KKTC Cumhurbaşkanlığı Özel Temsilcisi Kudret Özersay, KKTC ile Türkiye arasında kıta sahanlığı ile ilgili anlaşma imzalanmadan önce, bu konuda gereken herkesin bilgisi olduğunu söyledi. Özersay, Kıta Sahanlığı Antlaşması’nın imzalanmasından önce 8 Eylül’de Ankara’da yapılan temaslar neticesinde bazı fikirlerin şekillendirildiğini belirterek, bir eylem planının parçası olarak Rum tarafının kazılara başlaması durumunda kıta sahanlığı antlaşması yapılmasına karar verildiğini kaydetti.
KKTC Cumhurbaşkanı’nın Özel Temsilcisi Özersay, katıldığı bir televizyon programında KKTC ile Türkiye arasında imzalanan ve şu anda Cumhuriyet Meclisi’nde onay bekleyen Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Antlaşması konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Özersay, “Kıta Sahanlığı Antlaşması imzalanmadan neredeyse on gün önce, Rum tarafı kazılara başladığı takdirde böyle bir antlaşmanın imzalanacağı hükümetimiz de dahil, bilgisi olması gereken herkesin bilgisine gelmişti.” diyerek, bu antlaşmanın sanki son anda kimsenin bilgisi olmadan birdenbire ortaya çıkmış gibi davranılıyor olmasının gerçeği yansıtmadığını belirtti.
“HÜKÜMETİN HEYETİ ANKARA’DA ANLAŞMANIN DETAYLARINI GÖRÜŞMÜŞTÜ”
Özersay, Kıta Sahanlığı Antlaşması’nı hükümet adına bir heyetin 15 Eylül’de Ankara’da müzakere ettiğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Hatta daha da önemlisi, Bakanlar Kurulu tarafından alınan bir kararla Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı başkanlığında bir heyet Ankara’ya gönderilmiştir. Heyet, Ankara’da Kıta Sahanlığı Antlaşması’nın hükümlerini görüşmüştür, yani bu antlaşma Türkiye Dışişleri yetkilileri ile bizim hükümetimiz adına Ankara’ya giden bir heyet ararsında görüşülmüştür”.
“İMZA ÖNCESİNDE TASLAK ANTLAŞMANIN METNİ, HEM CUMHURBAŞKANLIĞI’NDA HEM DE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDA VARDI”
Bahse konu heyetin 15 Eylül tarihinde Ankara’ya yaptığı resmi ziyaret sonucunda Kıta Sahanlığı Antlaşması’nın metninin, haritasıyla birlikte ortaya çıktığını ve hem Türkiye kanadında hem de KKTC Dışişleri’nde antlaşma metninin, New York’ta imzaların atılmasından neredeyse bir hafta önce bulunduğunu söyleyen Özersay, şöyle devam etti:
“Dolayısıyla, sanki Sayın Cumhurbaşkanımız bu antlaşmayı önünde buldu ve daha önce hiç görmediği antlaşmayı imzalamak zorunda kaldı ya da imzalamak zorunda bırakıldı gibi bir görüntü yaratılmaya çalışılıyor. Oysa bu, hiçbir biçimde gerçeği yansıtmıyor. Hem Cumhurbaşkanımızın hem de Dışişleri Bakanlığımızın elinde taslak antlaşma metni vardı. Sayın Cumhurbaşkanımız New York’a giderken bu antlaşmayı orada imzalayacağımızı neden bilmiyordu? Çünkü üzerinde uzlaşmaya varılan zamanlama Rum tarafının kazıyı başlattığı zamandı."
“MECLİS İRADESİ ATLANMAMIŞTIR”
Kudret Özersay, Kıta Sahanlığı Antlaşması’yla Meclis iradesinin hiçbir biçimde atlanmadığını, uluslararası hukukta antlaşma yapım süreçlerinin belli olduğunu ve olağan uygulamaya göre antlaşmaların imzası öncesinde yasama organında tartışılmadığını vurguladı.
Özersay sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıta Sahanlığı Antlaşması, olması gerektiği gibi, Türkiye ile KKTC hükümetinin heyeti arasında müzakere edilmiş, daha sonra devletin başı olan Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmış ve şimdi de Meclis’in onayına sunulmak üzeredir. Meclis iradesi atlanmış olsaydı, Meclis onayına sunulmazdı, ki bu onay Anayasamızın 90. Maddesi’nin gereğidir. Meclis iradesi atlanmış olsaydı, bu antlaşma Meclis’e sormaya gerek kalmaksızın yürürlüğe konulurdu. Oysa bu antlaşma yürürlükte değildir ve henüz hüküm doğurmamıştır.
Bazı çevreler, sanki adanın güneyiyle ilgili olarak verilen ruhsatlar Kıta Sahanlığı Antlaşması’yla ilgiliymiş gibi davranıyor ki bu doğru değildir. Güney’le ilgili olarak verilen ruhsatlar, Kıta Sahanlığı Antlaşması yapıldığı için verilmedi. Bu antlaşma henüz yürürlükte değildir, oysa ruhsatlar bu antlaşmadan bağımsız olarak Bakanlar Kurulu kararıyla verildi. Bu antlaşma yapılmamış, imzalanmamış olsaydı dahi (ki zaten şu anda hüküm doğurmaz), KKTC Hükümeti bu ruhsatları verebilirdi.”
“BİLGİ KİRLİLİĞİ TARTIŞMAYI GEREKSİZ BİR ZEMİNE SÜREKLEDİ”
Kıta Sahanlığı Antlaşması’nın tartışılmasının kötü bir şey olmadığını, aksine demokratik sistemlerde tartışmaların yararlı olduğunu, ancak tartışmanın bu noktaya gelmesinin en önemli nedenlerinden birinin bilgi kirliliği olduğunu vurgulayan Kudret Özersay, “Bu antlaşma, hem uluslararası hukuk hem de iç hukuk açısından olması gerektiği gibi yapıldı, ancak başlangıçta hükümetin bundan haberi yokmuş gibi bir görüntünün ortaya çıkması nedeniyle kafalar karıştı.” ifadelerini kullandı.
Böylesine bir ortamda vatandaşın aklının karışmasının normal olduğunu, bunun için insanların suçlanamayacağını belirten Özersay devamla “Bu yanlış görüntü, antlaşmaya belki de olağan şartlarda destek verebilecek siyasi çevrelerin olumsuz bir tutum belirlemelerine neden oldu, oysa antlaşmanın az önce detaylarını ortaya koyduğum müzakere sürecine bakıldığında, yaratılan bu görüntünün gerçeği yansıtmadığı aşikardır.” dedi. CİHAN
