"Her rolün üstesinden gelebilecek yetenekli bir sanatçı kimdir?" diye sorulduğunda, Selçuk Yöntem akla gelen isimlerin arasında mutlaka yer alır. Selçuk Yöntem'e göre, herkes dizi çevirebilir, herkes film yapabilir ama herkes tiyatro yapamaz. İyi bir oyuncu, oyunculuğun beslenme noktası tiyatroda eğitimini almış, kendini kanıtlamış, bu işe gönül vermiş, kendi enstrümanı olan sesini kullanabilen kişidir. Birçok kişi Selçuk Yöntem'i televizyon dizileri ile tanısa da, aslında Yöntem yıllarını tiyatroya vermiş bir oyuncu.. Aynı zamanda muhteşem ses tonuyla seslendirme yapan, kısaca on parmağında on marifet olan başarılı bir sanatçı.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Selçuk Yöntem: Ben İstanbul doğumluyum.1970 yılında Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü'ne girdim. 1977 yılında Ankara'da Devlet Tiyatroları ailesine katıldım. 2000 yılına kadar Devlet Tiyatrosu'ndaydım. Daha sonra ayrıldım. Şimdi özel tiyatrolarda ve dizi filmlerde oynuyor, sinema filmi çeviriyorum. İyi bir oyuncu olmak için de çaba sarf ediyorum. Aktör olduğum için çok mutluyum. Kendimi şanslı olarak da görüyorum. Çünkü çok iyi prodüksiyonlarda, çok iyi yönetmenlerle çalıştım. Bu sirkülasyon halen sürüyor.
Tiyatro ile yolunuz seçerek mi, yoksa hayatın akışı esnasında farklı nedenlerle mi kesişti?
Selçuk Yöntem: Tamamı ile seçerek karar verdim. Aktör olmaktan başka bir şeyi hayatımda hiçbir zaman düşünmedim. Kendi bilincime vardığım noktada oyuncu olmaya karar verdim. Bunun için konservatuara girdim. Yani rastlantı olarak bu mesleği seçmiş değilim.
Türk tiyatrosunun şu anki durumundan memnun musunuz? Gördüğünüz yanlışları eksikleri dile getirir misiniz?
Selçuk Yöntem: Bence şu an Türk tiyatrosu iyi bir yerde. Seyirci iyi oyunlara iyi reaksiyon veriyor. Kaliteli ve nitelikli oyunlar tutuyor. Seyirci salonları dolduruyor. Tabii her ülkenin kendi sosyoekonomik sorunlarına göre, tiyatronun da dünyanın her yerinde olduğu gibi bazı sorunları var. Pahalı bir sanat dalı tiyatro. Toplumun sosyoekonomik yapısı çok önemli. İnsanlar evlerinde oturmaya mahkum ediliyor. Bunda televizyonun etkisi büyük. Bu dizi sirkülasyonu, reklam izleme sirkülasyonu ile kısır bir döngü içerisinde. Sosyal yaşam biraz pahalı olduğu için herkes o cengaverliği yapamıyor. Ama bir tiyatro oyunun da çok iyi olması gerek. İyi olmayan bir oyunun bu süratli çağda insanlar tarafından izlenmesi mümkün değil
Ama insanlarımızın iyi oyunlara gitmesi ve bu oyunlara iyi reaksiyonlar vermesi çok sevindirici. Tabii teknik anlamda sorunların da çözülmesi gerekiyor. Yani sahne ve salon sorunlarının çözülmesi gerek. Alt yapının, eğitim konusunun çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Kanımca okullarda tiyatro derslerinin konulması gerekiyor. Bütün bunlar birleştiği zaman tiyatro seyircisinin ve tiyatronun çok daha sağlıklı bir noktaya geleceğine inanıyorum.
Özellikle son dönemdeki dizi furyası ile birlikte çok sayıda şarkıcı, manken bu dizilerde rol alarak oyuncu unvanı alıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Selçuk Yöntem: Herkes dizi çevirebilir, herkes film yapabilir ama herkes tiyatro yapamaz. Bunun için oyuncu olmak gerekir. Yani oyuncunun özelliklerini ayırmak gerekiyor. Dizide oynayan birisi dizide oynadı diye oyuncu veya aktör değildir. Sinema için de öyle. Bu işin beslenme noktası olan tiyatroda, bu işin eğitimini almış, kendini kanıtlamış, bu işe gönül vermiş, kendi enstrümanı olan sesini kullanabilen kişi oyuncudur. Onun için bu ayrımları iyi ortaya koymak gerekiyor. Herhangi bir insan da çıkıp dizide oynayabilir, yahut bir yönetmen öyle bir kurgu yapar ki sıradan bir insanı bile filmde oynatmanız mümkün olur. Ama sıradan birisi çıkıp tiyatro yapamaz. Tiyatroda kalkıp herhangi bir insana başrol veremezsiniz. Tiyatronun kavram olarak ağırlığı diğerlerinden çok farklıdır.
