Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplandı

"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda hukuk dernekleri ve hukukçu akademisyenler görüşlerini dile getirdi.

TBMM

Komisyonun 13. toplantısı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un başkanlığında TBMM Tören Salonu'nda yapıldı.

İlk oturumda konuşan Hukukçular Derneği Genel Başkanı Melih Gülseren, Komisyon'un tarihi bir misyon üstlendiğini vurgulayarak, "Terörsüz Türkiye" sürecinin başlamasına katkısı olanlara teşekkür etti.

Terörün tamamen sona erdirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kalıcı huzura kavuşması hedefiyle yürütülen "Terörsüz Türkiye" sürecini sonuna kadar desteklediklerini belirten Gülseren, "Milletimizin arasına örülen duvarları yıkıp ezeli ve ebedi kardeşliğimizi perçinlemesinin zamanı gelmiştir. Sürecin hiçbir aşamasında şehitlerimizin ruhunu incitecek, gazilerimizi ve şehit yakınlarını hayal kırıklığına uğratacak bir adım atılmamalıdır. Dileğimiz odur ki, Terörsüz Türkiye süreci sivil ve tüm milletimizi kucaklayan yeni bir anayasa ile taçlandırılsın." ifadelerini kullandı.

Sürecin sağlıklı yürümesi için toplumu kin ve nefrete sevk eden provokatif eylemlere, yazılı ve görsel basın açıklamalarına, sosyal medya paylaşımlarına izin verilmemesi gerektiğini dile getiren Gülseren, "Bunları yapanlar hakkında cezai ve idari işlemlerin uygulanması hususunda gerekiyorsa sürece özel mevzuat değişiklikleri yapılmalı. Hatta bu süreçte bilgi kirliliğine karşı ve güven inşası için süreçle ilgili olarak Kürt kökenli vatandaşlarımıza ilgili kurumlarca Kürtçe SMS'ler gönderilebilir." dedi.

Gülseren, süreç kapsamında mevzuat düzenlemeleri yapılması gerektiğini kaydetti.

"İstisnai yargılamalar mantığını da masaya koymamız gerekiyor"

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak ise "Cumhuriyet'in ilk yıllarından bu yana Türkiye'de 'siyasi' ya da 'politik dava' kavramının bulunduğunu" ifade ederek, bunun da yasalarda yer almasa da bazı uygulamalar nedeniyle toplumun her kesimi tarafından varlığının kabul edildiğini söyledi.

Çakmak, "Bizler eğer yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını tartışacaksak bu politik dava mantığını ve beraberinde getirmiş olduğu istisnai yargılamalar mantığını da masaya koymamız gerekiyor. Bu bağlamda yasal değişiklikleri de öngörmemiz ve bu kapsamda çalışmalar da yürütmemiz gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.

Yargı bağımsızlığının önemine dikkati çeken Çakmak, ana dilin kullanılması, eğitim, çevre ve madenle ilgili bazı kanunlara ilişkin düzenlemeler önerdi.

ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter Moray da "ortak geleceği" inşa ederken öncelikle temel metinlerin nasıl olacağının tartışılması gerektiğini belirtti.

Sadece temel metinlerle ya da anayasa metinleriyle bu meselenin çözülmeyeceği görüşünü paylaşan Moray, temelini toplumsal sözleşmeden alan, birçok alandaki mevzuatta karşılığını bulan bir demokratikleşme ve reform sürecinin gerçekleşmesine ihtiyaç olduğunu söyledi.

"Türkiye'de toplumun tamamını kapsayan toplumsal uzlaşıya ihtiyacı var"

Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği (SODAD) Başkan Yardımcısı Kemal Akkurt, "Terörsüz Türkiye" hedefine hiç kimsenin itirazı olamayacağını ancak bölgede gelişen olayların, emperyalizmin tercihleri doğrultusunda şekillendiğini ifade etti.

Süreçte provokasyona açık bir alan bırakılmaması gerektiği dile getiren Akkurt, şunları kaydetti:

"Türkiye'de toplumun tamamını kapsayan toplumsal uzlaşı, adalet ve ilerlemeye ihtiyacı vardır. Barış, ancak ve ancak büyük bir toplumsal uzlaşma ile sağlanabilir. Bölgemizde yaşayan halkların kendi kaderlerinin tayin hakkı neoliberalizmin ve emperyalizmin taleplerine kurban edilmemelidir. Uygulanan politikalar ülkemizin ve bölgemizin geleceğinin rehin alınmasına neden olmamalıdır. Bu nedenlerle yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi ekseninde hareket edilmelidir. Bu ilke bir tarafta Türkiye'de huzur ve sükunun, güven içinde yaşamanın, diğer taraftan da uluslararası barış ve güvenliğin güvencesidir."

"Komisyonun bu çalışması kardeşlik müessesesini kalıcı hale getirecektir"

Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Genel Başkanı Hasan Oymak, terörün Türkiye'nin 40 yılında binlerce acıya, trilyonlarca liraya mal olduğunu anımsattı.

Türklerin ve Kürtlerin kardeşliğine vurgu yapan Oymak, "Terörsüz Türkiye"nin bu coğrafyada yaşayan herkesin yarınları için ortak bir gelecek ve güçlü bir Türkiye'yi inşa etme vizyonu olduğunu dile getirdi.

Oymak, bu vizyonun sadece belli bir dönem ve hükümet programı değil, devletin kalıcı stratejisi olduğunu kaydederek, "İnanıyoruz ki böylesine büyük bir katılımla oluşturulan Komisyon'un bu çalışması ülkemizin tarihi bir fırsat yakaladığı bu dönemde kardeşlik müessesesini kalıcı hale getirecektir." dedi.

Komisyon'un her görüşten kesimi dinlemesinin önemine değinen Oymak, herkesin temsil edildiği ve dinlendiği bir sürecin "toplumsal mutabakatın anahtarı" olduğunu belirtti.

Oymak, terörsüz bir Türkiye'nin ülkeye kazandıracaklarına değinerek, şu ifadeleri kullandı:

"Türk ve Kürt vatandaşları arasında esasen bir ihtilaf yok. Bizler aynı takımlarda top koşturan, aynı okullarda okuyan, aynı sofralarda yemek yiyen, birbirleriyle aynı Türkleri söyleyen insanlarız. Terör belası, bu insanların arasına nifak sokuluncaya kadar durum bundan ibaretti. Dolayısıyla Terörsüz Türkiye sürecinde nifak sokan terör örgütünün ortadan kaldırılması zaten meselenin önemli bir kısmını çözecektir."

Terör örgütünün silah bırakmasının Türk ve Kürt kardeşliğinin önünü açacağına işaret eden Oymak, "Bu sürecin samimi olduğunun ortaya konması gerekmektedir. Tüm silahlar belli bir takvimde teslim ya da imha edilmelidir. Aynı şekilde örgütle bağlantılı yapıların da feshi belli bir takvim içerisinde birtakım süreçte gerçekleştirilmeli, bu süreç yakından takip edilmelidir. Yasal düzenlemelerin sürece yönelik işleyişin gelişimi dikkate alınarak gerçekleşmesi gerekir." şeklinde konuştu.

AA