Onlar bana ihanet etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paralel Yapı'yla ilgili olarak "Onlar Tayyip Erdoğan'a ihanet ettiler, ben onlara ihanet etmiyorum." dedi.

Erdoğan milli maçta yaşananlara da tepki gösterdi, "Orada tabi birkaç yüz olabilir herhalde kendini bilmez ıslıklamaya başlıyor. Bu olacak bir iş değil. Biz bir ülkenin İstiklal Marşına karşı saygı gösteremeyecek kadar tahammülsüz bir millet değiliz. Bu milletin genlerinde bu yok. Aynı şeyi bize karşı başkaları yapsa biz buna nasıl bakarız? Dinlersin sakin bir şekilde olur biter" dedi.

ATV ve A Haber ortak yayınında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki farkı iyi analiz etmemiz lazım. 7 Haziran'da sandıktan bir koalisyon tercihi çıktığını bir kenara koymamız mümkün değil. Niye? Rakamlar bunu söylüyor onun için. Fakat bu koalisyon nasıl oluşacak buna gelince. Koalisyon bir kültürdür. Bu batı ülkelerinin bir çoğunda var ama bakın, başkanlık sisteminin yaşandığı ülkelerin birçoğunda koalisyon başarılı gitmiyor. Onun için de oralarda istikrar ve güveni yakalamak için de bakıyorsunuz hep tek partili iktidarlar orada söz konusu" diye konuştu.

Erdoğan, "Batıdaki bu kültür şu anda dışarıya olumsuz yansımıyor. Bizim özel görüşmeler yaptığımız ülkelerin liderleri bana hep şunu söylemişlerdir. Siz çok iyi bir ivme yakaladınız. Tek başınıza iktidarla bunu götürüyorsunuz. Başbakanlığım dönemini kastediyor. Biz ise koalisyonla bu işi götürüyoruz ama sıkıntılarımız çok, derlerdi. Çünkü birçok şeylerde anlaşamıyorsunuz, derlerdi. Bunlarda bu koalisyon kültürü olduğu halde bunu böyle ifade ediyorlardı" ifadelerini kullandı.

"GÜVEN VE İSTİKRAR KAVRAMI HAKİM OLUNCA O TOPLUM UÇUŞA GEÇER"
 

Erdoğan Türkiye'de yaşanan koalisyon dönemlerine dikkat çekerek, "Bizde koalisyon dönemleri yaşanmadı mı? Yaşandı. Ama neticelerini gördük. Koalisyon dönemlerinde Türkiye hep geri gitti. Ama tek başına bir siyasi partinin iktidar olduğu dönemlerde de tırmanışa geçtik. Fakat koalisyon olunca hemen geri gidiş başladı. Bizimle tek partili iktidar dönemini yakaladık. Bizim de tek partili iktidar dönemimizde 3 Kasım 2002'deki bütün konuları yatırın masaya Türkiye neredeydi? Bugün Türkiye nerede? Şöyle bir 12-13 yılın analizini yaptığınız zaman nereden nereye geldiğimizi, nasıl geldiğimizi 2 kavram ifade eder. Bunlardan birisi istikrardır diğeri güvendir. Güven ve istikrar kavramı hakim olunca o toplum uçuşa geçer. Bizde de böyle oldu" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Koalisyon görüntüsü bir anda 4,5-5 aylık süreçte ülkemizde adeta bir duraksama havası estirdi. Yapılan koalisyon görüşmelerinde de belli ki bazı dayatmalar oldu. Oralardan bir netice çıkmadı. Bu arada hayırcılar türedi. Bunun neticesinde görevi bana Sayın Başbakan iade edince kalan bir hafta, 8 günlük süreç var. Bu süreç içerisinde Anayasa'nın verdiği bir yetki vardı. Bu yetkiyle benim yeniden bir yetkilendirme yapmam ve zaten kendileriyle görüşmeler yapılmış olan bu siyasi partilerin bir tanesi çıkıyor diyor ki 'Şunlarla zaten beraber hiç olmam'. Burada yeni bir arayışın içine girmenin anlayışı yoktu" açıklamasında bulundu.

"YÜZDE 41'DEN SİZİ TEKRAR YÜZDE 49,5'A ÇIKARIYOR"

Erdoğan, "Demek ki parlamento kendi içinde bu işi çözemedi. Öyleyse bu işi en iyi çözecek yer neresiydi? Milli irade yani halktı. Zaman kaybetmeden en iyisi biz milli iradeye müracaat edelim, millet yeniden tercihini yapsın; bunu görelim istedik. Milletin bu tecelli eden tercihi bana göre istikrar ve güven tercihidir. Bu istikrar ve güven tercihiyle dikkat edin basit bir yükselme yok. Yüzde 41'den sizi tekrar yüzde 49,5'a çıkarıyor" dedi.