Bugüne dek kaç oyunda rol aldınız, en severek canlandırdığınız karakter hangisiydi?
Selçuk Yöntem: 35 civarında oyunda rol aldım. Hepsi çok güzel oyunlardı ama beni en etkileyenleri Ben Fuerbach adlı oyun, Deli Dumrul, Gece Mevsimi, Peynirli Yumurta olarak sayabilirim. Bu oyunlar kolay kolay aklımdan çıkmayan oyunlardır.
Gece Mevsimi'nde canlandırdığınız karakter hakkında neler söylemek istersiniz?
Selçuk Yöntem: Orada Patrick karakterini oynuyorum. İçki içen, hayata vurdum duymaz bakan, ama sevgi dolu olan, bunu pek belli etmeyen, 3 kızı olan, eşi 15 yıl önce evi terk etmiş fakat eşinin annesi ve 3 kızı ile birlikte aynı evi paylaşan bir karakter. Çok sevimli, çok ters, zaman zaman içe dönük, zaman zaman da dışa vurumcu ilginç bir karakter Patrick. Yıldız Kenter ile birlikte oynamak çok büyük bir şeref. Kadromuz çok iyi. Diğer arkadaşlarımızla beraber çok güzel bir performans sergilediğimizi umuyorum.
Selçuk Yöntem'in bir günü nasıl geçiyor?
Selçuk Yöntem: Öncelikle günüm çok hızlı geçiyor. Dizi çekimi, seslendirme, akşam oyun.. Sosyal yaşamda kendime çok az zaman ayırabiliyorum. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum.
İleriye yönelik hedefleriniz neler?
Selçuk Yöntem: Öncelikle iyi bir sinema filmi yapmak hedefim. Mesleğimin her boyutunu daha iyi yapabilmek için çalışmak onun hayalini kurmak hedefim. Onun dışında zaman belirliyor bazı şeyleri. Siz belirlerseniz siz ona bir enerji verirsiniz. O enerji karşılığını ya bulur ya bulmaz. Onun için iyi olan her şeye karşı bir hedefim vardır.
Tiyatroya gönül vermiş gençlere neler söylemek istersiniz?
Selçuk Yöntem: Aslına bakarsanız pek bir şey söylemek istemem. Çünkü bunlar söylemek ile oluşacak şeyler değil. İnsanların tiyatroya karşı sevgisi, ilgisi varsa bir hedef koyacak ve o hedef doğrultusunda yürüyecek. Yaşamda en kolay şey öğüt vermek en zor şey de öğüt dinlemek. Onun için bunlar öğütle olacak şeyler değil. Gençler neyi yapmak istiyorlarsa onu yapsınlar yeter. Eğer tiyatroyu seviyorlarsa onu çok sevsinler ve sonuna kadar çaba göstersinler, azmetsinler. Bunun dışında bir şey söylemek bana pek de anlamlı gelmiyor.
Tiyatro oyuncuları çeşitli dizilerde oynadıkları zaman bir yandan daha çok kitleye hitap edebiliyor. Bir yandan da çok sayıda dizide oynamak yüzü eskitebiliyor. Bunun tiyatroya olumsuz bir yansıması oluyor mu?
Selçuk Yöntem: Tam aksine insanlar televizyonda gördükleri insanları sahnede yakından görebilmek için tiyatroya daha çok geliyor, insanların tiyatroya gelme sebeplerinden birisi oluyor bir yerde diziler.
Okullu ve alaylı arasında bir ayrım yapıyor musunuz?
Selçuk Yöntem: Pek bir ayrım yapmaya gerek yok. Teorik olarak okulda öğretilen bazı şeyleri alaylı hayatta kendisi öğreniyor. İyi bir oyuncu olma hedefini alan insan illa okullu olması gerekmiyor. Okullu olmayıp da alaylı olan pek çok önemli oyuncumuz var.
Selçuk Bey, sizi yakından tanımaktan çok mutlu olduk. Çok teşekkür ediyoruz.
Selçuk Yöntem: Ben de çok teşekkür ediyorum.