ASRIN KAÇAKÇILIĞI

Aykut Onur KALAYCI

-ASRIN KAÇAKÇILIĞ​I-

Külçe külçe altın kaçakçılığı ...

Mersin’de Bu Sese Bir Kulak Verin!!

Biliyorum sizleri bir süre beklettim. Yazımı biraz geç yazdım. Ancak beni iyi tanıyan okurlarım çok iyi bilirler ki, önüme gelen her konuyu, her bilgiyi çalakalem yazmak gibi bir âdetim de yoktur. Önce gelen belgeyi iyice bir okur sonra her yönüyle araştırır ve en sonunda da kaleme alırım. İşte bu da benim titizliğim. Evet! Bu haftaki yazımın ilk bölümünü de, işte bu mantıkla hazırladım. Şimdi size belki de Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Kaçakçılık Olayı olan bir olaydan bahsetmek istiyorum. Size 15 ton altın kaçakçılığından ulaşabildiğim ama kesin ve net bilgileri sunmak istiyorum. Buyurun başlayalım…

45’er Kiloluk Paketler

Önce şunu belirteyim. Kaçakçılık olayı soruşturma safhasında olduğu için firmanın adını sonra açıklayacağım. Soruşturmaya konu olan bir mücevherat firması şu bizim meşhur dâhilde işleme izin belgesi (3151) kapsamında, yurt dışından altın getirir. Firma bu altınları burada işler, tabiî ki altınları yurda getirdiğinde ihracat taahhüdünde bulunduğu için işlenilen mücevheratı (altınları) yurt dışı etmesi gerekmektedir. İddiaya göre ya da bana ulaşan bilgiye göre diyelim, firmanın getirdiği altının 15 TON civarında olduğu ve 45’er kiloluk ambalajlar içerisinde olduğu belirtilmektedir.

Soluğu Ankara’da almış!..

Firma, tonlarca altını işledikten sonra işlenilen altını yurt dışı yapmış mıdır? İşte araştırılan konu da budur! Ama bir çapanoğlu var ki konuyla ilgili geniş bir soruşturma başlatılmış!.. Araştırmalarım sonucunda bu olayla bağlantılı olarak AHL Limanı’nda görevli bir kolcunun (gözetim memuru) ihmalinin olduğu ve bu yönde soruşturmanın devam ettiği bilgisine ulaştım. Hatta bu görevlinin bölge müdürlüğü emrine alındığı, bu olayların ortaya çıkmasından sonra da hava alanının gümrük yetkilisinin de soluğu Ankara’da üst düzey bürokratların yanında aldığı bilgisine de ulaştım. Ya sonrası diyeceksiniz değil mi? Sonrası sıkı bir şekilde takibimdedir bilmiş olasınız.

Hem altın kaçakçılığı soruşturması hem de kolcunun akıbeti ne olacak gerçektende merak konusu.. Bence bu iş iyice bir didiklenmeli ve 15 tonluk altın kaçakçılığı bir kolcunun üzerinde kalmamalı!! Ardında kim varsa ortaya dökülmelidir. Ne dersiniz haksız mıyım?

-ÇARPICI AÇIKLAMALAR-

Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı Sayın A. Baki Şimşek, önemli açıklamalarda bulunmuş! Bence, Şimşek’e bir kulak vermek lazım... Şimşek 02.02.2013 günü yaptığı basın açıklamasında, Mersin Limanı’nı işleten kuruluşla ilgili olarak çok çarpıcı açıklamalara yer vermiş. Bakın Şimşek açıklamasında, nelerin üzerini çizmiş? Açıklamada, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 218 maddesine bağlı olarak çıkartılan gümrük yönetmeliğinin 72/Ş maddesine rağmen işletici firma tarafından kamunun talebi üzerine Kırmızı Hat’a yönlendirilen eşyalarla ilgili olarak yapılan işlemlerden dolayı ücret alındığı açıkça belirtilmektedir.

Zaten kısıtlı sayıda ihracatçı potansiyeline sahip Mersin’de bu uygulama ile birçok ihracatçının da başka gümrüklere gitmesine neden olacak; bu uygulamanın bir an evvel yetkililer tarafından gözden geçirilmek suretiyle ivedilikle bir çözüm bulunması yoksa ihracat hedeflerinden bir sapma olacağı; Sayın Başbakan’ın heyetlerle yurt dışına giderek yeni pazarlar oluşturduğu bu ortamda bu tip uygulamaların ihracatçılara zarar verdiği kanaati bende oluşmaktadır.

“Bunu Kabullenemem”

Birde üzülerek şunu görüyorum; Türkiye’nin ve de dünyanın sayılı bisküvi üretim merkezi olan Karaman’daki firmalara birilerinin“Mersin’e gelmeleri şart mıdır başka gümrüğe gitsinler!”demelerini gerçekten kabullenemiyorum. Gerçekten bu sözleri söylediği iddia edilen gümrük görevlilerini de buradan kınıyorum. İnşallah bu iddia doğru değildir çünkü insanın ister istemez aklına geçmişte bir maarif bakanının “şu okullar olmasa ne güzel idare ederdim yahu bakanlığı” dediği gibi cümleler geliveriyor. Acaba Orta Akdeniz Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü yetkilileri de böyle mi düşünüyor?

İSTANBUL’DA DA SARI HAT SORUNU

Gelelim İstanbul’da ki sarı hat olayına.. Onu da kısaca aktarmak istiyorum sizlere. İstanbul Atatürk Hava Limanı Kargo Gümrük Müdürlüğü’nde yığılmaları önlemek amacıyla sıraya konulan Sarı Hat uygulaması bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Peki! Bu sıkıntılar nelerdir? Herkesin bildiği gibi SARI HAT uygulaması gümrüklerde belge kontrolü demektir. Sabah müracaatını yapan bir mükellef, beyannamesini ancak bir gün veya iki gün sonra kapatmaktadır; bu da malın alıcıya teslimini geciktirmektedir. Bu sistemi delen var mı dersek, tabii ki var ve gümrüğün bu konudaki uygulaması ise şöyle: Mesai yatırırsanız, sıra olayında yer almıyorsunuz. Aynı gün işlemlerinizi yapıp, malınızı teslim alabiliyorsunuz. Bunun dışında İstanbul’un gözde gümrük müşavirliği firmaları ne mesai ödüyorlar; ne de sıraya giriyorlar; onlarda son sürat işlerini yapıveriyorlar. Ne garip değil mi? Laf açılmışken İstanbul Gümrük Ve Ticaret Bölge Müdürlüğü yetkililerine sesleniyorum: Yaptığınız uygulama iyi olabilir ancak bu uygulama için bir personel takviyesi yapmayı düşünmüyor musunuz? İleride bu Sarı Hat çok baş ağrıtacağa benziyor. Dost acı söyler benden söylemesi..

İŞTE O İDDİANAME

Hatırlarsınız yaklaşık 9 ay öncesi duyarlı bir gümrük müşavir yardımcısı, Ambarlı Gümrüğü’nde kullanılmış makine ithalatını matbaa mürekkebi diye beyan edilen makine ithalatındaki suiistimalleri görüp durumu dönemin Büyükçekmece Kaçakçılık Savcısı’na iletmiş ve soruşturma başlatılmıştı. İşte o iddialar bir ansiklopedi gibi kocaman bir iddianame haline geldi. Tabi! Her zaman olduğu gibi bu iddianamenin detaylarını yazmakta bana düştü!

İDDİANAMEDEN:

Elimdeki bilgilerin devletin savcısı tarafından düzenlendiğini daha iyi anlamanız için aynen veriyorum;

Müştekiİ. Y.’un ihbar dilekçesiyle, gümrüklerden rüşvet işleyişi ile kaçakçılık yapıldığı ve bu nedenle kendisinin daha önce Y…L GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ adlı firmada çalıştığı, firmanın sahibi olan şüpheli S.Y.’nın gümrük müşaviri sıfatıyla yapılan ithalatlarda rüşvet verdiği ve yine Ö. REKLAM A.Ş. tarafından yurtdışından ithal edilen eşyalardan rüşvet vermek suretiyle TSE kapsamında olan eşyayı kapsam dışı olarak ithalini sağladığı ve Kırmızı Hat’a sevk edilen eşyanın rüşvet vererek Kırmızı Hat’a gönderilmesinin engellendiği yönünde beyanlarda bulunduğu, müştekinin şikayeti üzerine adı geçen Ö. REKLAM LTD.ŞTİ.’nin yapmış bulunduğu ithal işlemleri için soruşturma yapıldığı, soruşturma sonucunda ithalat konusu dijital baskı makineleri ve ofset baskı makinelerinin Ambarlı Gümrüğü’nden tescil edildiği, ithal beyannameler üzerinden gerekli soruşturmaların yapıldığı ve bu nedenle de şüphelilerin diğer beyannamelerinde belirtilen ithal ofset baskı ve dijital baskı makinelerine el konulduğu, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/18280 soruşturma dosyası üzerinde yürütülen soruşturmada şüpheliler H.C.B., A.B.M., A. T., C. T. P. ve arkadaşları haklarında resmi belgede mühürde sahtecilik ve eşyayı sahte belge kullanarak gümrük vergileri ödenmeksizin ithal etmek suçlarından Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığı, Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde de 2012/190 esasından derdest bulunduğu, bu kaçakçılık eyleminin gerçekleştiği sırada olaya ilişkin yapılan soruşturmada şüphelilerden A.A.’in suç tarihlerinde gümrük müdür yardımcısı S.A., M.K., K.S., M.U., A.N.C., T.T. ve H.A.’in gümrük muayene memuru olarak görev yaptığı müşteki İ. Y.’un yapılan soruşturmada iddia ettiği kaçakçılık eyleminin gerçekleştiğinin toplanan delillerden anlaşıldığı” belirtilmektedir.

Bir çarpıcı bölüm daha…

Görüldüğü gibi savcı bey, kendisine gelen bir ihbarı nasıl değerlendirmiş ve tespitlerde bulunmuştur. Ancak savcının hazırladığı iddianamede açıkça anlatılıyor. Aynı iddianamede dikkat çeken bir bölüm daha var. Bu bölümde iddianamede şöyle geçiyor:

“Gümrük muayene memurlarından A.N.C. ve M.U.’nun dış ticaret müsteşarlığınca yayınlanan standardizasyon tebliğine aykırı olarak Kanada’dan ithal edilen kullanılmış eşyanın ithalinin mümkün olmadığı halde GTİP’sini değiştirmek suretiyle ithalatını sağladıkları, yine muayene memurlarından M.K, S.A., H.A.’nın ithal beyannamesinde matbaa malzemesi olarak gösterilen eşyanın ofset makinesi olmasına rağmen ithaline izin verdikleri anlaşılmaktadır.

İddianame böylesi kesin bulgularla örtüşünce doğal olarak bu soruşturmayla ilgili olarak iddianameyi kabul eden Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/190 esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine 10.01.2013 günü oy birliyle karar vermiştir.

Yani buradan çıkaracağımız sonuç ne?

Devlet gümrük müşavirleriyle gümrük görevlilerinin dosyalarını birleştirmiş oluyor.Bu gümrük görevlilerinden İstanbul’da aktif gümrük diye tabir edilen yerlerde kimler çalışmaya devam ediyor tabi bu da bendeniz Aykut kulunuzun merakını kabartıyor. Doğal olarak bunun da araştırmasını yapmak İstanbul Gümrük Ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’nün değerli bürokratlarına düşüyor. Benim yaptığım araştırmalarda ise, şüpheliler arasında yer alan müdür yardımcısının halen aktif görevde çalıştığı yönündedir. Yalan mı? Yalan diyen varsa ben buradayım, Bilginize..

YAZARIN NOTU

KULAĞIMA KAHRAMANMARAŞ GÜMRÜKLERİYLE İLGİLİ OLARAK BİR TAKIM İDDİALAR GELMEKTE.. ARAŞTIRMAM TÜM HIZIYLA DEVAM EDİYOR, İLGİLİLERE DUYURULUR!!