
MİLLİ İSTİHBARAT AKADEMİSİ, İSRAİL İLE İRAN ARASINDAKİ "12 GÜN SAVAŞI"NI RAPORLAŞTIRDI
Milli İstihbarat Akademisi, İsrail ile İran arasında 13-24 Haziran 2025 tarihleri arasında yaşanan ve kamuoyunda "12 Gün Savaşı" olarak anılan çatışmayı ele alan "12 Gün Savaşı ve Türkiye için Dersler" başlıklı rapor yayımladı.
Ankara
Raporda, savaşın askeri, istihbari, siyasi ve teknolojik boyutları detaylı şekilde değerlendirilirken, Türkiye açısından çıkarılması gereken stratejik derslere işaret edildi.
Kısa sürede bölgesel dengeleri sarsan savaş, hava üstünlüğünden siber saldırılara, kamuoyuna yönelik manipülasyonlardan savunma sanayiine uzanan geniş bir perspektifle ele alındı.
MİA'nın hazırladığı çalışmada, İran-İsrail çatışmasının geleceği ve Türkiye'nin bu olası senaryolara karşı atması gereken adımlar da kapsamlı şekilde ortaya konuldu.
Siber harp, elektronik saldırılar ve dijital manipülasyon gibi araçlar ön plana çıktı
MİA'nın yayımladığı raporda, 12 Gün Savaşı’nın kısa sürede derin etkiler yaratan yeni nesil savaşların çarpıcı bir örneği olduğu vurgulandı. İsrail'in sürpriz hava saldırıları ve suikast operasyonlarıyla başlayan savaş, ABD’nin İran nükleer tesislerini bombalamasıyla sona erdi.
Modern savaş teknolojilerinin, özellikle hava unsurlarının, savaşın seyrini nasıl değiştirdiğinin açık biçimde analiz edildiği raporda, siber harp, elektronik saldırılar ve kamuoyuna yönelik dijital manipülasyon gibi araçlar da ön plana çıktı.
Bu yönüyle savaş, klasik orduların ötesinde çok boyutlu mücadele biçimlerinin ağırlık kazandığı yeni bir dönemin sinyallerini verdi.
Raporda, İsrail'in İran içindeki uzun yıllardır faaliyet gösteren istihbari ve operasyonel ağlarının savaşta belirleyici rol oynadığı tespit edilirken, modern istihbarat yapılarının savaşın kaderini nasıl şekillendirebildiği ortaya konuldu.
"Türkiye'nin de benzer tehditlere karşı hazırlık yapması gerek"
Raporda, İran'ın gelişmiş hipersonik füze kapasitesiyle denge kurmaya çalıştığı ancak çok katmanlı hava savunma sistemlerinin etkinliği karşısında bu silahların sınırlı başarı sağladığı vurgulandı.
İsrail'in tüm teknolojik üstünlüğüne rağmen bu füzeleri engellemekte zorlanmasının, Türkiye için de benzer tehditlere karşı hazırlık yapılması gerektiğini gösterdiği vurgulanan raporda, hava savunma sistemlerinin modernizasyonu ve füze karşıtı yeteneklerin güçlendirilmesi önerildi.
Rapor, savaşın sadece askeri değil aynı zamanda dijital bir mücadeleye de dönüştüğünü ortaya koyduğu aktarıldı.
İsrail ve İran, siber saldırılarla hem birbirlerinin altyapılarına zarar verdi hem de kamuoylarını etkilemeye çalıştı. İran'ın "WhatsApp" gibi uygulamaları engelleme girişiminin, savaşın toplum üzerindeki psikolojik etkisini de gözler önüne serdiği belirtilirken, bu durumun Türkiye açısından dijital güvenlik, kritik altyapı koruması ve yerli yazılım kullanımının stratejik önemini artırdığına işaret edildi.
Raporda, İran'daki erken uyarı sistemlerinin ve sığınak altyapısının yetersizliği nedeniyle başkent Tahran başta olmak üzere birçok şehirde sivil kayıpların yaşandığı belirtildi.
İsrail'in gelişmiş sivil savunma yapısı sayesinde benzer kayıpları engellediğine dikkatin çekildiği raporda, Türkiye'nin de büyük şehirlerinde benzer altyapılar kurması gerektiği, sivil savunma kapasitesinin, gelecekteki çatışmalarda hayati öneme sahip olacağına değinildi.
"Yerli çözümler geliştirilmesi gerek"
Raporda, savaşın ardından Türk Hava Kuvvetlerinin insanlı ve insansız sistem entegrasyonu sürecinin önemi tekrar teyit edildi. Seri üretim kapasitesi kadar sivil teknolojilerin askeri alanda kullanılmasına dair yerli çözümler geliştirilmesi gerektiği vurgulanırken, bu kapsamda, savunma sanayisinin uzun vadeli ve çok yönlü bir planlamaya ihtiyaç duyduğu kaydedildi.
Raporda, İran'da diplomatik çözüm yollarının tıkanması durumunda bölgesel türbülansın kaçınılmaz olacağı belirtildi. Bu durumun Türkiye'ye yönelik kitlesel göç, enerji arzında kesinti ve sınır güvenliği riskleri doğurabileceği belirtildi. Türkiye'nin bu tür senaryolara karşı hazırlıklı olması gerektiğine vurgulandı.
Önleyici güvenlik politikaları geliştirilmesi önerisi
MİA'nın değerlendirmesinde, İsrail-İran hattında yeni bir savaş çıkması durumunda bu çatışmanın önceki savaşlardan daha şiddetli olacağı öngörülürken, Türkiye’nin bu ihtimale karşı çok yönlü bir strateji geliştirmesi gerektiği anlatıldı.
Raporda, savunma sanayisinin dış istihbarat servislerinin öncelikli hedeflerinden biri haline geldiği açıkça ifade edilirken, Türkiye’nin bu sektörde faaliyet gösteren aktörlerini koruyacak önleyici güvenlik politikaları geliştirmesi önerildi.
Raporda, kritik personel eğitimi, erken uyarı sistemleri ve dijital koruma önlemlerinin, gelecekteki olası savaşlarda belirleyici unsur olacağına vurgu yapıldı.
AA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.