15 Temmuz milat olmalı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’nin yeni yasama yılı açılışı nedeniyle Genel Kurul’da yaptığı konuşmada siyasi partilere ‘Yenikapı ruhunu koruyalım’ çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün TBMM’nin 26. Dönem 2. Yasama Yılı’nın açılışına katıldı. Erdoğan’ın Genel Kurul’da yaptığı konuşmada özetle şu mesajlar yer aldı:

VEKİLLERE ŞÜKRAN: 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, derhal bu salonda toplanan ve milletimizin sokaklara dökülerek darbecilere karşı gösterdiği tepkiyi Meclis’te ortaya koyan siz değerli milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Darbe girişimi karşısında onurlu bir duruş göstererek milli iradenin tecelligahı olan bu kuruma sahip çıktılar. 15 Temmuz’da Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, ikinci defa gazilik şerefine nail oldu. Bu süreçte Türkiye, bir avuç hainin dışında, 79 milyonVatandaşının tamamıyla, tüm dünyaya, tarih boyunca örnek gösterilecek bir özgürlük ve demokrasi dersi verdi. Şahsım başta olmak üzere, şu salonda bulunan milletvekillerimizin tamamının milletimize can borcu olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Milletimize borcumuzu ödeyebilmek için hep birlikte daha çok çalışmalı, üretmeli, ülkemizi daha ileriye taşımalıyız. 15 Temmuz’u unutmamak ve unutturmamak mecburiyetindeyiz.  

TEREDDÜT EDEN ŞEHİTLERE BAKSIN: Bu mücadelede tereddüde düşen herkese şunu tavsiye ediyorum; Böyle bir durumda şehitlerimizin listesini önünüze koyun, resimlerine bakın, mesleklerine, memleketlerine, ailelerine, ikâmet adreslerine bakın. O gece çekilen görüntüleri izleyin. Orada 15 Temmuz darbesini herhangi bir organize ekibin, herhangi bir siyasi, sosyal, ekonomik grubun değil, bu milletin omurgasını oluşturan sıradan insanların, bizatihi halkın engellediğini göreceksiniz. O gece milyonlar, benim her fırsatta ‘tek millek, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ olarak ifade ettiğim ilkeler uğruna ölüm kusan silahların üzerine yürümüşlerdi. Maalesef, o gece ve daha sonrasında, bu hissiyatı anlamayan, anlamak istemeyenler oldu. Hatta yaşananları ‘senaryo’ diyerek, ‘oyun’ diyerek, ‘tiyatro’ diyerek, ‘film’ diyerek, ‘böyle darbe mi olur’ diyerek küçümsemeye çalışanlar oldu. Buradan açıkça ifade ediyorum; Her kim ki 15 Temmuz’a amasız, fakatsız, lakinsiz darbe diyemiyor ve lanetleyemiyorsa, o da darbe girişiminin bir parçasıdır, en azından gönüllü destekçisidir..

SİYASİ PARTİLERE TEŞEKKÜR: Milletimiz, 7 Ağustos’ta Yenikapı’da, Cumhurbaşkanı’yla, Meclis Başkanı’yla, Başbakanı’yla, Genelkurmay Başkanı’yla, muhalefet partilerinin liderleriyle, yargı ve yürütme organlarının üst düzey temsilcileriyle, kuvvet komutanlarıyla, alanda bulunan 5 milyon vatandaşı ve gönlüyle bu manzarayı destekleyen 79 milyonuyla, 15 Temmuz karşısındaki duruşunu net bir şekilde göstermiştir. Bu vesileyle bir kez daha Yenikapı’da sergilenen bu güzel manzaraya iştirakleriyle, mesajlarıyla destek olan siyasi parti ve kurum temsilcilerimize teşekkürlerimi ifade ediyorum.

‘En büyük gücümüz dayanışmamızdır’
YENİKAPI RUHUNU KORUMALIYIZ: Türkiye’nin ve Türk milletinin, vatanı, özgürlüğü ve geleceği söz konusu olduğunda nasıl tek yürek, tek ses, tek nefes olabildiğinin ispatı olan Yenikapı ruhununun titizlikle korunması hepimizin sorumluluğudur. 
Terör örgütleri karşısında en büyük gücümüz işte bu birliğimizdir, beraberliğimizdir, dayanışmamızdır. Meclisimizin yeni yasama döneminde, Yenikapı’daki o güzel manzaranın benzerlerinin tekrarlanacağına inanıyorum. Elbette bu demek değildir ki, hepimiz her konuda aynı şeyleri düşünecek, aynı şeyleri söyleyeceğiz. Kimsenin böyle bir talebi yok, olamaz da. Yaklaşım farklılıklarımız, inanç, düşünce, tarz farklılıklarımız mutlaka olacaktır.

ORTAK ZEMİNDE BULUŞAMAZSAK: Bizden beklenen, milletimizin ve ülkemizin bekasını ilgilendiren temel konularda birlik ve beraberliğimizi güçlü tutmamızdır. Eğer biz, PKK terörü, FETÖ, DEAŞ konusunda, sınırlarımızın güvenliği konusunda, vatanımızın bütünlüğü, devletimizin tekliği, bayrağımızın yüceliği konusunda ortak bir zeminde buluşamıyorsak, işte o zaman ortada ciddi bir sorun var demektir. Yenikapı’da sergilediğimiz ortak duruşu, bu sebeple önemli görüyor ve devamını temenni ediyorum.