"TÜRKİYE'NİN DÜNYADAKİ BELİRLEYİCİ ROLÜ G20'DE ÇOK DAHA ÖNE ÇIKMIŞ OLDU"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle şu mutluluğumu milletimle paylaşmak istiyorum. G20'de bunu gördüğümüze çok mutlu oldum. Bir defa dünya ülkelerinin Türkiye'ye bakışındaki hava farklılaştı. Bir taraftan G20'deki başarıyı gördüler. Bundan dolayı hem tebriklerini yaparken bir taraftan da bu seçim neticesiyle ilgili olarak da bunu bütünleştirdiler. Türkiye'nin dünyadaki belirleyici rolü G20'de çok daha öne çıkmış oldu" diye konuştu.

"CUMHURBAŞKANI OLARAK BENİM DE TEK DERDİM ŞUDUR; GELECEĞE YÖNELİK BAŞARILI BİR KABİNE OLUŞMASI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, program sunucusunun kabine beklentisi konusunda ki sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Sayın Başbakan çalışmasını yürütecek. Kendine göre herhalde o da arkadaşlarıyla istişarelerini yapar. Ondan sonra da bize kendi hazırlıklarını sunacaktır. Bu hazırlıkları sunduktan sonra bizler kendisiyle bazı şeyleri paylaşırız, paylaşmayız. Ama bunu arkadaşlar, tanıdığımız bildiğimiz arkadaşlar. Burada bir Cumhurbaşkanı olarak benim de tek derdim şudur; geleceğe yönelik başarılı bir kabine oluşması. Çünkü başarılı kabinenin oluşmasında Cumhurbaşkanı ve Başbakanın ortak bir çalışma ortaya koyması ülkemin geleceği için önemli. Yani Cumhurbaşkanı başka telden çalarsa Başbakan başka telden çalarsa o zaman biz bir netice alamayız. Buradaki senkronize olmamız çok çok önemli. Kendileri çalışmalarını yaptıktan sonra zaten bugün kendileri de açıkladılar. Fazla uzatmadan kısa bir süre içerisinde inşallah kabine listesi bize gelir. Biz de kabine listesi üzerinde hemen çalışmamızı yapar, kendilerine hayırlı olsun deriz."

"DİĞER GRUPLARDAN BURAYA BİR DESTEĞİN OLMASI LAZIM Kİ YENİ ANAYASA OYLAMADA GEÇSİN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa konusunda da değerlendirmelerde bulunarak, "Şu anda Meclis Başkanını bir kenara koyduğumuz zaman 316 milletvekili var AK Parti'nin. Eğer referandum ile bir çözüm bekleniyorsa burada en az 330 gerekiyor. Bu 330 olmadan referanduma gidilmesi mümkün değil. Dolayısıyla burada tabi ki gizli oylamayla oluyor ama diğer gruplardan buraya bir desteğin olması lazım ki yeni Anayasa oylamada geçsin. Ben şuna inanıyorum. Referandumla yeni Anayasa ile ilgili hazırlıklar, metin geçerse millet bunu kesinlikle onaylar. Buna inancım sonsuz" şeklinde konuştu.

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben buradan bir başka çağrı yapıyorum. Burada yapılması gereken nedir? Şu andaki muhalefet partileriyle iktidar partisi acaba ikili görüşmeleriyle 60 madde ve bunun dışındakiler maddeler vs. bu çalışmayı ele alıp ve burada süratle bir adım atmak ve artık bir darbe Anayasası ile değil de milli iradenin ortaya koymuş olduğu bir Anayasa ile geleceğe yürümeyi ister mi istemez mi? Bugün sadece ana muhalefetin vereceği destekle bile milli iradeye başvurmadan burada 1 ay bile sürmez. Bu değişiklikler süratle parlamentodan geçebilir. Bu olayın matematik yönüdür. Milletimize bunu götürelim. Millete de gittiği zaman ben inanıyorum ki milletimiz de zaten böyle bir metni kesinlikle, ben milletime inanıyorum, onaylayacaktır. Bizim ortak paydamız nedir? Biz darbe Anayasası ile gitmeyiz. Ben cumhurbaşkanı olarak diyorum ki madem biz darbe Anayasası ile gitmeyiz öyleyse milletin adeta bir hakkı durumuna gelmiş olan bu Anayasa konusunda parlamentodaki siyasi partiler kaldıkları yerden devam etsinler veya önce paraf ettikleri 60 madde üzerinde hemen adım atsınlar. Süreç devam etsin."

"BU BAŞKANLIK SİSTEMİ NEDİR? BIRAKALIM MİLLET, AKADEMİSYENLER, SİYASETÇİLER BUNU TARTIŞSIN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemi konusunda da açıklamalarda bulunarak, "Ben başkanlık sistemi olayını gündeme getirdim, getiriyorum. Yine de getireceğim. Ancak o Anayasa değişiklikleri içerisinde de başkanlık sistemi olayı vardı. Orada başkanlık sistemi henüz müzakere edilmemişti. Şu anda diğerleri üzerinde bir mutabakat sağlandıktan sonra başkanlık sistemini kendileri kabul etmiyor. Kabul edip etmemeleri önemli değil. Önemli olan bir şey var. Bu başkanlık sistemi nedir? Bırakalım millet, akademisyenler, siyasetçiler bunu tartışsın. Ülkemize kazandırır, mı kaybettirir mi? Bunu görelim. Bundan çekinmeye gerek yok" dedi.

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birçok sıkıntıların altında sistem krizi yatıyor. Bu sistem krizinden kurtulmamız lazım. G20'ye katılan ülkelerin ekseriyeti başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Hepsinde de bu noktada bir başarı, bir grafik, başarılarla dolu bu görülüyor. Bunları atmamız lazım. Zorla birileri dayanarak adeta istemeye istemeye, sanki bu Erdoğan'ın kendi meselesidir. Bu benim şahsi meselem değil. Ülkemin meselesi olarak görüyorum. Biz ülkemize, milletimize daha faydalı nasıl oluruz? Bunu düşünerek adım atıyoruz. Gazi Mustafa Kemal'in uygulamalarında da başkanlık sistemi vardır. Milletin önüne getirelim. Millet bu noktada tercihini yapsın. Ne diyorsa millet biz de baş göz üstüne deriz. Şu anda 4,5 ay kaybettik. Yazık günah. Millet kaybetmesin. Sandıktan ne çıktıysa hemen uygulamaya konur. Bizim Anayasa'mıza baktığınız zaman geçmişten bu yana 24'ten alalım bu tarafa doğru. Bir kısmı hemen çıkarılmış yerine bir şeyler konmuş. Adeta bir yamalı bohçaya dönmüş. Artık bu işi tertemiz, pırıl pırıl bir yeni Anayasa olarak milletimize sunma zamanı gelmiştir diye düşünüyorum."

"TEMENNİMİZ ODUR Kİ İÇERİDE VE DIŞARIDA BÜTÜN SURİYE HALKININ OY KULLANMASINI SAĞLAMAK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında Suriye konusunda da şunları kaydetti:
"Son zirvede 18 ay sonra bir sandık Suriyelilerin önüne gelsin. Bu karara varıldı. Suriye'de Esed'in işin başından çekilmesi. Bu işlenirken de 6 ayda bu süreç hallolmalı. Bir taraftan Anayasa hazırlanmalı ve 18 ay sonra yapılacak olan seçimlerde de Esed'in seçime girmemesi. Bu konuda ısrarlı olan ülkeler var. Sadece İran'ın burada Esed'in yanında yer alışı gibi bir durum söz konusu. Önümüzdeki haftalarda tekrar bir Viyana Zirvesi zannediyorum olacak. Belki farklı bir ülkede de olabilir. Bununla 18 aylık bir süreci takip edeceğiz. 3 aylık 6 aylık dilimleri var. Bunlar da önem arz ediyor. Temennimiz o ki burada artık Suriye halkı 'Ben sandığa gidiyorum. Kendi irademle oyumu kullanıyorum'. Bunu derken Suriye'nin dışındakilerin durumu ne olacak? Bu da çok önemli. Acaba onlar bulundukları ülkede mi oy kullanma imkanını yakalayacaklar yoksa geri getirilmeleri mümkün mü? Bunların neticesinde bir karara varılması gerekiyor. Temennimiz odur ki içeride ve dışarıda bütün Suriye halkının oy kullanmasını sağlamak."

