THE LİRA/ÖZEL - Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun bu haftaki ajandasında tam gün yasası ve kamu özel ortaklığı vardı. Bakan Müezzinoğlu’nun üzerinde durduğu konular; tam gün yasası nedeniyle üniversite hastanelerinden ayrılan öğretim görevlilerinin üniversitelere dönüşü, kamu özel ortaklığı ile kurulması planlanan şehir hastaneleri, hekim açığı ve sağlık hizmetlerinde vatandaşa getirilecek bazı maddi külfetler oldu.
"MUTLAKA DEĞİŞİM OLACAK"
Sağlığın, sürekli değişimlerin, gelişmelerin veya sıkıntıların peş peşe geldiği bir alan olduğunu söyleyen Bakan Müezzinoğlu, sağlıktaki dinamikler gereğince bakanlığı döneminde de değişimin sürekli olacağını belirtti. Recep Akdağ döneminde uygulanmaya başlanan sağlıkta dönüşüm projesi ile büyük mesafe kaydedildiğini söyleyen Müezzinoğlu; 75 milyonun hizmet alım kalitesinde 10 yıl öncesinde düşünülse inanılmayacak koşullara ulaşıldığını belirtti. Bakan Müezzinoğlu; “Bütün süreci yeniden değerlendireceğiz. Varsa tıkanan noktalar, daha iyi olabilecek noktaları analiz edeceğiz ve daha iyi olabilmesi yönünde tüm paydaşlarımızla konuşarak çözüm önerileri getireceğiz.” dedi.
KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI NEDEN GEREKLİ?
Meclis Genel Kurulu gündemindeki sağlıkta kamu özel ortaklığı tasarısı ile ilgili açıklamalarında, özel sektörle ortaklığa sağlık hizmetlerinin daha kaliteli sunumu adına ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Bakan Müezzinoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Yaklaşık 120-122 bin yatağımız var. Son on yılda bu 120 bin yatağın üçte biri kadarını yeniledik. Bu yenilemeler ile hem bina hem tıbbi donanım açısından hastanelerimizi vatandaşın saygın hizmet alabileceği ve huzurlu bir şekilde tedavi olabileceği yerler haline getirmişiz. Poliklinik ortamlarını, hasta odalarını, hasta yakınlarının faydalanacağı yerleri yatak sayısının üçte birini sağlıklı noktaya taşımışız. Kalan üçte iki yatağımız deprem riski, bina ömrü, tıbbi donanım anlamında vatandaşın hak ettiği standartlarda değil. Biz sağlık hizmeti alınan ortamın üçte bir kadarının iyileştirmesini 10 yılda yapmışız. Kalan üçte ikisinin iyileştirmesi için 20 yıl beklemeye ne halkımızın ne bizim tahammülümüz yok. Hızla sekizli onlu koğuşlardan tekli çiftli odalara dönmemiz, teknolojiyi yenilememiz, bina kalitesini yükseltmemiz ve en önemlisi depreme dayanıklı hastaneler yapmamız gerekiyor.”
“SAĞLIK ÖZELLEŞİYOR MU? DİYE ANLAMSIZ SORULAR SORULUYOR”
Değişimi ve geliştirilmesi gereken üçte ikilik bölümün yarısını yedi sekiz yıl içinde kamu yatırımları ile diğer yarısını ise dört beş yıl içinde kamu özel ortaklığı ile şehir hastaneleri biçiminde vatandaşın hizmetine sunmayı amaçladıklarını belirten Müezzinoğlu, sağlığın bu yolla özelleştirildiği konusundaki endişelerinin yersiz olduğu söyledi. Bakan Müezzinoğlu; “Şimdi burada sağlık özelleşiyor mu gibi anlamsız bir soru soruluyor. Biz devletin millete sunmak zorunda olduğu sağlık hizmetini iyileştirmek için özel sektörün finansman dinamiklerinden faydalanmak istiyoruz. Vatandaşımızı özel sektöre veya zor koşullara mecbur bırakamamak için bütün hastanelerimizi standartları yüksek, tıbbi donanımı ideal olan duruma taşımak istiyoruz. Bu sistem, özelleştirme değil aksine kamunun sağlık hizmeti sunumunu saygın ve güçlü yapabilmesi adına uygulamaya çalıştığımız bir yöntemdir.” dedi.
"HERŞEYİN BİR BEDELİ VAR"
Sağlık hizmeti sunumunun para ile ölçülemeyeceğini söyleyen Bakan Müezzinoğlu; amaçlarının sağlık hizmeti sunumunu riskli binalardan ve koşulları iyi olmayan fiziki ortamlardan hızla güvenli ve koşulları uygun mekânlara taşımak ve vatandaşın bir nebze de olda daha iyi sağlık hizmeti almasını sağlamak olduğunu belirtti. Sözlerine “Bunun maliyeti elbette vardır, yapılan her işte olduğu gibi. Üçte birini on yılda düzelttik. Kalanı 20 yıl beklesin deme lüksümüz yok.” Diyerek devam eden Sağlık Bakanı, tek ya da iki yataklı odalardaki temizlik, enfeksiyon riski, sosyal ihtiyaçların karşılanması durumlarının sekiz on kişilik koğuşlardakiyle aynı olmayacağını söyledi.
HEKİM AÇIĞI 30 BİN, UZMAN AÇIĞI 20 BİN
Türkiye’nin bugün 30 bin hekim açığı olduğunu belirten Müezzinoğlu, gelecek yıllarda AKP hükümetini en fazla yıpratacak sorunun hekim açığı olduğunu söyledi. Yeni binaların öyle ya da böyle yapılacağını, gerekli tıbbi donanımın bir şekilde sağlanacağını belirten Sağlık Bakanı, para ile alamayacakları tek şeyin hekimler olduğunu söyledi. On yıldır hekim açığı vardır demelerine karşılık muhalefetin ve Tabipler Birliği’nin hekim fazlası var dediğini öne süren Mehmet Müezzinoğlu sözlerine şöyle devam etti: “En az 20 bin uzman hekim açığımız var. Meclis koridorlarında sabahtan beri en az on ilden bize uzman hekim lazım sözünü duydum. Hekim açığı için tıp fakültelerine son yıllarda daha çok öğrenci almaya başladık. Ama dört yıl önce aldığımız bir hekim adayının bu milletin hizmetine girişi için daha en az 6,7 yıl var. Sayı iki üç bin artarak gelecek. 30 bin hekim açığını 15 yıl sonra kapatabiliriz. 15 yıl sonra ilave ihtiyacımız doğacak. Bugün 30 bin, 15 yıl sonra 30 bin hekim daha lazım. Hekim açığını para ile kapatamıyoruz. Bu sorun emekle, çalışmayla ve hekimi daha verimli değerlendirmekle olur. Burada ilkesel cümlemi söyleyeyim. Bu ülkede tıp fakültesini bitirmiş ben hekimim diyen her arkadaşımızdan; en tecrübesizinden hocamıza kadar; 24 saat her ortamda en verimli şekilde istifade etmek istiyoruz. Dolayısıyla tam gün yasasındaki bakış açımız da tüm hekimlerimizden azami verimlilikte faydalanarak birikimlerini bu millete sunmalarını sağlamaktır. Cumartesi, Pazar, gece, gündüz, bayram… Hekimlerden azami verimliliği alamazsak binaları yapmamız teknolojileri getirmemiz bize başarıyı getirmez.”
İDEOLOJİK DÜŞÜNCELERLE BU İŞ OLMAZ!
Türkiye’nin sağlık politikaları konusunda Tabipler Birliği’nden YÖK’e, muhalefet partilerinden meslek odalarına kadar birçok kurum ve kuruluşu eleştiri yağmuruna tutan Sağlık Bakanı, vizyonu olmayan ve milleti bu duruma düşürenleri millete şikayet ediyorum dedi. Bakan Mehmet Müezzinoğlu; “Hekim açığı yok diyenleri eleştiriyorum. Mesela hekim açığı konusunda YÖK bu ülkenin sağlık alanında geleceğini daha iyi öngörebilmeli ve planlayabilmeliydi. Bizim odalarımızın bu milletin hak ettiği sağlık hizmetlerindeki standardı dünya çapında bir standarda taşıma ufku olmalıydı. On yıl önce ülke insanımızın yüzde onu yurtdışına tedaviye gidiyordu. Bugün yurtdışından yüzde onluk bir kesim Türkiye’ye geliyor. Bu rakam artacak. Hekim ve teknolojiyi hem maliyet hem sağlık hizmeti sunum kalitesi anlamında verimli şekilde kullanmak istiyoruz. Odalar olaya ideolojik pencereden bakmaktadır. Burada amaç vatandaşları sağlıklı bireyler olarak geleceğe taşımaktır.” dedi.
TAM GÜN YASASI MASAYA YATIRILACAK!..
Tam gün yasası nedeniyle istifa eden hekimlerle gelecek hafta görüşeceklerini belirten Sağlık Bakanı bu hekimlerin sıkıntıları varsa hükümet olarak çözme gayretinde olacağız dedi. Sağlık Bakanı olarak temel bakışım yetişmiş bir hekimi hele de hoca düzeyindeki hekimleri bu milletin azami istifadesine sunmak temel sorumluluğumuzdur. Sorunları, beklentileri dinleyeceğiz ve ona göre planlama yapacağız. Belki sorunların bir kısmını bir ay içinde çözeriz belki birkaç ayda. Tüm meslektaşlarıma, sağlık çalışanlarına söyleyeceğim şu; onların emeklerinden azami düzeyde istifade edeceğiz. Bilgi birikimlerini bu millete sunmaları için bütün alanları değerlendireceğiz. Bu konu önümüzdeki süreçte tüm paydaşlarımızla görüşerek çözeceğimiz bir sorun.”