‘Yapısal reformları hayata geçirmeliyiz’
15 TEMMUZ’DAN DERSLER ÇIKARTARAK: Türkiye için 15 Temmuz’u her anlamda bir milat haline dönüştürmeliyiz. FETÖ’yle birlikte, PKK/PYD-YPG, DEAŞ ve diğer tüm terör örgütlerine karşı hep birlikte kararlı bir mücadele yürütmeliyiz. İhtiyacımız olan yapısal reformları kararlılıkla hayata geçirmeliyiz. Son yıllardaki tecrübelerimizden ve özellikle maruz kaldığımız darbe girişiminden gerekli dersleri çıkartarak ülkemizi geleceğe hazırlamalıyız.

YENİ Anayasa: bugün çözümünde zorlandığımız sorunların üstesinden gelebilmemizin yolu da 2023 hedeflerimize ulaşmamızdan geçiyor. Bu konuda en büyük görev TBMM’ye ve onun siz kıymetli üyelerine düşüyor. Ülkemizin önünü açacak, 2023 hedeflerimize ulaşmamıza katkı sağlayacak her hususta Meclisimiz öncü olmalıdır. Bunun için, mümkünse yeni bir anayasayı, en azından kapsamlı anayasa değişikliğini süratle hayata geçirmeliyiz. Meclis bünyesinde süren çalışmaları olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum. Yine Meclis iç tüzüğünün, bu yüce kurumun daha etkin, süratli ve pratik çalışma yürütmesine imkân verecek şekilde yeniden ele alınmasını önemli görüyorum. 

AB'Yİ ELEŞTİRDİ!
Oyunun sonuna geldik!

AB ile ilişkilerde Ekim ayının önemli bir tarih olduğunu belirten Erdoğan, “AB’nin söz verdiği vize serbestisi uygulamasının bu ay yürürlüğe girmesi gerekiyor. Açıklamalara baktığımızda, terörle mücadele gibi, Türkiye için hayati bir konunun, sürecin ön şartı haline dönüştürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Açık söylüyorum: Bu tavır AB’nin Türkiye’ye verdiği sözü tutmak istemediğinin ilanıdır, kendileri bilirler. Akıl-mantık dışı dayatmalarla bizi oyalamaya devam edeceklerini düşünüyorlarsa, yanılıyorlar. Artık bu Oyunun da sonuna geldik. Türkiye’yle veya Türkiye’siz yoluna devam etme seçimi AB’ye aittir; kurnazlık yapıp sorumluluğu üzerimize yıkmaya çalışmasınlar” dedi. 

‘Masada olmaya mecburuz’
Fırat Kalkanı harekâtının meşru bir operasyon olduğunu, bölgede ilk etapta 5 bin kilometrekare büyüklüğünde güvenli bir bölgenin hedeflendiğini belirten Erdoğan, “Suriye toprakları bu şekilde adım adım güvenli hale getirildikçe, terör sorunu da, mülteci sorunu da çözüme kavuşacaktır. Yıllardır savunduğumuz bu proje için prensipte kimseden itiraz görmedik ama fiili destek de bulamadık” dedi. Erdoğan, DEAŞ’ın karşısına ısrarla PYD-YPG’yi çıkarmaya çalışanların tezlerinin operasyonla çöktüğünü söyledi. Benzer oyunun Musul’da sahnelendiğini bölgenin mezhep ve etnik köken çatışmalarının içine çekilmesini izin verilmeyeceğini belirten Erdoğan, “Türkiye olarak masanın dışında kalamayız, masada olmaya mecburuz. 

‘Seyirci kalamayız’
Bizim Suriye ile de Irak ile  sınırımız var, onların yok. Ama onlar sonuç belirlemek istiyor. Artık seyirci kalamayız” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: 
“ABD ile ilişkilerimizi, geleneksel ittifak ilişkilerimizin ruhuna uygun sürdürmenin gayreti içindeyiz. Ancak bilhassa son dönemde ABD’nin bölgemize yönelik politikalarında ciddi tutarsızlık ve çok başlılık işaretlerine şahit oluyoruz. Amerikan yönetiminin bir kısmı ısrarla Suriye’de ve Irak’ta PKK/PYD-YPG terör örgütüyle ortak çalışma yürütürken, bir kısmı bizim hassasiyetlerimize daha yakın politikalar izlemeye çalışıyor. Başkanlık seçimlerinden kaynaklandığı anlaşılan bu sorunun ülkemizin hayati çıkarlarına kalıcı zararlar vermeden çözümü için gayret göstermeyi sürdüreceğiz.” 

‘Yıpratma çabalarını üzüntüyle karşılıyorum’

HEDEF ALINAN ŞAHSIM DEĞİL: Doğrudan milletin oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, Anayasa’nın verdiği görevlerin de, milletime karşı sorumluluklarımın da çok iyi farkındayım. Seçildiğim günden bu yana, ülkeme ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getirmek için gece gündüz çalıştım, çalışmaya devam edeceğim. Bugüne kadar, yasama, yürütme, yargı organlarıyla ve milletiyle uyum içinde bir Cumhurbaşkanlığı vazifesi icra ettiğime inanıyorum. Önümüzdeki dönemde de, ülkemi en iyi şekilde temsil etmek, anayasal görevlerimi ve milletimin beklentilerini en ileri derecede karşılamak için tüm gücümle çalışmayı sürdüreceğim. Cumhurbaşkanlığı makamını ve mekânını yıpratmaya yönelik çabaları üzüntüyle karşılıyorum. Burada hedef alınan şahsım değil, milletimizin hür iradesiyle yaptığı tercihtir. Hiç kimsenin, özellikle de kendileri de seçimle gelen TBMM üyelerinin, böyle bir hakkı yoktur. İnşallah, bugünden sonra, bu anlamsız tartışmayı da geride bırakmış olacağımızı ümit ediyorum.