16 Aralık 2025
Altın 5910.334
BIST 11348.83
Dolar 42.7098
Euro 50.2948
Sterlin 57.3777
Ankara 6°C

Paksüt'e soruşturma açılmaması hakkaniyetten uzak!!

Paksüt'e soruşturma açılmaması hakkaniyetten uzak!!
Anayasa Mahkemesi Üyesi Serruh Kaleli (solda), AK Parti kapatma davasında gizli bilgileri ilettiği ve kararda 'ihsası rey'de bulunduğu kesin olan Başkanvekili Osman Paksüt'ün (sağda mevzuattaki yasal boşluk nedeniyle soruşturmadan kurtulduğunu söyledi.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Serruh Kaleli, AK Parti kapatma davasında gizli bilgileri ilettiği ve kararda 'ihsası rey'de bulunduğu kesin olan Başkanvekili Osman Paksüt'ün mevzuattaki yasal boşluk nedeniyle soruşturmadan kurtulduğunu söyledi. Ergenekon soruşturmasında Paksüt'ün dinlemeye takılan görüşmelerinin hukuka aykırı değil, iyi niyetle elde edildiğini ileri süren Kaleli, soruşturma açılmamasının hakkaniyetten uzak olduğunu kaydetti.
Anayasa Mahkemesi, Paksüt hakkındaki incelemenin tamamlanmasının ardından soruşturmaya gerek olmadığı hükmüne vardı. Oy çokluğuyla alınan karar üye Serruh Kaleli karşı oy kullandı.

Yüksek mahkemenin kararı, Anayasa Mahkemesi internet sitesinde duyuruldu.

Anayasa Mahkemesi Üyesi Kaleli, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Ergenekon soruşturması kapsamındaki takibinde şüphelilerle telefon görüşmelerini tespit ettiği Paksüt'ün Anayasa Mahkemesi Başkanvekili olması nedeniyle hakkında soruşturma açılıp açılmamasına karar verilmemesi için delilleri Yüksek Mahkeme'ye gönderdiğini belirtti.

Kaleli, Paksüt'ün görüşmelerde, Adalet ve Kalkınma Partisi kapatma davası sürecinde heyetteki konuşmaları, üyelerin kullanacakları oyların ne yönde olacağını; kapatma davasında kullandıkları oy yönünde netice çıkmaması üzerine bu sonucun baskı, tehdit, şantaj, menfaat vaatleri ve rüşvet ile yapıldığını belirtti.

Kaleli, "2949 Sayılı Yasa'nın 42. maddesi gereği gizli sayılan dosya bilgileri ve görüşme mealini ilettiği ve karar hakkında 'ihsası rey'de bulunduğu konusunda bir duraksama yoktur. Dinlemeye takılan görüşmelerin içerikleri incelendiğinde ilk 3 sıradakinin örgüt üyesi şüphelisi şahıslara ve bir basın mensubuna parti kapatma davası sürecine ait ve de toplumda karışıklık yaratma niyetli bilgi sızdırdığı, dördüncü telefon konuşmasının kapatma davasının neticesine ilişkin olup, bu sonucun oluşmasında etken olduğunu düşündüğü bazı ithamlarla ilişkilendirildiği beyanının şahıs yönünden öznesinin bulunmadığı; ancak 1.7.2008 tarihli son görüşmesinde ise doğrudan görülmekte bulunan bir dava ile ilgili bilgileri aktarıp meslek etiği ve yasal sorumluluk dışında görevini kötüye kullandığı şüphesi uyandıran eylem ifa ettiği açıktır." ifadelerine yer verdi.

Kaleli, Yüksek Mahkeme'nin toplantıda, Paksüt'ün eylemlerinin varlığının gerçekliği ve disiplin hukuku adına da yasal mevzuat boşluğu karşısında duyulan üzüntü ile yetinilen ve ancak elde edilen delilin hukuka aykırı olduğu nitelemesi ile soruşturma açılmamasına oyçokluğu ile karar verdiğini belirtti.

Kaleli, şöyle devam etti; "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın elde ettiği Osman Paksüt'e ait olduğu iddia edilen bulgu, her ne kadar katalog suç kapsamında mütalaa edilmiş ise de görevin kötüye kullanıldığı suçunun işlendiği konusunda yüksek şüpheye de mucip bir bilgidir. Bilginin elde ediliş biçimi evleviyeti itibari ile hukuka aykırı değil, yasal bir telefon dinlemesi sırasında karşılaşılan bir konuşma olması nedeniyle hukuka uygun elde edilmiştir. Mesele bulguya delil niteliği verilip verilemeyeceğine ilişkin tartışmadadır."

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin her olayın kendi içinde değerlendirilmesi gerektiği ve mahkemelerin hukuka aykırı delillerin uygulamada kullanılma yasağına karar veremeyeceğini vurgulayan Kaleli, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 135. maddesinin (6) numaralı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesi uyandırabilecek bir delil elde edildiğin de bunun muhafaza edilmesi gerektiği; fakat şüphelinin Anayasa Mahkemesi Başkanvekili olması karşısında, şüphelinin statüsünden ileri gelen sonuç karşısında bilgi ve bulguların Yüksek Mahkeme'ye gönderilmesi üzerine şüpheli hakkında mevzuatı gereği ön inceleme yaptırdığını, doğrudan soruşturmaya geçilmediğini ifade etti.

Anayasa Mahkemesi'nin, dosyayı soruşturmaya götürmeden önce yaptığı tespitin Cumhuriyet Savcılığı'nın gönderdiği bilgilerin soruşturma açıp açmama toplantısı ile delilin hukuki niteliğinin tespitine ilişkin olduğunu aktaran Kaleli, şüpheli hakkında delil yasal dinleme sırasında iyi niyetle elde edildiğini; bu kabil delillerin yok hükmünde sayılamayacağını kaydetti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Paksüt'ün statüsü gereği ihbar delillerinin hukuki nitelemesinin yapılması için Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiğini aktaran Kaleli, "Bunun tesadüfi bir delil olduğu bu delillerinde yan deliller ile değerlendirilmeden hukuka aykırı elde edilmiş sayıldıkları için dikkate alınmayacağı sonucunu veren şüpheli hakkında soruşturma açılmaması kararı, hakkaniyetten uzak, maddi gerçeğin ortaya şüpheli lehine ya da aleyhine çıkmasına, bu nedenle adil yargılanma hakkına ve iyi niyetle elde edilmiş delillerin serbestçe toplanması ilkesi gereği yok hükmünde sayılamayacağı kuramı karşısında heyetin çoğunluk kararına katılınamamıştır." diye itirazda bulundu.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir