Yemin krizini Meclis açıldığı gün destekleyen Deniz Baykal şimdilerde yemin edilmesi gerektiğini düşünüyor. Meclis açılışında "Yemin etmemek doğru karar. Yani iş yemin etmemekle bitmiyor, iş asıl şimdi başlıyor" diyen Baykal şimdi yemin edelim çağrısında bulunuyor.
Deniz Baykal, hafta sonu yakınlarına "İlk gün de söyledim. ‘Hiçbir şey olmamış gibi yarın yemin etmeyi ben içime sindiremem’ dedim. Bence, Meclis’in açılış oturumunda, yani yemin töreninde, hepimizin sıramız geldiğinde kürsüye çıkmalı, neden yemin etmediğimizi kamuoyuna anlatmalıydık. Birkaç gün sonra da gidip yeminimizi edip, ‘Mücadelemize parlamento zemininde devam edeceğiz’ demeliydik" görüşünü bildirdi.
Vatan Gazetesi köşe yazarı Murat Çelik'in yazısındaki bilgilere göre, eski genel başkan Deniz Baykal şu an yemin etmemenin partiye zarar verdiğini düşünüyor. Baykal'ın şu anki düşünceleri hiç yemin etmiyeceğiz tavrının artık yanlış ve sürdürülemez hale gelmiş durumda.
"Parti yönetiminin izlediği politikayı suçlama peşinde değilim. Evet, bu süre içinde çelişkili açıklamalar yapıldı, yanlışlar yapıldı ama benim eleştirme, hesaplaşma gibi bir derdim yok. Derdim partinin zarar görmemesi... Bakın, BDP’nin sorunu yemin ile. CHP’nin ise yeminle değil. CHP’nin derdinin ‘demokrasi’ olduğunu anlatabilmeliydik. Çok kısa süre içinde görüldü ki, seçilen yol (hiç yemin etmeyeceğiz tavrı) sürdürülebilir olmaktan çıktı. Hem partinin kamuoyu gözündeki itibarına zarar veriyor, hem de AKP’ye yarıyor. CHP yemin etmeme tutumunu sürdürse Başbakan memnun bile olur. O sorunu çözmek değil, derinleştirmek ister. Hatta biz yemin etmeden Meclis tatile girse, sonbaharda çıkıp, CHP ve BDP’yi suçlayıp, ‘Sil baştan yeni bir seçim yapalım’ bile diyebilirdi." diyen Baykal bu süreçte suçlunun AK Parti olduğunu ileri sürüyor..
"Şimdi yanlıştan dönüp, yemin etmek işin doğrusu. Hatta bana kalsa, ‘AKP ile müzakere edelim, Cemil Çiçek formül bulsun vs’ gibi yaklaşımlarla da değil, tam aksine ‘Kardeşim ben geldim’ diye meydan okuyarak girer, yemin ederim. Çünkü, sorunun çözümü yolunda somut bir gelişme yok. Verilen bir söz, bağlayıcı bir taahhüt yok. ‘AKP’nin bu yönde bir iradesi olmadığını gördük ve iktidarın milli iradeye saygısızlığını bu zeminde seslendirmeye, mücadelemizi bu platformda sürdürmeye geldik’ demeliyiz."