Uğur Mumcu, 8 Temmuz 1985'te Cumhuriyet'teki köşesinde "Saatçilikten armatörlüğe" başlıklı yazısında, Ağca'nın ilişkilerini yazmış ve Bulgaristan ilişkisini netleştirmişti:
… Sofya Savcısı Ormanov, Bekir Çelenk ile ilgili soruşturmaları tamamladı ve Çelenk hakkında koyduğu önlemleri kaldırdı. Çelenk bu önlemlerin kaldırılması üzerine önceki gece Türkiye'ye döndü. Böylece Bulgarlar, Çelenk'i Türkiye'ye göndererek İtalya'daki Papa suikastı ile öteki kaçakçılık davalarından yargılanmasını önlemiş oldular.
Bekir Çelenk ile ilgili ikisi İtalya'da, biri İspanya'da ve biri de Türkiye'de olmak üzere dört dava açılmış bulunuyor. Davalardan biri Roma'daki Papa'ya suikast girişimi davası. İkincisi ise, Trento kenti sorgu yargıcı Carlo Palermo tarafından açılan uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı davası. Çelenk, bu iki dava nedeniyle İtalya Adalet Bakanlığınca Bulgaristan'dan, Papa suikastı ve Venedik'e sürdürülmekte olan uyuşturucu madde kaçakçılığı nedeniyle İtalya'da yargılanmak üzere istenmekteydi.
Türkiye'ye dönen Çelenk'in “teba iade edilmez” kuralı gereğince İtalya'ya gönderilmesi söz konusu değil. Ancak, Türkiye'de serbest bırakılır ve yapılan soruşturmalar sonunda yurtdışına çıkma yasağı da kaldırılırsa kendi isteğiyle İtalya'ya gidip hakkındaki davalarda hazır bulunabilir. İlgililer, Bekir Çelenk'in Türkiye'ye gönderilmemesi halinde İtalya'ya teslim edileceğini ileri sürüyorlardı. Ancak bu yol şimdi kapanmış bulunuyor.
Bu durumda Bulgarlar, Bekir Çelenk'i Türkiye'ye göndererek İtalya'daki Papa suikastı davasıyla Venedik'teki uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı davasında yargılanmasını önlemiş oldular. Her iki davada da gerek Bulgarlar ve gerekse bazı Bulgar şirketlerinin adları geçmekteydi.
Venedik'te görülen davada Çelenk, yer altı dünyasında “İnce Mehmet” olarak bilinen Mehmet Cantaş tarafından sağlanan uyuşturucu maddeleri Panama bandıralı gemileri ile taşımak suçundan yokluğunda yargılanıyor.
Çelenk hakkında İspanya'da açılan üçüncü dava henüz başlangıç aşamasında. Barselona Askeri savcılığı 18 aralık 1981 günü İspanya'nın Menorca adasında karaya oturan “Benil” gemisi ile ilgili.
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 4 numaralı Askeri Mahkemesi Savcılığınca açılmış dördüncü bir dava daha bulunmuyor. Dava, 3 no'lı Askeri Mahkemenin 1982/ 787 sayısında işlem görüyor. Bu davanın kamuoyunda “kaçakçı affı” olarak bilinen yasak kapsamına girmesi olası görünüyor.
Bekir Çelenk'in Türkiye'deki ortağı Adil Tandır adlı bir işadamı, Çelenk'in Türkiye'deki işleri İstanbul Karaköy, Rıhtım Caddesi Nuhoğlu İşhanı Yuva Apartmanındaki AS Ticaret tarafından yürütülüyor.
Trento Sorgu Yargıcı Palermo, 1982 yılına kadar Amerika'nın Los Angeles Kentindeki lüks bir mahallede hediyelik eşya dükkânı sahibi olan eski silah kaçakçılarından Mehmet Cantaş'ın, Çelenk'in gemileri ile uyuşturucu madde taşıttığını ileri sürüyor. Bekir Çelenk'in Londra'daki “65 London Wall E.C.2” adresindeki “Oscar Maritime” şirketi, Cantaş'ın “Sutas Shipping Services Ldt. Shpbroks” şirketiyle ayı binada bulunuyor. Bekir Çelenk'in gemileri, İtalyan Sis Ravana adlı İtalyan şiketi ve Çelenk'in Türkiye'deki ortağı Adil Tandır'ın, yüklediği malları taşıyor. Çelenk'in Londra'daki ortağının adı Sabahattin Su.
Bekir Çelenk'in gemilerinde kaptanlık yapan Edis Akman 1974-76 yılları arasında kurmay albay rütbesi ile Roma Büyükelçiliğimizde deniz ataşeliği yaptı. Çelenk'in İspanya'da karaya oturan Benil gemisinin kaptanı Türkiye eski akrobasi şampiyonlarından emekli deniz albayı Yiğit Bora Güzen, Bekir Çelenk'in Londra'da tercümanlığını yapan Orhan Ergün'ün babası emekli kurmay albay Osman Ergün de uzun süre Londra başkonsolosluğumuzda sözleşmeli personel olarak çalıştı.
Kilis doğumlu olan Çelenk, bir süre Ankara'da Anafartalar Caddesinde saat ticareti yaptı. Daha sonra İsviçre'nin Bienn kentinde “Montresfalcon” ve “Viyalüks” adlı iki şirket kurdu. Mehmet Zeki adlı bir Türk ile saat kaçakçılığı yaptığı ileri sürülen Çelenk'in daha sonra Samir Arosyan adlı bir Ermeni ile iş ilişkisi kurduğu da biliniyor. Samir Arosyan'ın İtalya'daki silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı davasında adı geçiyor. Arosyan, İsviçre'nin Zürih kentinde yaşıyor.
Bekir Çelenk, 1982 yılında Münih'te Atalay Saral adlı bir Türkle “Trakya İthalat ve İhracat” adlı bir şirket daha kurdu. İstanbul'da ünlü kaçakçılardan Mehmet Külekçi'den Piyerloti Oteli'ni satın alan Çelenk, 1980 yılı Temmuz ayından beri yurtdışında yaşıyordu. Çelenk, 1980 yılı Temmuz ayından önce Bulgaristan'a gitti. Daha sonra Atina'da yaşadı. Bir süre Londra'nın kuzeyinde tuttuğu evde kalan Çelenk, sık sık Almanya'ya gidip gelmekteydi.
Mehmet Ali Ağca'nın Roma'daki ifadelerinde adı geçen Bekir Çelenk, bir iş için gittiği Bulgaristan'da Bulgar polisi tarafından sorgulanmış ve önceki güne kadar sofya'da göz hapsinde tutulmuştu.
Bekir Çelenk, İstanbul sıkıyönetim komutanlığının 13 Ekim 1980 tarihli bildirisi ile aranmaktaydı. Aynı bildiri ile aranan Mehmet Cantaş, 1973 yılında aralarında Abuzer Uğurlu'nun da bulunduğu bir kısım kaçakçı ile birlikte, Türkiye'ye 1966-73 yılları arasında Bulgaristan yoluyla 27 milyon mermi ve 70 bin 731 adet çeşitli tip ve marka silah sokmak suçundan yargılanmış ancak 1974 yılında Ankara'da yakalanan 487 bin adet mermi ile ilgili görülüp mahkûm olmuştu. Bu dosya Ankara Altındağ Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.1.1973 gün ve 1972/92 sayılı gerekçeli kararı ile hükme bağlanmıştı. Mehmet Cantaş ile aralarında Abuzer Uğurlu'nun da bulunduğu silah kaçakçılığı davası, İstanbul sıkıyönetim Mahkemesince çeşitli hapis cezalarına çarptırılan sanıklar daha sonra dava Yargıtay aşamasındayken çıkan af yasası ile affedilmişlerdi.
Mehmet Cantaş'ın, iki yıl önce tutuklu bulunduğu İtalya'nın Terento kenti cezaevinde ölen Suriye uyruklu Ermeni kaçakçı Henri Aslanyan ile de ilişkisi bulunuyor. Mehmet Cantaş, Henri Aslanyan'ın gemileri ile 12 Eylül 1980 öncesi Bulgaristan kanalıyla Türkiye'ye gönderilen silahlarla ilgili görünüyor. Cantaş'la Aslanyan'ın karıştıkları silah kaçakçılığı olayı Samsun'lu Ali Açmak ve arkadaşları ile ilgili dava da Ankara 4 numaralı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesince karara bağlanmış bulunuyor.
Henri Aslanyan'ın Milano'daki “Stibam” adlı şirketi ile Yahya Demirel'in Cenevre'deki “Petrocım” şirketi arasında yapılan teleks görüşmeleri, Trento sorgu yargıcı Palermo tarafından ele geçirilmiş, bu teleks notlarında Demirel'in bürosunda çalışan Muhammed Kara adlı bir kişi ile Henri Aslanyan arasında silah ticareti konusunda görüşmeler yapıldığı saptanmıştı.
Cenevre Ağır Ceza Mahkemesi, geçen yıl Petrocom şirketinde çalışan Ramazan sarı adlı bir Türkü uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırılmıştı.
Abdi İpekçi davasının sanıklarından Mehmet Şener'in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan İsviçre'nin Bazel kentinde açılan davada, İpekçi cinayeti ile papa suikastı davası sanıklarından henüz ele geçirilemeyen silahlı sağ eylemci Oral Çelik'in Yahya Demirel'den sahte panama pasaportu aldığı yolunda kanıtlar bulunuyor. Bu davada ülkücü sanıklar, Abdullah Çatlı, Mehmet Şener ve Oral Çelik'in, İsviçre'ninOlten kentinde bir kısım ülkücülerle birlikte toplantı yapıp uyuşturucu madde kaçakçılığına girişmeye karar verdikleri de kanıtlandı.
… Trento sorgu yargıçı Palemo'nun, Bekir Çelenk ile ortak iş yaptıklarını ileri sürdüğünü Mehmet Cantaş'ın İstanbul'daki Gidaş şirketi Kabataş, Setüstü Ayda Apartmanında bulunuyor.
Bekir Çelenk'le ilgili hatırlatmalar
Bekir Çelenk, 1982 yılında Londra Başkonsolosluğuna Türkiye'de bir arsa satışı için vekalet vermek üzere gittiğinde Başkonsolos Yardımcısı Güneş Altan'a bazı açıklamalarda bulunmuştu. Bu arada “Saadettin Tantan polis müdürlüğünden alınırsa, Türkiye'ye döner, itiraflarda bulunurum, Tantan'dan korkuyorum” demişti.
Bekir Çelenk'le Mehmet Ali Ağca'nın Sofya Vitoşa Otelinde aynı tarihte kaldıklarını, ilk kez Uğur Mumcu 29 Kasım 1982'de “Cumhuriyet”te yaptığı yayımlarda açıklamıştı. Sofya Savcısı Ormanov da Papa Suikastı davası sırasında Roma'da bulunduğu sırada Uğur Mumcu'ya bu buluşmayı doğrulamıştı.
… Mehmet Ali Ağca'ya Sofya'da 1500 DM veren Ömer Mersan, Bekir Çelenk'le kaçakçı Fikri Kocakerim tarafından tanıştırıldığını söylemiştir. Bekir Çelenk ise Ömer Mersan'la Selahattin Güvensoy adlı bir başka kaçakçı tarafından tanıştırıldığını açıklamıştı. Ömer Mersan, yargıç Martella'ya ilk sorgusunda Bekir Çelenk'i hiç tanımadığını ileri sürmüş, ancak bu tanışıklığı daha sonra kabullenmişti.(Cumhuriyet, 8 Temmuz 1985)