VATANDAŞA MADDİ KÜLFET YOLDA..
4,5 yıl içinde kamu özel ortaklığı ile sisteme 44 bin yatak eklemeyi planlıyoruz. Sağlık hizmetini vatandaşa ücretsiz olarak sunmak bizim anayasal sorumluluğumuz fakat sistemi kontrol edebilmek adına zamana zaman bariyerler koyabiliriz. Bu bariyerlerin bir kısmında da vatandaşın maddi desteğine ihtiyaç duyabiliriz. Bugün de alına cüzi rakamlar var zaten. Sağlık hizmetini vatandaştan alınan para ile finanse etme anlayışımız olmasa da tüketimde israfı önlemek amacıyla bazı önlemler alabiliriz. Sistemde hastanın katlanacağı maddi sorumluluklar olursa sistem daha rahat işler. Kamu özelden her zaman üç dört adım önde olmalıdır.
TABİPLER BİRLİĞİ NE DEDİ?
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun tam gün yasası ve tabipler birliği hakkında verdiği demeç üzerine görüşlerine başvurduğumuz Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Doktor Beyazıt İlhan, THELİRA’ya şu açıklamalarda bulundu:
“Kamuoyunda çok tartışmaya neden olan tam gün yasasının öncelikle vatandaşın sağlık hizmetine erişimi zorlaştıracağını söylemiştik. Üzerinde durduğumuz bir diğer önemli husus ise öğretim görevlilerinin üniversite hastanelerinden ayrılmaları sebebiyle öğrenci ve asistan eğitiminin sekteye uğrayacağı idi. Yasaya göre başka bir yerde çalışan öğretim üyesi üniversite hastanesinde ameliyat yapamaz ya da üniversite hastanesinde çalışan öğretim görevlisi başka bir sağlık kuruluşunda ameliyat yapamaz. Başbakanımızın ameliyatını bir hocamız özel davetle yaptı. Sağlık eski Bakanı Recep Akdağ’ın eşi de Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde aynı şekilde ameliyat edildi. Böylece yasaya aykırı hareket edilmiş oldu.” Hükümet üyelerinin vatandaşın ulaşamadığı sağlık hizmetine yasaya muhalefet ederek ulaştığını belirten Dr. İlhan; “Vatandaşın ulaşmasına engel olunan hizmeti hükümet üyelerinin bizzat alması nasıl açıklanabilir? Ameliyatları yapan hocalarımızı eleştirmiyoruz. Eleştirdiğimiz herkes için iyi olanın engellenmesi. Herkes için iyi değildiyse neden siz faydalanıyorsunuz? Bu durum o zaman da eleştirilmişti ve eleştirilmesi de doğaldı.” dedi.
“TIP ÖĞRENİMİ SEKTEYE UĞRAR DEMİŞTİK"
Tam gün yasasının tıp eğitimi üzerindeki etkilerini hakkındaki uyarılarının dinlenmediğini belirten TTB Genel Sekreteri Dr. İlhan; öğretim görevlilerinin ayrılmasıyla tıp fakültesi öğrencileri ve asistanların eğitime erişiminin zorlaştığını söyledi. Dr. Beyazıt İlhan; “Eğer bakanlık bu yanlışı görmüşse ne mutlu. Biz meslek örgütü olarak her platformda daha iyiye ulaşmak için görüşlerimizi bildirmeye ve çalışmaya hazırız.” dedi.
“BİLİMSEL TÜM ÇALIŞMALARA HAZIRIZ”
Sağlık Bakanının Türk Tabipleri Birliği hakkındaki olumsuz açıklamalarını talihsiz olarak nitelendiren Dr. Beyazıt İlhan; “Tabipler Birliği olarak hiçbir kurumla olan ilişkimizi tartışma zemini üzerine bina etmedik. Sorunların bilimsel kıstaslara göre tespit edilip çözülmesinden yanayız.” dedi. Hekim eksikliği konusunda ise afaki rakamlar yerine öncelikle hekim açığı olup olmadığının ve varsa hangi branşlarda ne kadar açık olduğunun belirlenmesi gerektiğini söyleyen İlhan; “Bu belirlemeler yapıldıktan sonra bir plan hazırlanmalı ve uygulanmalıdır. Türk hekimleri bilimsel yapılan tüm çalışmalara destek verecektir.” dedi.