alınmamasından korkuyordum. Kayda değer bulunmamasından korkardım, Allah'a şükür öyle bir şey yok. Gazeteleri açarsanız ulusal gazetelerin hepsinde filmden bahsediyor. Bütün sinem eleştirmenlerinin, iyi kötü herkesin filmi kayda değer bulması önemli Bu, beni çok heyecanlandırıyor."
Filmin deprem bilincinin artırılmasına katkı sağlayacağını vurgulayan davran, depremden sonra geride kalan yürekleri yalnız bırakılmaması gerektiğini vurguladı.
Depremin unutulduğuna dikkat çeken Davran, her kesin depremi unutturmamak için elini taşın altına koyması gerektiğini belirterek " Mesela depremle ilgili sanat yapılabilir. Bu anlamda taşın altına elimizi soktuk. Bu bölge insanlarına dair gerçek bir hikâye anlattık. Hikâye biraz hüzünlü ama gerçeği daha da hüzünlü. Deprem bölgesi için kim elinden ne geliyorsa unutmadan bir şeyler yapmalı ve bu duyguda olmalı. Bu, bize özel bir şey. Millet olarak üç gün sonra her şeyi unuturuz, üç gün sonra yeni bir gündeme geçeriz ama doğa hiçbir zaman unutturmaz. Herkes taşın altına elini sokarsa o zaman bir şeyler yapılabilir." diye konuştu.
