18 Aralık 2025
Altın 5938.182
BIST 11323.99
Dolar 42.7292
Euro 50.1932
Sterlin 57.3185
Ankara 8°C

Millet Adnan Menderes'i Unutmadı

Millet Adnan Menderes'i Unutmadı
27 Mayıs darbesinin ardından Yassıada'da hukuksuz bir şekilde yargılanan Menderes'i millet unutmadı..

Yassıada kararlarının açıklandığı 15 Eylül günü intihar olarak açıklanan fakat halen tam aydınlatılamayan bir şekilde komaya giren Başbakan Adnan Menderes’in infazı sağlık sorunları nedeniyle bir gün gecikti. Ancak o da 50 yıl once bugün ayaküstü alınan bir sağlık raporu ile idam sehpasına çıkarıldı. Dünyanın her yerinde idam mahkumlarının infazı gece yarısı gerçekleştirilirken darbeciler Menderes’i gün ortasında darağacına çıkardı.

Yassıada tutukluları içinde Başbakan Adnan Menderes ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar tam tecrit halinde tutuluyordu. Ayrı bir binada tek kişilik hücrelerde kalıyorlardı. Başlarında da 24 saat nöbetçi bulunduruluyordu. Nöbetçilerle konuşmaları yasaktı. Odalarında da dinleme cihazları bulunuyordu. Ada komutanı Yarbay Tarık Güryay’ın kendisine yaklaşımı ise, başbakanlık yapmış bir insanı “Gel Adnan” diye çağıracak kadar nezaket ve insaftan uzaktı. Yassıada’da tecrit ve baskı hakim Salim Başol’un kaba tutumu ile farklı bir boyut kazanıyordu. “Eğer ben kesin deyince kesmezseniz kestirmesini bilirim.” diyordu. Menderes suçlamalar karşısında “doğrusunu izah edeyim” diye ayağa kalktığında, Başol “Gerek yok” karşılığını veriyordu. Adnan Menderes tamamen kurgu olan bu yargılamaların sonunda idam cezasına çarptırıldı. 17 Eylül günü öğlen saatlerinde götürüldüğü İmralı adasında acelece bulunan bir gerekçeli hüküm temin edilip yüzüne okundu.

Cezaevinde ‘Allah’ nidası yankılandı

Ardından iki tarafında askerler eşliğinde avluya götürüldü. Bir ara askerlerden biri koluna girmek isteyince engelledi: “Ben kendim yürürüm.” Kürsüden son bir kez baktı ufka. Cellat Kemal Ayson ilmiği boynuna geçirdiğinde tekrar durdurdu. Kısa bir dua. Artık tamamdı. Ayaklarının altından sehpa kaydığında cezaevi duvarlarında “Allah” diye bir nida yankılandı. Menderes’ hakkındaki karalama kampanyası ölümünden sonra da devam etti. İdamdan 2 gün sonra yayımlanan 19 Eylül 1961 tarihli Milliyet Gazetesi’nde infazı gerçekleştiren başsavcı Ömer Altay Egesel’in şu beyanları yer alıyordu: “Menderes’in son sözü: Hatalarımın ve çocukluklarımın cezasını çekiyorum.” Oysa ki Adnan Menderes’in son sözleri şunlar olmuştu: “Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda, devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim. Bu anda, karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum.”

Onunla sadece komutan konuşuyor

Yassıada’da tek güvendiği hukuktu Menderes’in. Güya Türkiye’nin en büyük hakimleri tayin edildi. Geldiler, daha ilk duruşmada Menderes’i azarlayarak ve ‘seni buraya tıkan güç böyle istiyor’ diyerek, ona hep kaba davranarak manen çökerttiler. Öyle bir sohbet etme ihtiyacındaydı ki, sık sık yalvarıyordu adeta, beni komutana götürün diye. Bir tek orada rahat konuşabiliyordu. Komutan da, Allah rahmet eylesin, Tarık Güryay mutlaka iyi bir insandı ama davranışlarıyla onu biraz aşağılamış gibi oluyordu.

İnfazın ücretini ailesine ödettiler

Menderes için kullanılan ipin, idam gömleği, cellat ve imam ile son gün yiyip içtiklerinin parası da eşi Berin Menderes’ten istenmişti. Maliye Bakanlığının 14 Mart 1963 tarihli Ödeme Emrinde ise borcun zamanında ödenmediği belirtilerek ve 7 gün içinde ödenmemesi durumunda cebren tahsil edileceği yazılı. Mahiyet bölümünde “idam harcı” yazılan belgede borcun vadesinin dolduğu tarih olarak da 19 Kasım 1961 yazılı.

Gittiğinde hafif bir yağmur çiseliyordu

Emekli yüzbaşı Mehmet Nuri Taşdelen Yassıada’da görev yapan muhafızlardan. 28 Haziran 1960 tarihinden 19 Eylül 1961 tarihine kadar Yassıada’da görev yaptı. Yassıada günlerinin en yakın tanığı olan Taşdelen o günleri yasak olmasına rağmen gizli gizli fotoğraflamayı da başarmıştı. Taşdelen, Menderes’in idam hükmünün açıklandığı 15 Eylül günündeki intihar girişimi fark edip krutulmasını da sağlayan isim. Taşdelen o günleri şöyle anlatıyor: Benim nöbetim sabah saat 6-7 arasıydı. Odasına girdiğimde uyur vaziyetteydi. Gizli birkaç fotoğraf çektim, sonra daha yakından çekmek için iyice sokulduğumda ağzından yastığına doğru dökülen köpükleri fark ettim. Haber verdim, oradan götürdüler midesini yıkadılar. Serum falan bağladılar. Akşama doğru çorba içmeye başladı. Bünyesi çok büyük bir zarar görmedi. Daha sonra ordinaryüs profesör lakaplı, ismini vermek istemiyorum, birisi Amerikan Hastanesinin baştabibi olan başka bir doktor gelip hükümetin emriyle muayene edip sağlamdır raporu verdiler. Bu sağlam raporunun onu ölüme götüreceğini bile bile verdiler.

Hastaneye gidiyoruz dediler

Başsavcı Ömer Altay Egesel geldi. Saat 11-11.30 civarında geldiler. Yüzbaşı Kazım Çakır ve diğer nöbetçi görevlilerle beraber yanına gittiler. Hafif bir yağmur çiseliyordu. Bir cipe bindirdiler iskeleye getirdiler. Orada J botları dediğimiz çok süratli bota bindirip götürdüler. Orada da götürür götürmez asmışlar apar topar. Asılmaya götürüldüğünü bilmiyorrdu. Hastaneye götürüyoruz dediler. Yanında bizim muhafız arkadaşlardan iki kişi vardı. Kemal ve Tuğrul isminde. İmralı’da iskelede teslim ediyorlar. İki gardiyan alıp götürüyor. Yalnız yolda Menderes bizim muhafızlara ayrı ayrı soruyor nereye gidildiğini. Çelişkili cevaplar sanırım onu şüphelendiriyor.

Star

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir