Kapının Ardı Hayali İhracat Çıktı!

Aykut Onur KALAYCI

KAPININ ARDI HAYALİ İHRACAT ÇIKTI!

AK PARTİ NASIL BU KADAR OY ALIYOR?

-UZUN ADAMIN SEÇİM ZAFERLERİ-

PVC’Lİ VURGUN

Önce merhaba sonra da iyi haftalar diyerek yeni yazımıza başlayalım. Bu hafta da ilginç konularla karşınızdayım. Hem de ne ilginç konular sevgili okurlarım, okudukça sizlerinde şaşıracağınıza, aynı benim gibi  ‘Vay be’ diyeceğinize şimdiden eminim. Ama önce bir başarı öyküsünü yazımın taa başına koymak istiyorum izninizle.. AK Parti’nin ya da bu partinin uzun adamı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başarısından söz etmek istiyorum sizlere.

Elinizi vicdanınıza koyun!

Başlıktan yola çıkarak anlatmak istiyorum bu başarı öyküsünü. Yani ‘Ak Parti bu kadar düzmeceye, ayak oyunlarına, montaj, ses ve görüntü tuzaklarına karşın bu oyu nasıl alıyor?’ Sevgili okurlarım şöyle bir geriye çekilin, elinizi vicdanınıza koyun ve tamamen tarafsız bir şekilde sadece ve sadece geçmişte yaşadıklarınızı gözünüzün önüne getirin. Örneğin, hasta olduğunuz günleri bir düşünün. Nasıl çile çekiyordunuz hastanelerde anımsayın. Doktora tedavi olmak için adeta işkence çekmiyor muydunuz?  Doktorun size yazdığı ilaçları almak için nasıl saatlerce kuyrukta bekliyordunuz.  Ya şimdi! Şimdi nasıl tedavi oluyorsunuz? İstediğiniz hastaneyi telefonla arayıp randevunuzu alıyor, randevu verilen saatte doktora görünüyor ve 5 dakika içinde doktorunuzun yazdığı ilaçları hem de istediğiniz eczaneden alıp istirahat etmek için evinizin yolunu tutuyorsunuz. Yalan mı? Yalan diyeniniz varsa hayır böyle olmuyor diyeniniz varsa yukarıda yazdım ‘Lütfen elinizi vicdanınıza koyun’

Duble yollar modern şehirler

Bir örnek daha vereyim. Yolunuz Anadolu’nun ücra yerlerine düştü mü bilemem. Ben görevim icabı gider gelirim. Eğer sizinde düşerse ya da öğrenmek isterseniz, girin internetten karayollarının sayfasına bakın bakalım nerelere ne kadar duble yollar asfalt yollar yapılmış! Çok affedersiniz hayvanın bile geçemediği o yollardan şimdilerde tırlar geçiyor. Duble yollar sayesinde trafik kazalarına canlarımız kurban gitmiyor. Yalan mı? Yalan ya da hayır böyle değil diyeniniz varsa ‘Lütfen elinizi vicdanınıza koyun’ AK Partili belediyelerin icraatlarına bir bakın. Örneğin bir Gaziantep’i, Kayseri’yi ya da Ankara’yı iyice inceleyin. Fırsatınız varsa bir gidin bu kentlere bakın bakalım bu kentlerde neler yapıldığına. Sonra da bana ‘hayır yanılıyorsun’ deyin. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun!..

Ekonomiye bir bakın!..

Ekonomiye bir bakın. Bakın bakalım hangi ülkede sıfır faizle otomobil şirketleri müşterilerine araba satıyorlar. Ya da hangi ülkede hangi banka yüzde 0.69 gibi oranlarla insanlara ev kredisi veriyor. Örnekleri daha çook uzatabilirim. Ama bu kadarı da yeter sanırım. Kısaca demek istediğim şu sevgili okurlarım.  Bu başarı tesadüfî bir başarı değildir. Azmin, çalışmanın başarısıdır. Projeler üretmenin ve bu projeleri hayata geçirmenin başarısıdır. Halk için çalışmanın başarısıdır.  Yalan mı? Ya da böyle düşünmüyor musunuz? O zaman lütfen ama lütfen elinizi vicdanınıza koyun.

'KAPININ ARDI HAYALİ İHRACAT'

Gelelim bu haftaki yazımızın ana konusuna. Hani sizde şaşıracaksınız dediğim yazılarıma. Şu bizim hortumcuların, fakir fukara hakkı yiyenlerin, yetimin lokmasına göz dikenlerin oyunları hiç bitmiyor. Adamlar fil senaryolarını aratmayacak yöntemlerle devleti soymanın yollarını arıyorlar. İşte size bu tosunların son vurgun yöntemlerinden biri.

İşleri sadece hayali ihracat yapmak olan bazı uyanıklar, KDV’si % 18 olan 'pvc kapı pencere ihracatı yapacağız' diye gümrüğe tırları getirirler. Ancak bundan önce de sözde ihraç edeceğiz diye pvc kapı ve pencere kiralarlar. Malların işlemleri bittikten sonra, tırlara mühür vurularak çıkış gümrüğüne sevk yapılır.  İşte bu uyanıkların sözde oyunları daha doğrusu foyaları da bu hamleyle başlar. Bir kaç günlüğüne kiralanan pvc kapı pencereler önce bir depoya boşaltılır.  Yerine aynı tonajda çimento yüklenir; önceden anlaştıkları gümrük gözetim memurundan aldıkları mühürle de yeniden mühürlenerek tırların ihracatının gerçekleşeceği gümrüğe doğru yola çıkar. Orada bir sürprizle karşılaşmamak için orada ciddi tedbir alırlar. Alınan tedbirler sayesinde de (tedbirleri bir düşünün sevgili okurlar neler olabilir) ihracat gerçekleşmiş olur.

İşin gereği sıra gelir vergi iadesini almaya...

Onunda çoktan düşünmüşlerdir bizim tosunlar. Kan emiciler hayali ihracat yaparak haksız KDV iadesi almak için sektörel firmalar kurarlar veya sektörel firmaları kullanırlar. Sektörel firmaları kullanmalarının en önemli nedeni ise, KDV iadelerini % 4-8 oranında fatura tutarının üzerinden teminat yatırmaları halinde ilgili vergi dairesince ödenmekte ayrıca sektörel firma olmazsa KDV iadesi almak biraz zorlaşmaktadır. Hayali ihracatçılar onun için SEKTÖREL firmaları kullanmaktadır. Çin’den getirilen kumaş ve tekstil ithalatında ise, kaçakçılık nasıl yapılmaktadır?  Ve bu işin en önemli ayağı dâhilde işleme izin belgesi ile yapılanıdır!

‘Peki, niye bu yol tercih ediliyor?’ derseniz şöyle açıklayalım: Dâhilde işleme izin belgesi ile ithal mallar vergiden muaf tutulması bu belgeyi kullananlar getirdikleri kumaştan mamul ürün yaparak ihracat taahhütlerini kapatmaları gerekmektedir. Bazı uyanıklar da Çin’den getirdikleri kumaştan üretim yaptıklarını beyan ederek, ihracat taahhütlerini kapatmaktadırlar. Bu işler için gümrüklerdeki bazı kişilerin yardımını alarak tabii işlemlerini yapmaktadırlar.  Peki, gerçekte ithal edilen kumaştan bir üretim söz konusu mudur? Tabi kocaman bir HAYIR! Peki ‘gümrüklerden ne gönderiliyor?’ derseniz onu da açıklayalım; tekstil kırpıntıları.. Bu kadar da değil!..

Nedeni ise şudur:

İstanbul’un belirli kesimlerinden toplanan tekstil eşyaları için peki niçin bu yola başvuruluyor derseniz onu da şu şekilde açıklayalım. Çin’den ithal edilen bu kumaşlarda, ANTİ DAMPİNG vergisi olması ve ödenmesi gereken %103 gibi bir verginin ödenmeyerek haksız menfaat temin edilmesi bunun yanı sıra vergi yükünden dolayı kumaşları çekemeyen ve dâhilde işleme izin belgesi sahibi firma arayan firmaların antrepolardaki mallarını devralarak kumaşları vergileri ödenmeksizin yurda sokulması (Bu konuyla ilgili olarak HALKALI Gümrüğü’nün son yedi yılının araştırılmasında büyük fayda olacağı kanaatindeyim)

Mali Şube uyumadı!..

Peki, bu işler olurken Mali Şube Gümrük Muhafaza uyuyor mu? Tabiî ki kocaman bir hayır özellikle de İstanbul Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın o dönemlerdeki kaçakçılık savcısı Mustafa Kemal GÜL ve Mali Şube’nin üstün gayretleriyle çok büyük hayali ihracatlar ortaya çıktı!

Son dönemlerde ise, gümrük muhafazadan buna benzer operasyonlar peşi sıra gerçekleşmektedir. Peki, ‘bütün bunlar yeterli mi?’ diyecek olursanız, tabi kocaman bir HAYIR diyeceğim bende çünkü bu hayali ihracatın baronları ayakçıları gümrük ayakları halen ayaktadırlar kısacası ne demek istediğimi anlayan anlamıştır. Anlamayan için de kısa bir cümle belki ANKARA’DAKİ bazı yöneticileri kandırabilirsiniz ama beni asla!...

-Yok Böyle Memur-

Bu kadar teknik bilginin ardından şimdi geldik çok özel bir hikâyeye.  Hikâyemizin kahramanı aslında sıradan bir insan.  Devlet memuru kendisi ama ne memur! Bilen bilir Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın atama ve yükselme yönetmeliği var. Her yıl görev suresi dolan personel, boş bulunan bölgesi için atama talebinde bulunur. Ama tabi aradan sivrilenler de yok değildir. Aynı hikâyemizin kahramanı bizim memur gibi. Bir ilimizde memur olarak çalışan bu bayan arkadaşımız, o ili her nedense çok ama çok sevmektedir.  Anlayacağınız başka ilde çalışmak asla istemiyor. Ama takdir edersiniz ki, yönetmelikler buna müsaade etmiyor. Bizim memur yönetmeliği bir inceliyor ki, mazeretli kalabileceğini anlayıveriyor bir şeyler düşünüyor ve bizim yılların memurunun bulduğu mazeret maddesi ise oldukça ilginç!

Buna göre eğer evliyseniz, eşlerden birinin atanacağı yer yoksa o ilde kalmanız sorun olmuyor. Ancak gel gelelim bizim şehir hayranı memur bekâr. Ne yapıp ne etmesi lazımdır ki, acil bir koca bulması lazım. Eeeee o şehirden illaki ayrılmak istemeyen o memurumuzda gerekeni yapıp kendine kocayı buluyor. Üstelik bulduğu koca da, tam yönetmeliğin istediği cinsten biri yanı o da memur üstelikte belediyede memur. Bizim gümrükçü ile belediye memuru hemen evleniveriyorlar. Ve doğal olarakta o ilden illaki ve illaki ayrılmak istemeyen memurumuz aynı görevinde başarıyla kalıyor.

İddia oldukça vahım

Memurumuz çok sevdiği ilde kalıyor kalmasına da iddialar da ayyuka çıkıyor. Örneğin bu evliliğin formalite bir evlilik olduğu çiftin aynı evi paylaşmadıkları söyleniyor. Ne diyelim hayırlı işler! Bu konuyu geçmeden bizim bekâr olan bay-bayan memurlara da buradan bir çağrım olacak. Özellikle İstanbul’da görev yapan arkadaşlarım acele edin sizde bir belediyeciyle yıldırım nikâh kıyın ve paşalar sultanlar gibi yıllarca kalın güzel İstanbul’umuzda. Nasıl iyi fikir değil mi?

HALKALI İDDİALARI

Gelelim HALKALI Gümrüğü’ndeki meşhur iddialara;

1-) Halkalıda antrepolardan cep telefonu ithalatı yapılıyor. Distribütör firmalarının fiyatlarının çok altında (samsung ve ıphone) gibi yani diğer bir deyişle düşük kıymetle bu işlemlerin gerçekleştiği ve bu işleri yaptığı iddia edilen o muayene memurunun kimliğini ise ben çok iyi biliyorum.

2-) Gözetim memurlarıyla ilgili iddiada ise, kargo şirketleriyle bu görevlilerin ihracat işlemlerinde sıkı fıkı oldukları yönünde.. Ne demek istediğimi anlayan anlamıştır. Bu gümrükteki iddialar inanın bu kadar değil bekleyin!..

-Yazarın Son Dakika İstanbul Notu-

  • Halkalı Gümrüğü’nden cep telefonu ithalatıyla ilgili olarak, yetkililerin ..... nolu beyannameye dikkatini çekiyorum. Birde ithalatçı firma H….. midir? Bu konuyla ilgili çok çarpıcı köşe yazımı bekleyin!...

YAZARIN NOTLARI

  •  Tarafıma İstanbul Gümrükleri ile ilgili belge ve bilgilere dayalı gelen bir mailde, TASİŞ’te temizlik firmasında çalışan bayanların işten atıldığı, bu atılmalarla ilgili olarakta çok ciddi ithamlar yer almakta.. Bu ithamlar, Karaköy’den Sirkeci’ye kadar uzanıyor!! Tabii araştırmam bittiğinde, bu konuyu da sütunlarıma taşıyacağım. Bekleyin!..