"BU ADIMLAR ATILACAK"

Erdoğan, "DAİŞ olayı zaten şu anda hedef noktasında. Niye hedefte? Çünkü DAİŞ şu anda ülkemiz içinde ve dışında, sınırlarımızda tehdit unsuru olmuştur. Buna karşı bizim de koalisyon güçleriyle bir adım atmamız söz konusu ve bu yapılacak. Çünkü tehdit unsuru. Ne zaman yapılır, ayrı bir konu. Üç başlık çok büyük önem arz ediyor. Uçuşa yasak bölge, terörden arındırılmış güvenli bölge, eğit-donat. Bunların adımının atılması gerekiyor. Şu anda ilgili birimlerimiz bunların çalışmalarını yapıyorlar. Ne zaman olacak meselesi ayrı bir konu. Süreç şu anda kontrol altındadır. Bu adımlar atılacak" diye konuştu.

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suriye'den çıkışı engelleyeceksek bizdekilerin kendi topraklarına dönmesine imkan hazırlayacaksak o zaman yapılması gereken bir şey var. Terörden arındırılmış güvenli bölgede süratle yoğun bir şekilde onların yerel mimarisine uygun şekilde konutlar inşa etmek ve o konutlara bu insanları yerleştirmek. Orada da onlara yine çadır hayatı sunacaksak bırakalım burada kalsınlar. Uçuşa yasak bölge de olacağı için orada bir güvenlik de onlar için tesis edilmiş olacak. Şu anda kara harekatı yapabilecek güçler var. Bu noktada da bir sıkıntı yok. Eğit donat zaten şu anda yapılıyor. Dolayısıyla bu iş çözülür. 4 sene 5 sene zaten kaybedilmiş. Şu anda biz burada eğer ciddi bir adım atarsak pozitif gelişmeleri kısa zamanda ele geçiririz diye düşünüyorum."

"HERKES PARİS'İ KINIYOR AMA ANKARA'DA OLAN AYNI ŞEKİLDE KINANIYOR MU?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Benim baş başa yaptığım görüşmelerin sayısı 17. 17 ülkenin lideriyle baş başa ikili görüşmelerim oldu. Ortalama en azı yarım saat olmak üzere, bazıları 1 saati buldu bazıları 1,5 saati buldu. Baş başa görüşmelerimin dışında heyetler arası görüşmeler de yaptık. 23 toplantıyı görüyoruz. Ağırlıklı olan olay, G20 Terörizmle Mücadele Bildirisi. Burada Paris ve Ankara'da meydana gelen terör eylemleri kınandı. Paris'i de kınadık, Ankara'yı da kınadık, Suruç'u da kınadık, Gaziantep'i de kınadık. Niye? Biz dertliyiz. Bizim derdimiz var. Herkes Paris'i kınıyor ama Ankara'da olan aynı şekilde kınanıyor mu? Bir şey burada çok önemli. Benim canımı yakan da odur. Ankara'da bu olay olduğu zaman daha 2 dakika olayın üzerinden geçmişti. Bazı açıklama yapan siyasiler oldu. Katil devlet dediler. Katil Beştepe dediler. Fakat Sayın Hollande ile ilgili böyle bir şey duydunuz mu? Medyada orada ölen insanlarla ilgili herhangi bir resim gördünüz mü? Bunlar bunu yapıyor da ülkemin yazılı ve görsel medyası bunu niye yapmıyor? Milli duruş budur? Biz buna hasretiz. Artık dürüst olalım. Her yerde faturayı gel devlete çıkar, gel Erdoğan'a çıkar. Olmaz böyle şey. Bizim bu tür şeylerin karşısında milli bir duruş sergilememiz lazım. Dayanışma içinde olmamız lazım" dedi.

FRANSA'DA SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI

Erdoğan, "Fransız vatandaşı sokağa çıkma yasağıyla ilgili 'Devlet benim güvenliğim için bu kararı aldı' diyor. Olaya buradan bakmak gerekiyor. Ama bizdekiler maalesef siyasetin kirli yanı var, oraya batanların açıklamalarıyla hareket ediyor. Acaba bir yerel yönetim sorumlusu olduğu yeri kanallarla delik deşik eder mi? Orada terör estirmek için değil, enerji hattı geçirmek için eder. Bunu belediyenin iş makinalarıyla yapıyor bunlar. Bu yönettiğin ilçe halkına zulümdür. İçine bombalar yerleştiriliyor. Vakti saati geldiğinde de patlatıyorlar. Kesinlikle terörün estirildiği bu bölgelerde devletimiz sonuç alana kadar bunlara ara vermeyecektir. Kimse bunu bizden beklemesin. Buralarda hangi ilçe olursa olsun sokağa çıkma yasağı ilan edildiği anda sonuç alınıncaya kadar bütün aramalar hepsi devam edecektir. Huzur oraya geldiği anda ondan sonra buna ara verilecektir" diye konuştu.

"BİZ BİR ÜLKENİN İSTİKLAL MARŞINA KARŞI SAYGI GÖSTEREMEYECEK KADAR TAHAMMÜLSÜZ BİR MİLLET DEĞİLİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün akşam Başakşehir Fatih terim Stadyumu'nda oynanan Türkiye-Yunanistan dostluk maçı öncesinde yaşananlar konusunda da değerlendirmelerde bulunarak şunları kaydetti:

"Bakıyorsunuz orada saygı duruşu, saygının duruşunun ardından İstiklal Marşlarına geçiliyor. Orada tabi birkaç yüz olabilir herhalde kendini bilmez ıslıklamaya başlıyor. Bu olacak bir iş değil. Biz bir ülkenin İstiklal Marşına karşı saygı gösteremeyecek kadar tahammülsüz bir millet değiliz. Bu milletin genlerinde bu yok. Aynı şeyi bize karşı başkaları yapsa biz buna nasıl bakarız? Dinlersin sakin bir şekilde olur biter. Biz dostluk maçı yapıyoruz ve bunlar bizim ülkemizde misafir. Türk milleti misafirine kim olursa olsun böyle davranmaz. Bu tür şeylerde asla duygusallığa yer olamaz" ifadelerini kullandı.

"İSTANBUL ÇOK ÖNEMLİ BİR ELEMANI YAKALADI DAİŞ'TEN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan IŞİD ile mücadele konusunda da değerlendirmelerde bulunarak şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye'de şu anda DAİŞ militanı yok, diye bir iddianın içerisinde değiliz. Fransa'dan, İngiltere'den, Almanya'dan Suriye'ye gelen yabancı savaşçılar var. Biz burada MİT, emniyet istihbaratı olarak diğerlerine göre hızlı çalıştık. Hızlı çalışmamış olsaydık bu tespitleri, yakalamaları yapamazdık. Bu ara İstanbul çok önemli bir elemanı yakaladı DAİŞ'ten. Bu konularda bizim hassasiyetimiz onlarda olsaydı belki de bu durum olmazdı. Terör olayı karşısında bütün ülkelerin takınacağı tavır çok çok farklı. Bize bazı şeyler bildirilmiş olsa bu bizden Suriye'ye geçemez. Size bilgi gelirse o bilgi üzerine gidersiniz. Bilgi size gelmezse ne yapacağız? Turistik giriş çıkışı engelleyebilir misin? O zaman bizim Türkiye olarak kalkıp kapılarda OHAL ilan etmemiz lazım. Ondan sonra 'Seyahat hürriyeti Türkiye'de yasaklanmıştır' diye bağıracaklar. Biz şu anda emniyetle ilgili yürüttüğümüz adımları atmaya devam ediyoruz. Ama AB üyesi ülkeler özellikle yeterince bilgiyi Türkiye'ye aktarırlarsa Türkiye bunun gereğini her zaman yapar."

OBAMA İLE GÖRÜŞME

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Devlet Başkanı Barack Obama ile bir kaç görüşme yaptığını ifade ederek, "Obama ile birkaç görüşme yaptım. Bütün görüşmelerle birlikte DAİŞ olayının aslı DAİŞ. Bakıyorsunuz Türkiye'de hala bazı çevreler IŞİD'i kullanıyor. Yanlış. DAİŞ olarak yaklaşırsak bunu bir örgüt olarak telakki etmiş oluruz. İslam'ı bunun içine hiç sokmamış oluruz. Böyle yaklaşmamız lazım. Sayın Obama da bunu yakalamış vaziyette. O şekilde ifade etti. DAİŞ ile mücadele burada bundan sonraki süreçte neleri yapmamız lazım, özel görüşmede buna benzer şeyleri aramızda telaffuz ettik. Aynı şeyi Sayın Putin'le bu görüşmeleri yaptık. Bunları yapmaya da devam edeceğiz. Bu ara bu işlere öyle fazla ara veremeyiz. Telefon diplomasisi olsun, özel temsilcilerimiz olsun bu mekanizmaları iyi kullanmak suretiyle bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz" dedi.

