Okur Kitapevi tarafından Köln'de düzenlenen kitap fuarında konuşan Osman Can, "İnançlarda özgürlük konusunda yeni Anayasadaki konuları tartışırken tabi ki Diyaneti de tartışmadan yapamazsınız. Diyanetin bugünkü hali din ve vicdan özgürlüğü açısından en büyük bir engel olmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sadece Hanefi mezhebinin hükümlerini önemsediğini dile getiren Can, "Şafileri ve diğer mezhep mensuplarını görmezlikten gelemezsiniz." dedi.
Türkiye'de farklı inanç örgütleri farklı bir şekilde örgütlenmeye çalıştıklarını söyleyen Osman Can "İnanç örgütlenmelerinde geçmişte çeşitli kapatma davalar açıldı. Diyanetin kaldırılması meselesini ciddi değerlendirmediğimiz sürece, inançlara teminat önümüzdeki dönemde bunlar toplum tarafından ciddi tartışılacaktır." dedi. Osman Can konuşmasına şu şekilde devam etti. Can, "Laikliğin olduğu bir ülkede Diyanet olmaz değerli hemşehrilerim. Diyanet'e hiç kimsenin ihtiyacı yok. Herkes kendi inancını çok özgür bir şekilde kendi kurduğu toplum içerisinde çok rahatlıkla yaşayabilir. Bir devlet memurundan dinin öğrenilmesi dönemi geçti."
"TÜRKİYE'NİN MAKAS DEĞİŞTİRME ZAMANI GELMİŞTİR"
Almanya'da Anayasa Mahkemesi'nin başkanı ve başkan vekilinin parlamento tarafından seçildiğine dikkat çeken Can, "Yani Parlamentonun iradesine dayanan bir Anayasa Mahkemesi kendisine verilen yetki ile yargı ve diğer bürokratik kesimleri kontrol ediyor. Bu kontrolleri de Parlamenter demokrasi adına yapıyor." şeklinde konuştu.
Türk toplumunun çehresinin 1980 yıllardan sonra değiştiğini belirten Osman Can, Türkiye'nin dış dünyaya açılması ve ekonomisinin gelişmeye başlaması ile nsanlar devleti sorgulamaya başladığı tespitini yaptı. Can, "Yargıtay bir karar verdiği zaman Türkiye'nin her yerindeki insan bunu sorguluyor. Neden ve niçin sorularına cevap arıyor. Türkiye'nin yüzde sekseni Ankara'da verilen kararlara duyarlıdır. Bugün Türkiye'nin köyünden şehrine kadar her yerinde insanların Anayasa maddelerini tartıştığını, sorguladığını görüyoruz ve yaşıyoruz." dedi.
Osman Can, "Toplum Türkiye'deki siyasete ciddi duyarlı bir hale geldiği zaman, ordunun, eski efendilerin, hatta yeni efendiler de dahil hiç fark etmiyor. Hepsinin hareket alanı sınırlıdır. İstedikleri şekilde, kimseye hesap veremeyecekleri bir şekilde bu ülkede at oynatamayacaklardır. Geldiğimiz nokta budur." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de sağcısından solcusuna, dindarından ateistine kadar herkes daha rahat yaşamak için yeni bir anayasa istediğini belirten Can, şunları söyledi: "Yeni anayasa kısa zamanda hazırlanacak bir şey değil. Önümüzdeki seçimler yeni Anayasa seçimleri olacaktır. Türkiye'nin yeni hükümeti yeni anayasa yapan bir Parlamento olacaktır. İşte bu Türkiye'nin Cumhuriyet olarak yeniden doğuşunun bir günü ve göstergesi olacaktır. Yeni Demokratik Türkiye'de herkes inançları veya inançsızlıkları doğrultusunda yaşayacağı bir ülke olacaktır. Türkiye'nin makas değiştirme zamanı gelmiştir. Türkiye'nin bu makas değişikliği sırasında bir maceraya gitmeksizin demokratik bir çizgiye gelmesi için katkı sunmak gerekir. Türkiye'de bütün siyasi partilerin, toplumsal aktörlerin, sivil toplum örgütlerinin, sanatçıların ve toplumun her kesimindeki insanların bu doğrultuda değişime katkı sağlamak zamanı gelmiştir."
Fuarda kitapseverlerle sohbet eden Osman Can, kitaplarını da imzaladı.