PARALEL YAPI

"Şu anda orada biliyorsunuz bir hukuk bürosuyla hükümet olarak çok ciddi anlaşmamız var. Öyle zannediyorum ki çok kısa bir zaman içerisinde o da neticesini vermeye başlayacak. Şu anda açıklamam doğru değil. Attığımız bazı özel adımlar var ki bu adımlar da onlara çok daha farklı bir geleceği yaşatacak. Şahıs olarak onlar beni çok iyi tanıyor. Ben de onları çok iyi tanıyorum. Onlar Tayyip Erdoğan'a ihanet ettiler. Ben onlara ihanet etmiyorum. Ben sadece milletin hakkını onlardan geri alma mücadelesi veriyorum. Bu ülkenin hakkını onlardan geri alma mücadelesi veriyorum. Yalnız dahi kalsam sonuna kadar bunu sürdüreceğimi söyledim. Bütün bu mücadeleyi hukuk içerisinde sürdürüyoruz. Medyada olanlar. '1 kuruş ben dışarıya para kaçırmadım'. Gel o zaman niye kaçıyorsun? Eğer bir sıkıntın yoksa gel, niye gidiyorsun? İlgili birimler çalışmalarını yürütüyor. Hukuki süreç yerli yerine oturuyor" dedi.

"AMERİKA'DAKİ O HUKUK BÜROSUNUN ATTIĞI ADIMLARDAN ÇOK CİDDİ SESLER GELMEYE BAŞLADI"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, program sunucusunun, "Artık inlerine girildi diyebilir miyiz?" şeklinde ki sorusu üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yok giriliyor. Daha alınacak çok mesafeler var. Devletin kurumları içerisinde ciddi bir yerleşim olmuş. Öyle sıradan bir olay değil. Bunların bir taraftan temizlenmesi, yasal düzenlemelerin yapılması lazım. Bu dönemde temennim odur ki inşallah hükümet bu yasal düzenlemeleri hatta ben, muhalefetle de el ele vermek suretiyle eğer yapabilirlerse çok daha çabuk şekilde neticeye gidilir diye düşünüyorum. Çünkü yasalarla yapılacak olanlar var, Anayasal düzenleme olarak yapılacak olanlar var. Bunların hepsini yaparak adımları atmamız lazım ki bu temizlik yapılsın. Amerika'daki o hukuk bürosunun attığı adımlardan çok ciddi sesler gelmeye başladı. Netice alacağımıza inanıyorum. Çünkü hukuk çalışıyor. Hukuki noktada ciddi bir neticeye varıldığında ister istemez devletin bütün birimleri devreye girecek. Bu okullarla Amerikan Devletini adeta söğüşlüyor bunlar. Oradan çok ciddi paralar alıyorlar. Nereden geliyor bu kaynak dediğinizde al işte kaynak buradan geliyor. Ben bunu biraz da 'opus dei', mafya böyle bir karışıma benzetiyorum. Adeta böyle bir karışım var ortada. Böyle yürütüyorlar işi. Mafya benzeri bir görünüm var"

"BU VERİLEN CEZALARIN HİÇBİRİNİ ADİL BULMUYORUM"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, RTÜK'ün A Haber'e verdiği cezalar konusunda da açıklamalarda bulunarak, şunları kaydetti:

"Bu verilen cezaların hiçbirini adil bulmuyorum. Bu yanlış bir uygulama. YSK, yasalar böyle dediği için biz böyle yapıyoruz diyor. Bunu belli bir yayın grubuna yapıyorsunuz da diğer yayın gruplarına niye yapmıyorsunuz? Diğer yayın gruplarının da aynı şekilde iktidarla ilgili saldırıları vardı. Şimdi ben iktidara sesleniyorum. Diyorum ki yeni yasama döneminde özel sektörün yazılı veya görsel yayın gruplarına müdahale edilemez. Devletin televizyonuna orada varsa bir haksızlık gereğini yap. Ama özel sektöre kalkıp da böyle bir uygulama yapmanın adaletle hiçbir izahı olamaz. Benim gönlüm kimi istiyorsa yayınlarım. İsterim çıkarırım ister çıkarmam. Başkaları da beğenmediğini çıkarmasın. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil. Burada adalet yoktur. Özel sektörün televizyonlarına bunun yapılması mümkün değil. YSK'nın vermiş olduğu kararı gözden geçirmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu kadar saat yayın yasağı konulmasını doğru bulmuyorum. Bu doğru bir gidiş değil. Bu düpedüz sansür başka bir şey değil. Karartma. İnanıyorum ki hükümetin yasama dönemi başlar başlamaz gündeme alacağı bir konu olacaktır." (milliyet)